Ad

iklim okulu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
iklim okulu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İklim Savunucuları Aranıyor! İklim Hareketinde Öncü Ol!

İKLİM GÖNÜLLÜSÜYÜZ, GELECEĞE YÜRÜYORUZ

Değerli dostlar,

Artık sadece “düşünen” değil, “eylemde olan” bir nesil var. Bizler yalnızca çevre sorunlarını konuşan değil, iklim krizine karşı bilinçli adımlar atan, umutla ve kararlılıkla hareket eden bir topluluğuz.

Biz İklim Gönüllüsüyüz!
Sadece çevremizi değil, zihniyetleri de dönüştürmek için çalışıyoruz. Her sokak temizliği, her atölye, her farkındalık kampanyası; yeni bir bilinç inşa ediyor.

Biz Çevre Öncüleriyiz!
Bir pankartla, bir mektupla, bir proje fikriyle...
Sessiz çoğunluk adına konuşuyoruz, doğa için kalpten gelen sesimizle yola çıkıyoruz.

Biz Gelecek İçin Görevliyiz!
Bu dünyayı emanet değil, görev olarak görüyoruz.
Görevimiz ne mi? Karbonu azaltmak, doğayı korumak, sürdürülebilirliği hayata geçirmek.

Biz İklim Sözcüsüyüz!
Bazen bir okul kürsüsünde, bazen bir belediye salonunda, bazen bir podcast kaydında…
Doğanın dili oluyoruz.

Biz İklim Savaşçısıyız!
Silahımız bilgi, kalkanımız dayanışma, stratejimiz sürdürülebilirliktir.
Bilimle, eğitimle, nezaketle mücadele ediyoruz.

Biz İklim Kahramanıyız!
Ve biliyoruz ki kahramanlık; pelerin takmak değil, küçük ama etkili adımlar atmaktır.
Bir fidan dikmekle, bir çocuğa çevre sevgisini aşılamakla başlar kahramanlık.

İklim Okulu olarak biz; bilgiyi, eyleme dönüştürenlerin okuluyuz.
İklim dostu bireyler, yeşil fikirli gençler, değişimin sesi olan herkes için buradayız.

Şimdi senden beklenen, bu çağrıya kulak vermen:
Sen de İklim Gönüllüsü ol!
Geleceği birlikte inşa edelim.



İklim Krizinin Psikolojik Etkisi: Gençlerde Ekoanksiyete

EKOANKSİYETE: GELECEĞİ DÜŞÜNMEKTEN KAYGI DUYMAK

Değerli dostlar,

Gözümüzün önünde eriyen buzullar, bir türlü gelmeyen mevsimler, kuruyan göller, dolup taşan seller, yanan ormanlar... Ve sonra sessizce içimize çöken o his: Ekoanksiyete.

Ekoanksiyete; çevresel bozulmalar, iklim değişikliği ve gezegenin geleceği hakkında duyulan yoğun kaygı halidir.
Henüz tıbbi bir hastalık olarak tanımlanmasa da dünya genelinde giderek yaygınlaşan bir ruhsal durumdur.

Kimlerde Görülür?

• Gençlerde, özellikle ergenlik çağındaki bireylerde,
• Bilinçli ebeveynlerde,
• Çevre mühendislerinde, aktivistlerde,
• Doğayı seven, sorumluluk duygusu gelişmiş bireylerde…

Yani farkındalığı yüksek olanlarda daha çok görülür.
Ne acıdır ki bilgi arttıkça bazen umutsuzluk da büyür.

Neden Oluşur?

• Karbonsuz bir yaşamın imkânsız gibi görünmesi,
• Devletlerin yeterince eylem göstermemesi,
• Doğaya verilen zararın boyutunu sürekli görmek,
• "Ben ne yapsam ne değişir ki?" hissi…

Tüm bunlar zihnimizde geleceği belirsiz, umutsuz, karanlık bir tabloya dönüştürebilir. İşte bu noktada ekoanksiyete devreye girer.

Ne Yapmalı?

  1. Yalnız olmadığını bil: Bu duyguyu yaşayan milyonlarca insan var.

  2. Eyleme geç: Kaygıyı eyleme dönüştürmek iyileştiricidir.

  3. Topluluklara katıl: İklim savunucuları, gönüllü gruplar umut ve paylaşım alanıdır.

  4. Doğada vakit geçir: Doğa sadece mücadele ettiğimiz bir şey değil; aynı zamanda bizi iyileştiren bir yerdir.

  5. Ufak adımlarla başla: Sıfır atık, enerji verimliliği, toplu taşıma… Etkinin küçük olanı yoktur.

İklim Okulu ile Güçlen

Bizler İklim Okulu olarak, bu duyguların farkındayız.
Gençlere, öğretmenlere, çevrecilere yalnız olmadıklarını hatırlatmak ve birlikte çözüm üretmek için buradayız.
Çünkü bilgi paylaştıkça güç verir. Çünkü kaygı paylaşıldıkça azalır.

Sonuç Olarak: Kaygı Değil, Kararlılık

Ekoanksiyete bize doğayı ne kadar önemsediğimizi gösteren bir işarettir.
Ama bu kaygıyı yalnızca içimize gömerek değil, eyleme dönüştürerek anlamlı kılarız.
Geleceğe dair umudu kaybetmeyelim. Çünkü hâlâ birlikte değiştirebileceğimiz çok şey var.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



İklim Değişikliği: Felaket mi, Fırsat mı?

İklim Krizi mi, Yoksa Fırsatı mı?

Değerli dostlar,

Uzun süredir iklim değişikliği üzerine konuşuyor, yazıyor, eğitimler düzenliyor ve farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Bu kelime artık hayatımıza öylesine yerleşti ki, “iklim” dendiğinde hemen ardından gelen “kriz” kelimesi neredeyse ezbere söyleniyor. Ancak bugün farklı bir pencereden bakalım istiyorum. Acaba iklim değişikliği yalnızca bir felaket habercisi mi? Yoksa aslında doğru bakıldığında yeni bir teknolojik dönüşümün, ekonomik vizyonun ve çevresel farkındalığın kapısını mı aralıyor?

Yeni Nesil Bir Dönüşüm: Elektrikli Araçlar ve Temiz Teknolojiler

Geleneksel fosil yakıtlı araçlardan elektrikli motorlara geçiş, yalnızca çevreci bir hamle değil; aynı zamanda ekonomik rekabetin yeni kulvarı. Bugün Almanya, Çin, Norveç ve ABD gibi ülkeler elektrikli otomobil üretimini ulusal öncelik haline getirirken, birçok gelişmekte olan ülke hâlâ bu değişimi yalnızca izliyor.

Ancak bu dönüşüm sadece otomobillerle sınırlı değil:

  • Tarımda elektrikli traktörler,

  • Belediyelerde elektrikli çöp kamyonları,

  • İnşaatta elektrikli iş makineleri,

  • Sanayide düşük karbonlu üretim sistemleri…

Bunların hepsi iklim değişikliği tehdidine karşı değil, fırsatına karşılık olarak doğdu. Kısacası, iklim krizi, sadece alarm değil; aynı zamanda bir yenilik ve yatırım çağrısıdır.

“İklim Krizi” Yerine “İklim Fırsatı” Demek Mümkün mü?

Elbette krizin fiziksel ve sosyolojik etkilerini görmezden gelemeyiz. Ama unutmamamız gereken şey şudur: Her kriz, bir uyum ve dönüşüm sürecini de beraberinde getirir. Bu noktada “iklim fırsatı” demek;

  • Gençleri yeşil meslekler konusunda eğitmek,

  • Üniversiteleri iklim girişimciliği merkezlerine dönüştürmek,

  • Belediyeleri iklim adaptasyonu liderlerine çevirmek demektir.

Fırsat, felaketi reddetmek değil; ona karşı hazırlıklı, vizyoner ve üretken olmaktır.

Peki Ne Yapmalı?

  1. İklim adaptasyonunu stratejik bir plana dönüştürmeliyiz.
    Yerel yönetimlerde SECAP gibi planları yaygınlaştırmalı,
    altyapı yatırımlarını iklim risklerine göre yeniden düşünmeliyiz.

  2. Yeşil sanayiye geçişi hızlandırmalıyız.
    Ar-Ge destekleriyle elektrikli araçlar, temiz enerji üretimi, enerji verimliliği teknolojileri gibi alanlarda yerli üretimi teşvik etmeliyiz.

  3. İklim farkındalığını ekonomik bilinçle birleştirmeliyiz.
    Bu konuyu sadece çevreci bir duyarlılık değil, bir kalkınma politikası olarak görmeliyiz.

Sonuç olarak: Artık Krizi Değil, Çözümü Konuşma Zamanı

İklim Okulu olarak biz, bu dönüşümün sadece teknik değil, sosyal ve zihinsel de olduğunu biliyoruz. Bu yüzden kriz kelimesini bazen bırakıp “iklim fırsatı” diyebilmek, belki de yeni çağın başlangıcıdır.

Çünkü gelecek, yalnızca kirlilikten değil; vizyonsuzluktan da kaybedilir.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Üzerine İlham Veren Kitaplar

En Meşhur İklim ve Sürdürülebilirlik Kitapları

Bugün sizlerle iklim ve sürdürülebilirlik konularında bana yeni bakış açıları kazandıran, çözüm yolları sunan ve geleceğe dair umut veren kitapları paylaşıyorum. Bu kitaplar sayesinde nerede durduğumu, bu noktaya nasıl geldiğimizi ve nasıl bir yöne gitmemiz gerektiğini çok daha net görmeye başladım.

İklim değişikliği ile mücadele yalnızca tehditleri bilmek değil; aynı zamanda çözüm yollarını öğrenmek, birlikte hareket etmeyi başarmak ve geleceğe dair umutlu senaryolar kurmakla mümkündür.

Aşağıdaki kitaplar, bireyden topluma, bilimden felsefeye kadar geniş bir yelpazede iklim krizine dair çok yönlü bir farkındalık geliştirmeye yardımcı oluyor. Kimi bir manifestoyla sesleniyor, kimi bilimsel verilerle donatıyor, kimi ise yerli halk bilgeliğinden besleniyor.

İşte önerdiğim bazı başlıca kitaplar ve kısa açıklamaları:

📘 Tüm Kurtarabileceğimiz (All We Can Save) – Ayana Elizabeth Johnson & Katharine K. Wilkinson

Amerika’daki kadın iklim liderlerinin ilham verici yazıları ve çözüm odaklı perspektifleri.

📘 Düşüş (Drawdown) – Paul Hawken
Küresel ısınmayı tersine çevirmek için şimdiye kadar hazırlanmış en kapsamlı bilimsel çözüm listesi.

📘 Acil Strateji (Emergent Strategy) – Adrienne Maree Brown
Değişimi şekillendirmek ve adil dünyalar kurmak üzerine toplum odaklı vizyoner bir yaklaşım.

📘 Geleceğin Dünyası (The Future Earth) – Eric Holthaus
İklim krizine karşı uygulanabilecek radikal ama mümkün çözümler.

📘 İnsanlık (Humankind) – Rutger Bregman
İnsan doğasına dair umut verici, işbirliğine dayalı bir tarih okuması.

📘 Kimse Fark Yaratamayacak Kadar Küçük Değildir (No One Is Too Small to Make a Difference) – Greta Thunberg
Greta’nın BM’den sokaklara kadar gerçekleştirdiği etkileyici konuşmalar.

📘 Enkazdan Çıkış (Out of the Wreckage) – George Monbiot
Toplumun yeniden örgütlenmesi için "aidiyet siyaseti" fikri.

📘 Amerika'yı Yeniden Kablolamak (Electrify) – Saul Griffith
Tüm altyapının temiz enerjiyle dönüşümü için teknik ve stratejik plan.

📘 Kutsal Talimatlar (Sacred Instructions) – Sherri Mitchell
Yerli halk bilgeliğiyle doğayla ve birbirimizle ilişkilerimizi onarma çağrısı.

📘 Sapiens – Yuval Noah Harari
İnsanlık tarihine dair çarpıcı bir bakış ve geleceğe ışık tutan anlatılar.

📘 Yaşanamaz Dünya (The Uninhabitable Earth) – David Wallace-Wells
İklim krizinin bireyden devlete kadar etkilerinin çarpıcı analizi.

📘 Şimdi Mücadele Ettiğimiz Birbirimiz (What We’re Fighting for Now Is Each Other) – Wen Stephenson
İklim adaleti savunucularının sahadaki gerçek öyküleri.

Unutmayın:
İklim krizi sadece sıcaklık değil; insanlıkla, adaletle, gelecek nesillerle doğrudan ilgilidir. Bu kitaplar, hem anlamak hem de harekete geçmek isteyen herkes için güçlü başlangıçlar sunuyor.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu



Almanya’dan Türkiye’ye İlham: Orman Adaptasyonu ve Karbon Dengeleme Projesi

ORMANLARDA YEŞİL DÖNÜŞÜM: ORMAN ADAPTASYON PROJESİ

Değerli dostlar,

İklim değişikliği sadece sıcaklık artışı değil; aynı zamanda toprağın, ormanların ve doğanın dengesinin bozulmasıdır. Avrupa ormanları bu değişimin en çok hissedildiği yerlerin başında geliyor.

Yalnızca Almanya’da 2018’den bu yana yarım milyondan fazla hektar orman yok oldu. Aşırı sıcaklar, kuraklık, fırtına ve böcek istilaları gibi sebepler, özellikle tek türden oluşan (monokültür) ormanları savunmasız bırakıyor.

İşte bu noktada Almanya'nın Thüringen bölgesindeki Schlegel Orman Adaptasyon Projesi, örnek alınacak bir uygulamaya dönüşüyor.

Projede Ne Yapılıyor?

🌲 Tek tip ladin ormanı dönüştürülüyor.
Pina Earth, %84’ü ladinden oluşan 471 hektarlık ormanı, çeşitli ve iklime dayanıklı türlerle yeniden düzenliyor. Göknar, kızıl ağaç, kayın, huş, kestane ve akçaağaç gibi farklı türlerle biyoçeşitlilik artırılıyor.

🌱 Genç ağaçların doğal büyümesi destekleniyor.
Ormanın kendini yenilemesi teşvik ediliyor.

🦌 Yaban hayatı dengeleniyor.
Hayvan popülasyonları korunarak orman ekosistemi güçlendiriliyor.

Bu dönüşümle birlikte 30 yıl içinde 27.000 tonun üzerinde karbondioksit atmosferden uzaklaştırılacak. Proje yalnızca karbon salımını azaltmıyor; biyoçeşitlilik, su kaynaklarının korunması ve toplum refahı gibi alanlara da doğrudan katkı sağlıyor.

Proje Hangi Hedeflere Katkı Sunuyor?

✅ Sağlıklı yaşam
✅ Nitelikli eğitim
✅ Temiz su ve sanitasyon
✅ Sorumlu üretim ve tüketim
✅ İklim eylemi
✅ Karasal yaşamın korunması

İklim Okulu'ndan Dersler

İklim Okulu olarak bu gibi projeleri yalnızca izlemiyor, onlardan ilham alıyor, öğreniyor ve kendi coğrafyamıza uyarlıyoruz.

📚 Bu projeler bize şunu öğretiyor:
• Ormanlar birer karbon yutağıdır,
• Biyoçeşitlilik iklim direnci için esastır,
• Yerel iklim eylemleri küresel mücadeleye destek verir.

Sizinle de Çalışabiliriz

Eğer siz de yerel orman alanlarınızda benzer projeler yapmak, karbon dengeleme stratejileri geliştirmek, iklim bilinci eğitimi vermek veya doğa tabanlı çözümler üretmek istiyorsanız, İklim Okulu sizinle iş birliğine hazır.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu



İklim Okulu Fikir Yarışması Başlıyor!

İklim Değişikliğine Uyum İçin Sıra Dışı Fikirler Aranıyor!

İklim Okulu Fikir Yarışması Başlıyor!

Giderek etkisini artıran iklim değişikliği, artık sadece çevreyi değil, şehirleri, ekonomileri ve toplumsal yapıları da doğrudan etkiliyor. Sıcaklık artışları, kuraklık, su stresi ve aşırı hava olayları gibi riskler karşısında dayanıklı bir gelecek inşa etmenin yolu; yerel bağlama duyarlı, bilimsel ve sürdürülebilir fikirlerden geçiyor.

Bu bilinçle İklim Okulu, şehirlerin ve yaşam alanlarının iklim krizine uyum sağlamasına katkı sunacak “İklim Değişikliğine Uyum Temalı Fikir Yarışması”nı duyuruyor. Bu yarışmayla iklim risklerine karşı çözüm üretecek, toplumsal, çevresel ve ekonomik sistemleri güçlendirecek yenilikçi fikirlerin desteklenmesi amaçlanıyor.




🎯 Yarışmanın Amacı

İklim Okulu, bu yarışmayla şu hedeflere katkı sunmak istiyor:

  • Sıcaklık artışlarına karşı doğa temelli çözümler geliştirmek

  • Su kıtlığı ve kaynak stresi gibi riskleri azaltmak

  • Aşırı hava olaylarına karşı şehirleri ve toplulukları daha dayanıklı hâle getirmek

  • Kentleri iklim dostu ve sürdürülebilir bir geleceğe hazırlamak


💡 Yarışma Konu Başlıkları

Adaylardan aşağıdaki tematik alanlardan en az biri üzerine fikir geliştirmesi bekleniyor:

  • 🔹 Kentsel yeşil alanlar ve ekosistem temelli çözümler

  • 🔹 Sürdürülebilir ulaşım ve akıllı kent sistemleri

  • 🔹 Afetlere dirençli altyapı ve iklim risk yönetimi

  • 🔹 Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği

  • 🔹 Döngüsel ekonomi, geri kazanım ve kaynak yönetimi


🧩 Kimler Katılabilir?

Yarışma; doğaya duyarlı, iklim konusunda fikir üretebilen her bireye açık.
• Öğrenciler,
• Akademisyenler,
• Meslek profesyonelleri,
• Sivil toplum gönüllüleri,
• Yerel çözüm üretmek isteyen herkes katılım sağlayabilir.


📌 Başvuru ve detaylı bilgi için:
👉 https://www.iklimokulu.com/p/iletisim.html

SON BAŞVURU: 02 MAYIS 2025


🔖 Etiketlerimizle Yayalım:

#İklimİçinFikir #İklimOkuluYarışması #DoğaTemelliÇözümler
#İklimUyumu #DirençliŞehirler #SıfırAtıkFikirler
#YeşilKentler #EnerjiVerimliliği #DöngüselEkonomi
#İklimOkuluFikirMaratonu


Senin fikrin, iklim dostu bir geleceğin anahtarı olabilir.
🌱 Haydi, düşünceni paylaş, fark oluştur!
İklim değişikliğine karşı değil, onunla birlikte akıllıca yaşamayı öğrenelim.

İklim Okulu’nun Kurucusu Süleyman Çetin: "Geleceği Bilgiyle, Cesaretle İnşa Etmeliyiz"




İKLİM AJANSI DERGİSİ SÖYLEŞİSİ

Konuk: Süleyman ÇETİN – Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı, İklim Okulu Kurucusu
Röportaj: Fatma Yılmaz


Fatma Yılmaz:
Öncelikle sizi tanıyarak başlayalım Süleyman Bey. Hem sizi hem de İklim Okulu’nu tanımak isteriz.

Süleyman Çetin:
Elbette memnuniyetle. Ben Süleyman Çetin, Çevre Yüksek Mühendisiyim ve aynı zamanda proje uzmanıyım. Uzun yıllardır çevre yönetimi, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği konularında hem teknik hem sosyal projeler geliştiriyorum. Bilimin toplumsal faydayla buluştuğu yerde olmayı önemsiyorum.

Bu anlayışla kurduğumuz İklim Okulu, iklim değişikliğiyle mücadeleyi merkezine alan yeşil bir tekno-sosyal girişim modelidir. Amacımız, bireylerin ve kurumların iklim krizine karşı bilgiyle, farkındalıkla ve çözüm odaklı düşünceyle donanmasını sağlamak.
Eğitimler, atölyeler, karbon ayak izi ölçümleri, doğa temelli etkinlikler ve farkındalık kampanyaları yürütüyoruz. Ayrıca Bilge Nesil Enstitüsü ve Yeşil Orman Okulu gibi kıymetli kurumların uzman desteğiyle daha da güçleniyoruz.

İklim Okulu, sadece farkındalık oluşturan bir platform değil; aynı zamanda eğiten, dönüştüren ve proje üreten bir yapıdır.


Fatma Yılmaz:
İklim Okulu’nu çok etkileyici anlattınız. Biraz daha detaylandırmak gerekirse, bu girişimin sunduğu hizmetler ve potansiyel iş birliklerinden de bahseder misiniz?

Süleyman Çetin:
Elbette. İklim Okulu’nu çok yönlü bir ekosistem olarak kurguladık. Yalnızca bireylerle değil; belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörle de iş birliği yaparak sürdürülebilirlik alanında projeler geliştiriyoruz.

Öne çıkan çalışma alanlarımızdan bazıları şunlar:
Sürdürülebilirlik ve İklim Değişikliği Farkındalık Eğitimleri
SECAP (Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı) hazırlama ve danışmanlığı
Sıfır Atık ekibi kurulumu ve kurum içi eğitimleri
Karbon ayak izi ölçümü ve azaltım planları
Yenilenebilir enerji projeleri için stratejik iş birlikleri ve danışmanlık

Ayrıca şu anda kurulum sürecinde olduğumuz çok heyecan verici bir projemiz var: İklim Kütüphanesi. Bu kütüphane, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik alanında dijital ve basılı kaynakların derlendiği, öğrencilere, eğitimcilere, yerel yöneticilere ve araştırmacılara açık bir bilgi merkezi olacak.

Kısacası, İklim Okulu bir projeden çok daha fazlası: geleceği birlikte inşa etmeyi hedefleyen katılımcı bir dönüşüm hareketi.


Fatma Yılmaz:
İklim değişikliğine uyum süreci oldukça tartışılan bir konu. Bu süreci bize biraz aktarır mısınız? Genç bir girişimci olarak neler tavsiye edersiniz?

Süleyman Çetin:
İklim değişikliğine uyum süreci, değişen doğa koşullarına dirençli hale gelmemizi sağlayan bir dönüşüm sürecidir. Sadece doğal afetlere karşı hazırlıklı olmak değil; tarım, enerji, ulaşım, şehircilik gibi tüm alanlarda yeni bir anlayışı benimsemek anlamına gelir.

Bu noktada kavramlar çok önemli: iklim adaleti, dirençlilik, sürdürülebilir kalkınma, toplumsal farkındalık... Bilimsel projeksiyonlar önümüzdeki yıllarda ciddi risklerle karşı karşıya kalabileceğimizi gösteriyor. Ama bu bizi korkutmamalı.
Ben genç girişimcilere hep şunu söylüyorum: Doğayla barışık işler kurun. Teknoloji üretin ama bunu toplumsal faydayla bütünleştirin. Bir ağacı yaşatmak, bir su kaynağını korumak veya bir mahalleyi bilinçlendirmek bazen milyon dolarlık projelerden daha değerlidir. Küçük ama etkili adımlarla başlayın; farkı siz yaratın.


Fatma Yılmaz:
Çevre Yüksek Mühendisi ve aynı zamanda bir platformun kurucusu olarak neler yapıyorsunuz? Mesleğinizin öneminden de biraz bahseder misiniz?

Süleyman Çetin:
Çevre mühendisliği, insan ile doğa arasındaki hassas dengeyi kuran çok özel ve çok değerli bir meslektir. Biz sadece atık su arıtma projeleri yapan teknik uzmanlar değiliz; aynı zamanda toplumsal bilinç ve dönüşümün taşıyıcılarıyız.

İklim Okulu üzerinden yürüttüğümüz çalışmalarla, bu mesleğin sahadaki ve toplumsal hayattaki etkisini büyütüyoruz. Kurumlara sürdürülebilirlik rehberliği sunuyor, gençlerle ve çocuklarla çevre eğitimleri yapıyor, şehir planlamalarına çevre boyutu kazandırıyoruz.
Ben çevre mühendisliğini sadece bir meslek değil, hayatın ta kendisi olarak görüyorum. Çünkü doğa varsa yaşam vardır. Bizim işimiz, o yaşamın sağlıklı devam etmesini sağlamak.


Fatma Yılmaz:
İlkbahar geldi. Bu mevsimde yeni mezun çevre mühendislerine özel önerileriniz olur mu?

Süleyman Çetin:
İlkbahar doğanın yeniden doğduğu, umutların yeşerdiği bir mevsim. Yeni mezun çevre mühendisleri için de taze başlangıçlar demektir.
Ben özellikle toprağa dokunmalarını, doğayla birebir temas kurmalarını öneririm. Çünkü bu meslek sadece formüllerden ve yönetmeliklerden ibaret değildir; doğayı gerçekten tanımak, hissetmek gerekir.

Toprak sabırlıdır, dönüşür. Tıpkı çömlek gibi... Yoğruldukça şekil alır. Siz de mesleki yolculuğunuzda zamanla kendi şeklinizi bulacaksınız. O yüzden sabırlı olun ama üretmekten, katkı sunmaktan asla vazgeçmeyin.
Ayrıca çevre sağlığı, insan sağlığının temelidir. Bu anlayışla hareket ettiğinizde yaptığınız her iş çok daha anlamlı hale gelecektir.


Fatma Yılmaz:
Süleyman Bey bu değerli katkılarınız için çok teşekkür ederiz. Söyleşiyi bitirirken son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Süleyman Çetin:
Ben teşekkür ederim bu güzel davetiniz için. İklim değişikliği gibi büyük ve ortak bir meselede konuşmak, düşünmek, birlikte çözüm üretmek gerçekten çok kıymetli.

Son olarak şunu söylemek isterim:
Doğayı korumak bir tercih değil, bir sorumluluktur. Ve bu sorumluluğu hep birlikte taşıyabiliriz. Bilgiyle, şefkatle ve cesaretle yürüdüğümüz sürece umudumuz her zaman var olacaktır.