Ad

çevre mühendisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çevre mühendisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Sürdürülebilirlik Nedir ve Neden Önemlidir? Projelerde Uygulanabilir Örnekler ve Fikirler

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK NEDİR?

Sürdürülebilirlik, bugünün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğini riske atmadan doğal kaynakları, çevreyi ve toplumsal yapıları koruma yaklaşımıdır. Sürdürülebilirlik yalnızca çevresel değil; aynı zamanda ekonomik ve sosyal boyutları da kapsayan çok yönlü bir kavramdır.

PROJEDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK NEDİR VE NEDEN ÖNEMLİDİR?

Bir projede sürdürülebilirlik, projenin etkilerinin sadece proje süresiyle sınırlı kalmaması, tamamlandıktan sonra da fayda üretmeye devam etmesidir. Bu, hem çevresel etkilerin azaltılması hem de ekonomik ve sosyal etkilerin uzun vadede korunması anlamına gelir. Özellikle hibe destekli projelerde, bir projede sürdürülebilirlik neden önemlidir? sorusunun cevabı şudur: Projenin kalıcılığı, yaygınlaştırılabilirliği ve etki gücü doğrudan sürdürülebilirlik düzeyiyle ilgilidir.

SÜRDÜRÜLEBİLİR PROJE ÖRNEKLERİ VE FİKİRLERİ

Sürdürülebilir projeler, topluma ve çevreye uzun vadeli katkı sunan çalışmalardır. İşte bazı proje sürdürülebilirlik örnekleri:

  • Güneş panelleriyle enerji üretimi sağlayan okul çatısı projeleri

  • Organik atıklardan kompost üretimi yapılan mahalle bahçeleri

  • İklim değişikliği farkındalığı için geliştirilen okul programları

  • Geri dönüştürülebilir materyallerle yapılan sanat atölyeleri

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK PROJELERİ NELERDİR?

Sürdürülebilirlik projeleri, doğal kaynakların verimli kullanılması, çevresel etkilerin azaltılması ve toplumda davranış değişikliği yaratılması hedefiyle yürütülür. Bu projeler sadece çevre mühendisliği alanında değil; eğitim, ekonomi, mimarlık ve sosyal girişimcilik gibi farklı alanlarda da uygulanabilir. Örneğin:

  • Sosyal sürdürülebilirlik projeleri: Kadın istihdamı, gençlik güçlendirme çalışmaları

  • Çevresel sürdürülebilirlik projeleri: Sıfır atık uygulamaları, ağaçlandırma kampanyaları

  • Şirketlerin sürdürülebilirlik projeleri: Karbon ayak izi hesaplama ve azaltma planları

ÇEVRESEL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÖRNEKLERİ NELERDİR?

Çevresel sürdürülebilirlik, doğayı koruyarak kalkınmayı sağlama çabasıdır. İşte bazı örnekler:

  • Yağmur suyu hasadı sistemleri

  • Enerji verimli bina tasarımları

  • Toplu taşıma ve bisiklet kullanımını teşvik eden şehir planlamaları

SOSYAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK NEDİR?

Sosyal sürdürülebilirlik, toplumun refahını, eşitliğini ve sosyal adaleti uzun vadede sağlamayı hedefler. Sosyal sürdürülebilirlik örnekleri arasında engelli bireylerin sosyal yaşama katılımını artıran projeler, gençlere yönelik girişimcilik programları ve kültürel mirasın korunmasına yönelik çalışmalar yer alır.

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA PROJELERİ NELERDİR?

Sürdürülebilir kalkınma projeleri, Birleşmiş Milletler’in belirlediği Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) doğrultusunda hazırlanan ve hem doğayı hem de toplumu gözeten projelerdir. Eğitimden sağlığa, enerjiden eşitsizliğin azaltılmasına kadar birçok alanda uygulanır. İklim Okulu olarak biz de bu amaçlar doğrultusunda eğitim ve farkındalık projeleri yürütüyoruz.

SÜRDÜRÜLEBİLİR NASIL YAZILIR?

Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre doğru yazımı “sürdürülebilir” şeklindedir. Bitişik ve “i” harfiyle yazılır. Günümüzde bu kelime özellikle proje yazımında, çevre politikalarında ve iş dünyasında sıkça kullanılmaktadır. 

Sonuç olarak:
Sürdürülebilirlik bir kavram olmanın ötesinde, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmanın en temel yoludur. Eğer siz de bireysel ya da kurumsal olarak sürdürülebilirlik projelerine başlamak istiyorsanız, İklim Okulu olarak hazırladığımız içerikler, atölyeler ve eğitim programlarıyla yanınızdayız.



İKLİM PODCAST

 YEŞİL GİRİŞİMCİ SAHRA AYDIN İLE İLHAM BULUŞMASI 🌿

İklim kriziyle mücadelede sadece teknolojik çözümler değil, toplumsal dönüşüm de gereklidir. Bu dönüşümün en güçlü araçlarından biri ise: gönüllülük temelli girişimcilik.

İklim Okulu Podcast serimizin bu özel bölümünde, yeşil girişimci Sahra Aydın bizlerle!

📌 Sahra Aydın, hem Türkiye'de hem de uluslararası platformlarda kazandığı tecrübeleri dinleyicilerle paylaşacak.
📌 Gönüllülüğün yalnızca bir yardım eylemi değil; nasıl güçlü bir sosyal etki modeli olduğunu örneklerle anlatacak.
📌 Gençler, çevreye duyarlı girişimciler ve sivil toplum alanında ilerlemek isteyen herkes için ilham verici bir yol haritası sunacak.

Bu yayında, iklim değişikliği ile mücadelede bireysel çabanın nasıl toplumsal dönüşüm başlattığını birlikte keşfedeceğiz.

📅 Tarih: 12 Mayıs 2025, Pazartesi
🕗 Saat: 20.00 – 21.30
📍 Platform: Zoom üzerinden canlı yayın

🌱 Katıl, ilham al, harekete geç!



MODEL FABRİKA NEDİR? ÜRETİMİN GELECEĞİ

MODEL FABRİKA: YALINLIĞIN VE VERİMLİLİĞİN YENİ ADRESİ

Değerli dostlar,

Bugün size, son dönemde özellikle sanayi ve üretim sektöründe sıkça duyduğumuz bir kavramdan söz etmek istiyorum: Model Fabrika.
Peki, nedir bu model fabrika? Basitçe söylemek gerekirse, iş süreçlerinin sadeleştirilmesi, israfın azaltılması ve verimliliğin artırılması amacıyla kurulan, gerçek üretim ortamında öğrenme ve uygulama imkanı sunan bir merkezdir.

Model fabrikalar, yalın üretim felsefesiyle çalışanların ve yöneticilerin becerilerini geliştirmesine, işletmelerin daha rekabetçi hale gelmesine ve sürdürülebilirlik anlayışının yerleşmesine katkıda bulunur. Şimdi biraz detaylarına bakalım.

YALIN FELSEFEYİ ANLAMAK
Model fabrikanın temelinde “yalın felsefe” yatar. Yani, her türlü israfı (maliyet, zaman, enerji, malzeme, iş gücü) ortadan kaldırmak, sadece katma değer üreten sürece odaklanmak. Burada temel soru şudur: “Bu faaliyet gerçekten müşteriye değer katıyor mu?” Katmıyorsa, sadeleştirilmeli ya da ortadan kaldırılmalıdır.

3 BOYUTTA GÖRMEYİ ÖĞRENMEK (İSRAF YÜRÜYÜŞÜ)
Model fabrikalarda katılımcılar, üretim hattında bir gözlem yürüyüşüne çıkarılır. Amaç; üç boyutta — kalite, maliyet ve teslimat süresi — hangi aşamalarda israf ve verimsizlik olduğunu gözle görmektir. Bu yürüyüş, işletme körlüğünün önüne geçer ve sorunları “yerinde” tespit etmeyi öğretir.

STANDARTLAŞTIRILMIŞ İŞ
Süreçleri yalınlaştırmanın ve iyileştirmenin yolu, her işin bir standardının olmasıdır. Standartlaştırılmış iş, hem kalitenin hem de hızın anahtarıdır. Model fabrikada öğrenilen bu yaklaşım, işletmelerde değişkenliği azaltır ve tekrarlanabilir başarı sağlar.

5S – ÇALIŞMA ALANI ORGANİZASYONU
Birçok kişi 5S’yi sadece masa üstü temizliği sanır, oysa bu yöntem iş güvenliğinden hız artışına kadar geniş bir yelpazede etki yaratır. 5S şunları içerir: Seiri (Ayıklama), Seiton (Düzenleme), Seiso (Temizlik), Seiketsu (Standartlaştırma), Shitsuke (Disiplin). Model fabrikada bu yöntemle atölye düzeninin nasıl optimize edileceği öğretilir.

HÜCRE TASARIMI
Son olarak, model fabrikalarda öğretilen en güçlü tekniklerden biri hücre tasarımıdır. Üretim hattındaki makinelerin, ekipmanların ve işçilerin konumlandırılması, ürün akışını hızlandırır, gereksiz hareket ve bekleme sürelerini ortadan kaldırır. Doğru hücre tasarımı, hem zaman hem maliyet tasarrufu sağlar.

SONUÇ OLARAK: MODEL FABRİKALAR BİR OKULDUR
Model fabrikaları yalnızca bir üretim alanı değil, aynı zamanda bir okul olarak görmek gerekir. İşletmeler burada öğrenir, uygular ve dönüştürür. İklim Okulu gibi sürdürülebilirlik odaklı oluşumlar için bile bu tür yalınlık ve verimlilik prensipleri önemli bir rehber olabilir.

Daha az kaynakla daha çok değer üretmek, yalnızca bir rekabet meselesi değil; gezegenimizin geleceği için de bir zorunluluktur.

Bu yazımda, “İş Süreçlerinde Verimlilik İçin Model Fabrika”, “Yalın Felsefe ve Model Fabrika Uygulamaları”, “5S Yöntemi, Hücre Tasarımı ve İsraf Yürüyüşü Nedir?”, “Model Fabrikalar ile İşletmelerde Dönüşüm” konularını ele almaya çalıştım; yalın düşüncenin nasıl verimlilik sağladığını ve işletmelerde dönüşümü nasıl desteklediğini aktardım.

Sevgiyle ve verimlilikle kalın.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu


Sanayide Yeşil Dönüşüm Nedir? Adım Adım Uyum Süreci

Değerli dostlar,

Çevresel sürdürülebilirlik artık sadece bir ideal değil; sanayi dünyası için bir zorunluluk. Hem çevresel hem ekonomik riskleri minimize etmek hem de küresel rekabette yerimizi korumak için yeşil dönüşüm şart.

İşte bu noktada karşımıza çıkan temel yapı taşlarından biri de “Sanayide Yeşil Dönüşüm” yaklaşımıdır.

Neden Yeşil Dönüşüm?

• Kaynakların verimli kullanılması,
• Emisyonların azaltılması,
• Sıfır atık ve döngüsel ekonomi ilkeleriyle üretim yapılması,
• AB Yeşil Mutabakatı ve ulusal karbon düzenlemeleriyle uyumlu hale gelinmesi,
şirketlerin geleceğe hazırlanmasında belirleyici rol oynar.

Sektörel Mevcut En İyi Teknikler (BAT) Tebliğleri

Sanayide yeşil dönüşüm yalnızca bir vizyon değil; aynı zamanda teknik ve yasal bir zorunluluktur. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayımlanan “Sektörel Mevcut En İyi Teknikler (BAT) Tebliğleri” bu dönüşümde rehber niteliğindedir.

Her sektör için ayrı ayrı belirlenen bu en iyi teknikler, enerji verimliliğinden emisyon kontrolüne kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Sanayi kuruluşları artık yalnızca üretimi değil, üretimin çevresel etkilerini de yönetmekle yükümlüdür.

Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği

1 Kasım 2023 itibarıyla yürürlüğe giren “Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği” ile sanayi tesisleri için yeni bir dönem başladı. Bu yönetmelik, sanayi kaynaklı çevresel etkilerin azaltılması ve izlenebilirliğin sağlanmasını hedefliyor.

Bu çerçevede tesisler:
• En iyi mevcut teknikleri uygulamakla yükümlü,
• Emisyon verilerini düzenli olarak raporlamak zorunda,
• İzin süreçlerinde çevresel performanslarını belgelendirmek mecburiyetindedir.

Sanayiciler için çevresel uyum süreçleri, günümüzde yalnızca bir yük değil aynı zamanda bir rekabet avantajı hâline gelmiştir. Özellikle "Endüstriyel Emisyon Yönetimi ve En İyi Teknikler (BAT)", "Sanayi Tesisleri İçin Yeşil Mutabakat Uyum Rehberi", "Sürdürülebilir Sanayi: Yeşil Dönüşüm Zorunluluğu" ve "Yeşil Üretim İçin BAT Tebliğleri ve Yeni Yönetmelikler" gibi başlıklar, bu dönüşümün en çok merak edilen konularıdır. Bu yazımızda, bu başlıklar etrafında şekillenen kritik sorulara yanıt verdik ve sanayi kuruluşlarının iklim politikalarına nasıl uyum sağlayabileceklerine dair yol haritası sunduk.

Sonuç olarak: Yeşil Dönüşüm Gecikmeden Başlamalı

İklim Okulu olarak biz, sanayi kuruluşlarının bu dönüşüm sürecinde yalnız bırakılmaması gerektiğine inanıyoruz. Teknik eğitimler, SECAP danışmanlığı, emisyon yönetimi eğitimi ve sürdürülebilir üretim rehberliği konularında desteğe hazırız.

Çünkü temiz üretim, yalnızca çevre için değil; rekabet için de vazgeçilmezdir.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu



İklim İçin Dayanışma: Yurttaş Kooperatif Modeli

Değerli dostlar,

Dünyada sosyal dayanışma ekonomisinin en önemli yapı taşlarından biri olan kooperatifler, bireylerin yalnızca tüketici değil; aynı zamanda üretici, karar verici ve çözüm ortağı olmalarını sağlar. Özellikle iklim, çevre ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda ortaklaşa hareket etmenin önemi gün geçtikçe artarken, yurttaş kooperatifleri bu boşluğu dolduracak en demokratik modellerden biri olarak öne çıkıyor.

YURTTAŞ KOOPERATİFİ NEDİR?

Yurttaş kooperatifleri, bireylerin gönüllü ve eşit katılımıyla kurulan, kar amacı gütmeyen, toplumsal fayda odaklı girişimlerdir. Üyeleri tarafından yönetilen bu yapılar, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve çevresel sorumlulukları da üstlenir. Bu model, hem kırsalda hem şehirde aktif yurttaşlığın güçlendirilmesini hedefler.

KOOPERATİFÇİLİĞİN AVANTAJLARI NELERDİR?

Dayanışma: Bireylerin tek başlarına başaramayacakları işleri birlikte başarabilmelerine olanak tanır.
Katılım: Her üyenin eşit söz hakkı olur; yönetim, denetim ve karar alma süreçlerine doğrudan katılım sağlanır.
Adil paylaşım: Gelir ve kaynakların daha adaletli bir şekilde dağıtılması sağlanır.
Sürdürülebilirlik: Uzun vadeli çevresel ve toplumsal fayda göz önünde bulundurularak hareket edilir.
Yerel kalkınma: Yerel bilgi, üretim ve yeteneklerin değer kazanmasına olanak sağlar.

İKLİM OKULU YURTTAŞ KOOPERATİFİ YOLA ÇIKIYOR!

İklim Okulu olarak sürdürülebilir yaşamı yalnızca anlatmakla kalmıyor, onu birlikte inşa etmek için harekete geçiyoruz. Bu amaçla İklim Okulu Yurttaş Kooperatifi kurulması için çalışmalarımıza başladık.

Yurttaş Kooperatifi, çevreye duyarlı bireylerin bir araya gelerek;

• Doğa dostu ürünlerin üretimi ve satışı,
• İklim eğitimi, danışmanlık ve farkındalık hizmetleri,
• Yeşil girişimcilik destekleri,
• Ortak sosyal projeler ve yerel dayanışma faaliyetleri
gibi birçok alanda faaliyet göstereceği bir yeşil kooperatif modeli olacaktır.


İnsanlar bugünlerde sıkça şu soruları soruyor: “Yurttaş Kooperatifi nedir?”, “İklim Okulu Yurttaş Kooperatifi kuruluyor mu?”, “Sürdürülebilir gelecek için gerçekten kooperatif zamanı mı?”, “Yeşil dönüşümde birey olarak nasıl yer alabilirim?”, “Kooperatifçilikle iklim dostu bir yaşam mümkün mü?

Bu sorular, yalnızca bilgi arayışı değil; aynı zamanda değişimin habercisi.

İklim Okulu olarak biz de tam bu noktada harekete geçiyoruz. “İklim Okulu Yurttaş Kooperatifi” için hazırlıklarımız başladı. Sürdürülebilirlik, dayanışma ve yerelden kalkınma ilkeleriyle şekillenen bu yapı, yalnızca bir ekonomik model değil; aynı zamanda bir topluluk modeli olacak.

İKLİM OKULU YURTTAŞ KOOPERATİFİ KURULUYOR: ORTAK AKILLA, ORTAK GELECEK İÇİN BİRLİKTE YÜRÜYELİM..

Bu hayalin bir parçası olmak, ortak üretmek, kooperatifçilik hakkında danışmanlık ve mentörlük almak isteyen herkes bizimle iletişime geçebilir.

📧 iklimokulu@yandex.com

İklim dostu, eşitlikçi ve dayanışmacı bir gelecek için ilk adımı birlikte atalım.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu




Küresel Isınma İçin Güçlü Sloganlar (Görselli)

 • Gezegen ısınıyor, hepimiz terliyoruz!

• Geleceğin için bugün tercih yap!
• Buzullar eriyor, vicdanlar donuyor!
• Tek bir dünya, tek bir şans!
• Küresel ısınma durmazsa biz dururuz!
• Karbonu azalt, umudu çoğalt!
• Bugün değiş, yarın kazan!
• Gezegen yanıyor, seyirci kalma!
• B planı yok, çünkü başka dünya yok!
• Doğa konuşamaz, sen konuş!
• Gelecek için bugün harekete geç!
• Isınan dünya, azalan umut!
• Bugün tercih, yarın sonuç!
• Karbon ayak izini sil!
• Küresel ısınmaya hayır, yeşil geleceğe evet!
• Küresel ısınma gerçek, harekete geç!
• Isınmayı durdur, geleceği kurtar!
• Doğa sana güveniyor!
• İklim değişir, sen değiş!
• Gelecek için karbonu azalt!
• Yeşil hareket, temiz gelecek!
• Karbonu değil, çözümleri yükselt!
• Bugün önlem al, yarın rahat et!
• Ağaç dik, ısınmayı durdur!
• İklimi koru, dünyayı koru!
• Küresel ısınma kader değil!
• Küçük adımlar, büyük farklar!
• Dönüşümü başlat, ısınmayı durdur!
• Isınma sorunu, ortak sorumluluk!
• Çocukların için değiş!
• Daha az karbon, daha fazla gelecek!
• Buzullar için ses ver!
• Gezegeni koru, geleceği koru!
• Doğa bizsiz iyileşir, biz doğasız kaybederiz!
• Küresel ısınma beklemez!
• Enerjiyi değil, alışkanlıkları değiştir!
• Bugün kurtar, yarın umut et!
• Dünyayı ısıtma, kalbini ısıt!
• Fosil yakıtlara elveda!
• İklim krizi, çözüm bekliyor!
• İklim için dirençli ol!
• Gelecek için karar ver!
• Bugün yeşil, yarın temiz!
• Temiz enerji, temiz dünya!
• Küresel ısınmayı yavaşlat!
• Karbon ayak izine veda et!
• Doğa için adım at!
• Gezegen için değiş!
• Küresel ısınma durursa, yaşam devam eder!
• Hep birlikte daha soğuk bir dünya!



YEŞİL GİRİŞİM ÖRNEKLERİ: TÜRKİYE VE DÜNYADAN İLHAM VERİCİ BAŞARI HİKAYELERİ

TÜRKİYE’DE ÖNE ÇIKAN YEŞİL GİRİŞİMLERE ÖRNEKLER

1. Biolive

  • Alan: Biyoplastik Üretimi

  • Faaliyet: Zeytin çekirdeklerinden biyolojik olarak parçalanabilen plastik üretiyor. Petrol bazlı plastiklere alternatif üretiyor ve çevreye zarar vermiyor.

2. Fazla Gıda

  • Alan: Gıda Atığı Yönetimi

  • Faaliyet: Restoran, market ve otellerde oluşan fazla gıdaları ihtiyaç sahiplerine yönlendirerek gıda israfını azaltıyor. Dijital platform üzerinden atık yönetimini kolaylaştırıyor.

3. İklim Okulu

  • Alan: Sürdürülebilirlik ve İklim Eğitimleri

  • Faaliyet: Toplumda iklim farkındalığını artırmak için eğitimler, atölyeler, danışmanlık hizmetleri ve projeler sunarak bireylerin, kurumların ve yerel yönetimlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasına katkı sağlıyor.

4. Tarla.io

  • Alan: Dijital Tarım

  • Faaliyet: Çiftçilerin verimli tarım yapmasını sağlayan akıllı tarım sistemleri ile toprak analizi, hava durumu takibi ve sulama yönetimi sağlıyor.

5. Reengen

  • Alan: Enerji Verimliliği

  • Faaliyet: Binaların enerji tüketimini yapay zekâ destekli izleyerek analiz ediyor ve verimlilik artışı sağlıyor.

DÜNYADAN SÜRDÜRÜLEBİLİR YEŞİL GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

1. Too Good To Go (Danimarka)

  • Alan: Gıda İsrafını Önleme

  • Faaliyet: Restoranlar ve kafelerdeki fazla yiyecekleri uygun fiyatla tüketicilere ulaştırıyor.

2. Tesla (ABD)

  • Alan: Elektrikli Araçlar ve Yenilenebilir Enerji

  • Faaliyet: Elektrikli otomobiller, güneş enerjisi sistemleri ve enerji depolama çözümleriyle sürdürülebilir ulaşımın öncüsü.

3. Climeworks (İsviçre)

  • Alan: Karbon Yakalama ve Depolama

  • Faaliyet: Doğrudan havadan karbon dioksit yakalayıp yer altına depolayan tesisler geliştiriyor.

4. Lufa Farms (Kanada)

  • Alan: Kentsel Tarım

  • Faaliyet: Şehirlerin çatılarına kurdukları seralarla, organik ve sürdürülebilir tarımı şehrin merkezine getiriyorlar.

5. Solar Foods (Finlandiya)

  • Alan: Alternatif Gıda Üretimi

  • Faaliyet: Havadan ve elektrik enerjisinden yüksek protein içeren gıdalar üretiyor. Tarım arazisi ve su kullanımına ihtiyaç duymayan yenilikçi gıda üretimi sağlıyor.

YEŞİL GİRİŞİMLERDEN NE ÖĞRENEBİLİRİZ?

Yeşil girişimler yalnızca doğaya katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik değer üretir, toplumda bilinç oluşturur ve yeni istihdam alanları açar. (Yeşil Girişim Nedir?)

Bu örneklerden hareketle, Türkiye'de yeşil girişimciliği teşvik etmek, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için kritik öneme sahiptir.

İklim Okulu olarak, yeşil girişimcilerin mentörü ve destekleyicisi olmaya devam ediyoruz. Eğer siz de yeşil bir girişim fikrine sahipseniz, birlikte geliştirelim!



Neden Yağmursuyu Hasadı Yapmalıyız? 5 Kritik Sebep

YAĞMURSUYU HASADI NEDİR?

Yağmursuyu hasadı, yağmur sırasında yüzeylere düşen suyun biriktirilerek yeniden kullanılmasını sağlayan, basit ve etkili bir su yönetim yöntemidir. Temel olarak, çatı gibi yüzeylerden akan yağmur suyunun çeşitli depolama yöntemleri ile toplanıp muhafaza edilmesi esasına dayanır. Bu yöntem, toplanan suyun daha sonra sulama, temizlik ve evsel kullanım gibi çeşitli alanlarda yeniden değerlendirilmesini sağlar.

Yağmursuyu hasadı için kullanılan sistemler genellikle şu bileşenlerden oluşur:

• Çatı veya toplama yüzeyi
• Oluklar ve borular (iletim kanalları)
• Filtreler (yaprak ve kaba kirleri ayırmak için)
• Depolama tankları veya sarnıçlar
• Pompa ve dağıtım sistemleri

NEDEN ÇOK GEREKLİDİR?

Yağmursuyu hasadının gerekliliğini birkaç temel başlıkta ele alabiliriz:

  1. Su Tasarrufu ve Su Krizine Karşı Önlem
    Günümüzde temiz su kaynakları hızla azalmakta ve küresel su krizleri ortaya çıkmaktadır. Yağmursuyu hasadı, şebeke suyuna olan bağımlılığı azaltarak önemli ölçüde su tasarrufu sağlar. Özellikle Türkiye gibi su kaynakları sınırlı ülkelerde, bu yöntem giderek önem kazanmakta, su tüketimini daha sürdürülebilir hale getirmektedir.

  2. Çevresel Sürdürülebilirlik
    Yağmursuyu hasadı, suyun doğal döngüsüne katkıda bulunarak yeraltı su rezervlerinin yenilenmesini destekler. Aynı zamanda sel ve taşkın riskini azaltır, erozyonun önüne geçer ve kentlerde betonlaşmanın etkisini azaltarak daha yeşil, çevre dostu bir yaşamı teşvik eder.

  3. Ekonomik Tasarruf
    Uzun vadede yağmursuyu hasadı, şebeke suyuna harcanan maliyetleri düşürerek ekonomik tasarruf sağlar. Bahçe sulama, araç yıkama, ev temizliği ve tuvalet rezervuarlarında kullanılan su miktarının azalması, su faturalarında ciddi bir düşüş yaratır.

  4. Enerji Tasarrufu
    Yağmursuyu hasadı, şebeke suyu sistemlerine enerji harcanmasını azaltır. Merkezi su şebekelerinin suyu arıtma, pompalama ve dağıtma süreçlerinde tükettiği enerji miktarı azalır, böylece karbon ayak izi küçülür.

  5. Yerel ve Merkezi Sistemlere Destek
    Yerel düzeyde yapılan yağmursuyu hasadı, merkezi altyapı yükünü hafifleterek belediye ve kamu kurumlarına ekonomik ve operasyonel olarak fayda sağlar. Böylelikle kamu kaynaklarının daha etkin ve sürdürülebilir kullanılmasını sağlar.

Sonuç olarak, yağmursuyu hasadı, yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal açılardan da büyük avantajlar sunan, sürdürülebilir bir su yönetim yöntemidir. İklim değişikliği nedeniyle yağışların dengesizleştiği ve kuraklığın arttığı günümüzde, yağmursuyu hasadının yaygınlaştırılması artık bir tercih değil, gerekliliktir.



MAVİ EKONOMİ NEDİR? BAŞARILI MAVİ GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

MAVİ GİRİŞİM NEDİR?

Mavi girişim, deniz ve okyanus kaynaklarını sürdürülebilir bir şekilde kullanarak ekonomik, çevresel ve sosyal fayda sağlayan yenilikçi iş modellerine verilen isimdir. Bu girişimler, denizlerin sağlığını koruyarak mavi ekonomiyi geliştirir, deniz yaşamını destekler ve aynı zamanda ekonomik değer yaratır. Sürdürülebilir balıkçılıktan deniz teknolojilerine, yosun üretiminden okyanus enerjisine kadar birçok farklı sektörü kapsar.

TÜRKİYE VE DÜNYADAN MAVİ GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

TÜRKİYE’DEN MAVİ GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

1. Algaeo

  • Alan: Mikroalg (yosun) üretimi ve biyoteknoloji

  • Faaliyet: Mikroalg üretimiyle gıda, yem, kozmetik ve biyoyakıt sektörleri için sürdürülebilir hammaddeler geliştiriyor.

2. Mare Marine Temiz Deniz Teknolojileri

  • Alan: Deniz temizliği ve atık yönetimi

  • Faaliyet: Deniz yüzeyindeki atıkları temizleyen, sürdürülebilir, güneş enerjisiyle çalışan deniz temizleme araçları geliştiriyor.

3. Akuamaks

  • Alan: Akıllı su ürünleri yetiştiriciliği

  • Faaliyet: Yapay zekâ destekli sistemler ile balık çiftliklerinin verimliliğini artırıp su kalitesini iyileştiren çözümler sağlıyor.

DÜNYADAN MAVİ GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

1. Ocean Cleanup (Hollanda)

  • Alan: Okyanus plastik temizliği

  • Faaliyet: Okyanuslardaki plastik kirliliğini temizleyen gelişmiş teknolojiler geliştiriyor ve uyguluyor.

2. Notpla (İngiltere)

  • Alan: Yenilebilir deniz yosunundan ambalaj üretimi

  • Faaliyet: Plastik atıklara alternatif olarak yosun bazlı biyolojik olarak parçalanabilen ve yenilebilir ambalaj ürünleri üretiyor.

3. Sea6 Energy (Hindistan)

  • Alan: Yosundan biyoyakıt üretimi

  • Faaliyet: Büyük ölçekli deniz yosunu çiftlikleri ile biyoyakıt, tarımsal gübre ve biyolojik olarak parçalanan ürünler üretiyor.

4. Orbital Marine Power (İskoçya)

  • Alan: Okyanus ve gelgit enerjisi üretimi

  • Faaliyet: Denizlerdeki gelgit hareketlerinden elektrik enerjisi üreten yenilikçi türbinler geliştiriyor.

MAVİ GİRİŞİMLERİN ÖNEMİ VE GELECEĞİ

Mavi girişimler; okyanusları temiz tutmak, sürdürülebilir balıkçılığı desteklemek, yenilenebilir enerji üretmek ve deniz ürünlerini sürdürülebilir biçimde geliştirmek gibi çok yönlü faydalar sağlar. Aynı zamanda yeni ekonomik fırsatlar yaratırken istihdamı da artırır.

Türkiye gibi üç tarafı denizlerle çevrili ülkeler için mavi girişimler, hem çevresel sürdürülebilirlik hem de ekonomik kalkınma açısından kritik önemdedir. Bu alanda yapılacak yatırımlar, Türkiye’nin gelecekteki ekonomik büyümesinin anahtarı olabilir.



İKLİM DİRENCİ NEDİR VE NEDEN ÖNEMLİDİR?

 İKLİM DİRENCİ NEDİR?

Değerli dostlar,

İklim değişikliği artık uzak bir tehlike değil; hayatımızın içinde, tarımımızda, su kaynaklarımızda ve şehirlerimizde hissedilen bir gerçek. Peki bu değişime karşı sadece tedbir mi almalıyız? Hayır. Asıl hedefimiz iklime dirençli bir sistem kurmak olmalı.

Peki iklime dirençlilik ne demektir?

İklim direnci, bireylerin, toplumların, ekosistemlerin ve ekonomilerin iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklı hale gelmesi, şoklara ve streslere adapte olabilmesi demektir. Yani sadece zararları azaltmak değil, değişen koşullarda ayakta kalabilmek ve gelişebilmek demektir.

Başka bir deyişle: İklim direnci, geleceğin garantisidir.

NEDEN İKLİM DİRENCİNE İHTİYAÇ VAR? Çünkü:

• Mevsim düzenleri değişiyor,
• Aşırı hava olayları artıyor,
• Kuraklık, sel, orman yangını gibi felaketler artık sıradanlaşıyor.

Eğer şehirlerimizi, tarımımızı, su kaynaklarımızı ve ekonomimizi bu yeni gerçekliğe göre şekillendirmezsek, her yıl daha fazla kayıp vereceğiz.

İKLİM DİRENCİ NASIL SAĞLANIR?

  1. Tarımda Direnç:
    İklime dayanıklı tohumlar geliştirmek, agroekoloji ve permakültür gibi doğa dostu tarım sistemlerini yaygınlaştırmak.

  2. Şehirlerde Direnç:
    Yeşil altyapı (çatı bahçeleri, yağmur bahçeleri gibi), su yönetimi, sıcak hava dalgalarına karşı gölgelendirme sistemleri kurmak.

  3. Enerji Sistemlerinde Direnç:
    Tek bir enerji kaynağına bağlı kalmamak, güneş, rüzgar, biyokütle gibi yenilenebilir kaynakları çeşitlendirmek.

  4. Toplumsal Direnç:
    İklim okuryazarlığını artırmak, yerel halkı karar alma süreçlerine dahil etmek, afet yönetimi ve erken uyarı sistemlerini güçlendirmek.

  5. Ekonomik Direnç:
    Yeşil girişimciliği desteklemek, karbon piyasalarına adapte olmak ve iklim risklerini finansal planlamalara dahil etmek.

İKLİM OKULU’NUN VİZYONU: DİRENÇLİ TOPLUMLAR İklim Okulu olarak biz, sadece bilgi üretmiyoruz. Aynı zamanda bireyleri, kurumları ve şehirleri iklime dirençli hale getirecek eğitimler, projeler ve iş birlikleri geliştiriyoruz.
Çünkü inanıyoruz ki, değişime ayak uyduranlar değil; değişimi yönetenler ayakta kalacak.

SONUÇ: İKLİM DİRENCİ GELECEĞİN DİLİDİR İklim krizi karşısında sadece savunmada kalmak yetmez.
Artık daha dayanıklı, daha esnek, daha uyumlu sistemler kurmak zorundayız.
İklime dirençli olmak; doğaya, topluma ve geleceğe saygı duymanın en güçlü yoludur.

Bugün dirençli olmak için attığımız her adım, yarın umudun yeşermesini sağlayacak.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu



İklim Savunucuları Aranıyor! İklim Hareketinde Öncü Ol!

İKLİM GÖNÜLLÜSÜYÜZ, GELECEĞE YÜRÜYORUZ

Değerli dostlar,

Artık sadece “düşünen” değil, “eylemde olan” bir nesil var. Bizler yalnızca çevre sorunlarını konuşan değil, iklim krizine karşı bilinçli adımlar atan, umutla ve kararlılıkla hareket eden bir topluluğuz.

Biz İklim Gönüllüsüyüz!
Sadece çevremizi değil, zihniyetleri de dönüştürmek için çalışıyoruz. Her sokak temizliği, her atölye, her farkındalık kampanyası; yeni bir bilinç inşa ediyor.

Biz Çevre Öncüleriyiz!
Bir pankartla, bir mektupla, bir proje fikriyle...
Sessiz çoğunluk adına konuşuyoruz, doğa için kalpten gelen sesimizle yola çıkıyoruz.

Biz Gelecek İçin Görevliyiz!
Bu dünyayı emanet değil, görev olarak görüyoruz.
Görevimiz ne mi? Karbonu azaltmak, doğayı korumak, sürdürülebilirliği hayata geçirmek.

Biz İklim Sözcüsüyüz!
Bazen bir okul kürsüsünde, bazen bir belediye salonunda, bazen bir podcast kaydında…
Doğanın dili oluyoruz.

Biz İklim Savaşçısıyız!
Silahımız bilgi, kalkanımız dayanışma, stratejimiz sürdürülebilirliktir.
Bilimle, eğitimle, nezaketle mücadele ediyoruz.

Biz İklim Kahramanıyız!
Ve biliyoruz ki kahramanlık; pelerin takmak değil, küçük ama etkili adımlar atmaktır.
Bir fidan dikmekle, bir çocuğa çevre sevgisini aşılamakla başlar kahramanlık.

İklim Okulu olarak biz; bilgiyi, eyleme dönüştürenlerin okuluyuz.
İklim dostu bireyler, yeşil fikirli gençler, değişimin sesi olan herkes için buradayız.

Şimdi senden beklenen, bu çağrıya kulak vermen:
Sen de İklim Gönüllüsü ol!
Geleceği birlikte inşa edelim.



İşletmeler ve Belediyeler İçin Net Sıfır Karbon Rehberi

NET SIFIR KARBON: GELECEĞİN ZORUNLU YOL HARİTASI

Değerli dostlar,

Küresel ısınma, karbon emisyonları ve iklim değişikliği dediğimizde, karşımıza hep aynı kavram çıkıyor: Net Sıfır Karbon. Peki bu sadece bir çevreci slogan mı? Yoksa geleceği şekillendirecek gerçek bir stratejik hedef mi?

Bu yazıda "net sıfır" kavramının ne anlama geldiğini, neden bu kadar önemli olduğunu ve buna ulaşmak için neler yapılması gerektiğini birlikte ele alacağız.

NET SIFIR KARBON NEDİR?

Net sıfır karbon, atmosferimize salınan sera gazı miktarının, doğal ya da teknolojik yollarla dengeye getirilmesi demektir. Yani, bir kuruluşun ya da ülkenin saldığı karbon kadar karbonu dengeleyerek “net” olarak sıfıra ulaşması hedeflenir.

Bu şu demek:

• Fosil yakıttan enerji üretirken saldığımız karbonu,
• Ormanlar, karbon yutakları ya da karbon yakalama teknolojileriyle nötrlemek zorundayız.

NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?

🌍 1,5°C hedefine ulaşmak için dünya genelinde emisyonların 2050’ye kadar net sıfıra inmesi gerekiyor.

📉 Ekonomik baskı artıyor. Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) gibi uygulamalarla, karbonu fazla salan ürünler daha pahalıya satılacak.

🏭 Sanayi dönüşüyor. Yüksek karbon salımı olan işletmeler sadece çevresel değil, ticari risk haline geliyor.

NASIL ULAŞACAĞIZ?

1. Karbon Envanteri Çıkarın
Önce ne kadar karbon salındığını bilmemiz gerekiyor. Kurumlar, şehirler ve bireyler için karbon ayak izi hesaplamaları artık şart.

2. Emisyonları Azaltın
Enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, elektrikli araçlar, yalıtım sistemleri gibi çözümlerle doğrudan azaltım yapmalıyız.

3. Karbonu Dengeleyin
Azaltılamayan emisyonlar için ormanlandırma, karbon tutma teknolojileri, biyochar ve benzeri yöntemlerle dengeleme yapılmalı.

4. Planlama Yapın: SECAP
Belediyeler için Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planları (SECAP) net sıfıra ulaşmak için somut yol haritaları sunar.

NET SIFIR KARBON HEDEFİNİN YARARLARI

✅ Daha düşük enerji maliyetleri
✅ İhracatta rekabet avantajı
✅ Daha sağlıklı bir çevre
✅ Yatırımcılar için güvenli liman
✅ İklim krizine karşı dirençli bir ekonomi

İKLİM OKULU’NDAN ÇAĞRI

Biz İklim Okulu olarak, net sıfır karbon hedefinin yalnızca bir teknik mesele olmadığını biliyoruz. Bu, toplumun zihniyet dönüşümüdür.

• Belediyeler için SECAP danışmanlığı
• Şirketler için karbon ayak izi hesaplama ve azaltım planları
• Okullarda ve STK’larda iklim eğitimi
• Gençler için yeşil meslek danışmanlığı
sunuyoruz.

Çünkü net sıfır, yalnızca çevrenin değil, ekonomik ve sosyal geleceğimizin de anahtarıdır.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu


İklim Değişikliği: Felaket mi, Fırsat mı?

İklim Krizi mi, Yoksa Fırsatı mı?

Değerli dostlar,

Uzun süredir iklim değişikliği üzerine konuşuyor, yazıyor, eğitimler düzenliyor ve farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Bu kelime artık hayatımıza öylesine yerleşti ki, “iklim” dendiğinde hemen ardından gelen “kriz” kelimesi neredeyse ezbere söyleniyor. Ancak bugün farklı bir pencereden bakalım istiyorum. Acaba iklim değişikliği yalnızca bir felaket habercisi mi? Yoksa aslında doğru bakıldığında yeni bir teknolojik dönüşümün, ekonomik vizyonun ve çevresel farkındalığın kapısını mı aralıyor?

Yeni Nesil Bir Dönüşüm: Elektrikli Araçlar ve Temiz Teknolojiler

Geleneksel fosil yakıtlı araçlardan elektrikli motorlara geçiş, yalnızca çevreci bir hamle değil; aynı zamanda ekonomik rekabetin yeni kulvarı. Bugün Almanya, Çin, Norveç ve ABD gibi ülkeler elektrikli otomobil üretimini ulusal öncelik haline getirirken, birçok gelişmekte olan ülke hâlâ bu değişimi yalnızca izliyor.

Ancak bu dönüşüm sadece otomobillerle sınırlı değil:

  • Tarımda elektrikli traktörler,

  • Belediyelerde elektrikli çöp kamyonları,

  • İnşaatta elektrikli iş makineleri,

  • Sanayide düşük karbonlu üretim sistemleri…

Bunların hepsi iklim değişikliği tehdidine karşı değil, fırsatına karşılık olarak doğdu. Kısacası, iklim krizi, sadece alarm değil; aynı zamanda bir yenilik ve yatırım çağrısıdır.

“İklim Krizi” Yerine “İklim Fırsatı” Demek Mümkün mü?

Elbette krizin fiziksel ve sosyolojik etkilerini görmezden gelemeyiz. Ama unutmamamız gereken şey şudur: Her kriz, bir uyum ve dönüşüm sürecini de beraberinde getirir. Bu noktada “iklim fırsatı” demek;

  • Gençleri yeşil meslekler konusunda eğitmek,

  • Üniversiteleri iklim girişimciliği merkezlerine dönüştürmek,

  • Belediyeleri iklim adaptasyonu liderlerine çevirmek demektir.

Fırsat, felaketi reddetmek değil; ona karşı hazırlıklı, vizyoner ve üretken olmaktır.

Peki Ne Yapmalı?

  1. İklim adaptasyonunu stratejik bir plana dönüştürmeliyiz.
    Yerel yönetimlerde SECAP gibi planları yaygınlaştırmalı,
    altyapı yatırımlarını iklim risklerine göre yeniden düşünmeliyiz.

  2. Yeşil sanayiye geçişi hızlandırmalıyız.
    Ar-Ge destekleriyle elektrikli araçlar, temiz enerji üretimi, enerji verimliliği teknolojileri gibi alanlarda yerli üretimi teşvik etmeliyiz.

  3. İklim farkındalığını ekonomik bilinçle birleştirmeliyiz.
    Bu konuyu sadece çevreci bir duyarlılık değil, bir kalkınma politikası olarak görmeliyiz.

Sonuç olarak: Artık Krizi Değil, Çözümü Konuşma Zamanı

İklim Okulu olarak biz, bu dönüşümün sadece teknik değil, sosyal ve zihinsel de olduğunu biliyoruz. Bu yüzden kriz kelimesini bazen bırakıp “iklim fırsatı” diyebilmek, belki de yeni çağın başlangıcıdır.

Çünkü gelecek, yalnızca kirlilikten değil; vizyonsuzluktan da kaybedilir.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GERÇEKTEN VAR MI? YOKSA MODERN BİR BASKI ARACI MI?

Değerli dostlar,

Bugün sizlerle çok tartışılan, küresel güç dengesinin merkezine oturmuş bir konuyu ele almak istiyorum: İklim Değişikliği gerçekten var mı, yoksa enerji ve ekonomi politikalarını yönlendirmek için kurgulanmış bir algı yönetimi mi?

Bu yazıda size bilimsel verilerle, karşıt görüşlerle ve siyasi analizlerle harmanlanmış bir çerçeve sunmaya çalışacağım. Taraf tutmadan, iklim değişikliği kavramının nasıl ortaya çıktığına, kimler tarafından nasıl kullanıldığına ve neden bu kadar çok tartışıldığına birlikte bakalım.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VAR MI? BİLİM NE DİYOR?

Bilim dünyasının büyük bölümü iklim değişikliğinin var olduğunda hemfikir. NASA, IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli), NOAA gibi kurumlar son yüzyılda dünya ortalama sıcaklığının 1,1°C kadar arttığını ve kutup buzullarının hızlı bir şekilde eridiğini ortaya koyuyor.

Ancak buna karşılık bazı bilim insanları bu sıcaklık artışının dünyanın doğal döngülerine bağlı olduğunu, tarih boyunca böyle iniş-çıkışlı iklim değişimlerinin hep olduğunu savunuyor. Mesela Ortaçağ'da yaşanan "Küçük Buzul Çağı" buna örnek gösteriliyor.

Şu bir gerçek: atmosferdeki karbondioksit (CO2) oranı 1800'ü yıllardan bu yana %40'lara varan bir artış göstermiş durumda. Bunun temel kaynağı fosil yakıt kullanımı. Ancak bu artışın iklim üzerindeki etkisini doğrudan gösteren kanıtların siyasi manipülasyonlardan ne kadar uzak olduğu hep tartışılıyor.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ YOKTUR DİYENLER NE DİYOR?

Bazı muhalif düşünürler ve politikacılar, iklim krizini "küresel çıkarcıların" yeni silahı olarak görüyor. İşte öne sürdükleri bazı savlar:

  1. İklim krizine dayalı politikalar, gelişmekte olan ülkeleri enerjiye erişimde baskılıyor.

    • Afrika, Asya ve Ortadoğu'daki ülkelerin fosil yakıtları kullanarak sanayileşmesi engelleniyor.

  2. Avrupa ve ABD, kendi enerji krizlerini iklim politikalarıyla yönetiyor.

    • Rusya'dan gelen doğalgaz kesilince Avrupa, kömüre geri döndü. Bu durum, "iklim için değil, strateji için politikalar yapılıyor" görüşünü destekliyor.

  3. ABD Başkanı Donald Trump’ın tavrı:

    • Trump, iklim krizinin bir "Çin komplosu" olduğunu öne sürmüştü. Bu iddia, Çin'in ucuz yeşil teknolojilerle pazarları ele geçirmeye çalıştığını savunan ekonomi odaklı bir eleştiriydi.

  4. Zirveler, karar almaktan çok gösteri havasında.

    • "COP zirveleri zırva haline geldi" diyenler, bu toplantılarda somut ve bağlayıcı kararlar alınamadığını, sadece gelişmiş ülkelerin kendi konumunu korumaya çalıştığını iddia ediyor.

PAKET ŞİRKETLERE YARIYOR MU?

Yeşil enerji, karbon ticareti, "net-sıfır" projeleri gibi kavramlar artık dev bir ekonomi oluşturdu. Karbon kredileriyle milyarlarca dolar el değiştiriyor. Bu da, bazı şirketlerin ısrarla iklim krizini savunmasını "kâr odaklı" görenler için yeni bir eleştiri noktası.

Ancak burada şunu da belirtelim: Bu pazardan geri kalan ülkeler, ileride çevresel yaptırımlarla karşılaşabilir. Yani mesele sadece "inanmak" değil, aynı zamanda "hazır olmak."

PEKİ NE YAPMALIYIZ?

İklim krizine inanın ya da inanmayın, bir gerçek var: Dünya daha kirli, daha kalabalık ve daha tüketici bir yönde ilerliyor.

Tarımda, suda, enerjide verimlilik zorunlu hale geliyor. Bu sadece çevreci bir tercih değil, ekonomik bir gereklilik.

Adalet ise ayrı bir tartışma. Gelişmiş ülkelerin tarihten gelen sorumluluklarını üstlenmeden, gelişmekte olan ülkeleri sıkı şartlara tabi tutması elbette bir çelişki yaratıyor.

Bu yüzden iklim adaletinin sağlanması, her ülkenin kendi potansiyeli oranında katkı sunmasıyla mümkün. Şeffaf, hesap verebilir, katılımcı bir düzene ihtiyacımız var.

Son söz: İklim değişikliği olabilir. Ama iklim siyaseti ve iklim adaleti gibi konular, büyük oranda tartışmalı. Bu karmaşık dünya içinde görevimiz, farkındalığı artırmak, yerel ve bireysel çözümlerle katkı sunmak, ama asla "her şeyi kabullenmek ya da her şeyi reddetmek" ikileminde kalmamak.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



Greenfluencer Nedir? Yeşil Dönüşümün Dijital Liderleri Kimdir?

GREENFLUENCER: YEŞİL ETKİNLİĞİN YENİ NESİL YÜZÜ

Değerli dostlar,

Dijital dünyanın etkisiyle birlikte, fikirler artık sadece akademik konferanslarda veya toplantı odalarında yayılmıyor. Sosyal medya, bloglar ve dijital içerikler; çevre bilincini de yepyeni bir zemine taşıdı. İşte bu dijital dönüşümün çevre eksenli aktörlerine “Greenfluencer” diyoruz.

Greenfluencer Nedir?

Greenfluencer, çevreye duyarlı yaşam tarzını benimseyen, sürdürülebilirlik konusunda farkındalık yaratan, dijital platformlarda insanları yeşil dönüşüme teşvik eden kişidir.

Yani bir greenfluencer:

• İklim krizini sadece konuşmaz, çözüm önerisi sunar.
• Tüketimi sorgular, sade yaşamı teşvik eder.
• Doğayı, suyu, enerjiyi koruma yollarını gösterir.
• Yeşil teknolojileri tanıtır, bilinçli tüketici davranışı oluşturur.
• Toplumu, şirketleri, kurumları iklim dostu olmaya çağırır.

Greenfluencer Kimler Olabilir?

Bir çiftçi, sosyal medyada doğal tarımı anlatıyorsa,
Bir öğretmen, öğrencileriyle birlikte geri dönüşüm projesi yürütüyorsa,
Bir öğrenci, bisikletle okula gitmenin avantajlarını gösteriyorsa,
Bir sanatçı, çöp malzemelerle eser üretip sergiliyorsa…
İşte o kişi bir greenfluencerdır.

Sadece sosyal medya fenomeni olmak gerekmez.
Önemli olan, bilgi ve davranışla başkalarına ilham olmak.

Neden Önemlidir?

Greenfluencer’lar, iklim değişikliği gibi soyut ve büyük meseleleri;

Anlaşılır hale getirir,
Günlük yaşama indirger,
İnsanların eyleme geçmesine vesile olur.

Kurumsal dünyada ise yeşil badana (greenwashing) ile mücadele için greenfluencer'lar önemli bir dengeleyici unsur haline gelmiştir.

Greenfluencer Türkçeleştirilmek İstense;

"Greenfluencer" kelimesi, İngilizce'de "green" (yeşil) ve "influencer" (etkileyici, kanaat önderi) kelimelerinin birleşiminden oluşur. Türkçeye anlamını koruyarak çevirmek istersek aşağıdaki gibi birkaç karşılık önerilebilir:

Yeşil Etki Sahibi

Anlamı karşılar ama biraz resmi ve düz bir ifade olabilir.

Yeşil Öncü

Daha sade ve kullanışlı. Topluma örnek olan, çevre konusunda harekete geçiren biri anlamında kullanılabilir.

Yeşil Sözcü

Etkileme ve temsil yönünü yansıtır. Ancak biraz siyasi bir çağrışımı olabilir.

Çevre İlhamcısı

Influencer’ın ilham verme yönünü vurgular ama "green" kelimesini doğrudan çevirmemiş olur.

Yeşil Fenomen

Sosyal medya bağlamında popüler olanlar için esprili ve net bir kullanım olabilir.

Yeşil Kanaat Önderi

Resmi metinlerde veya akademik içeriklerde tercih edilebilecek bir çeviridir.

Eğer İklim Okulu gibi daha genç, dinamik bir platformda kullanılacaksa:
"Yeşil Öncü" veya "Yeşil Fenomen" terimleri daha uygun ve akılda kalıcı olabilir.

İklim Okulu ve Greenfluencer Hareketi

İklim Okulu olarak biz de çevre mühendisleri, genç girişimciler, eğitimciler ve öğrencileri yeşil savunucular olarak destekliyoruz.
Greenfluencer olmak isteyen gençlere;

• Eğitimler,
• Mentorluk,
• Proje geliştirme imkânları sunuyoruz.
Çünkü iklim savunuculuğu sadece sokakta değil, ekranda da yapılır.

Sonuç Olarak: Etkileyen mi Olacaksın, Etkilenen mi?

Dünya değişiyor. Ama bu değişim ya tüketerek ya da dönüştürerek gerçekleşecek.
Greenfluencer olmak, bir seçimdir.
Yeşil bir dünyanın sesini yükselten, harekete geçiren, umut aşılayan bir seçim...

Sen de kendi çevrende yeşil bir fark oluşturmak istiyorsan, belki de ilk adım bir içerik paylaşımıyla başlar.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı