Ad

döngüsel ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
döngüsel ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Balıkesir'de İklim Değişikliğine Uyum Konuşulacak

Balıkesir'in Genç İş Adamları İklim Değişikliği Eğitimi Alacak  

GMKA 2022 Yılı Teknik Destek Programı kapsamında hazırlanan "İklim Değişikliğine Uyum; Dirençli İşletmeler" isimli proje desteklenmeye uygun görülmüştür.

    Proje ile Balıkesir'deki işletmeler;

  • sınırda karbon düzenlemeleri,
  • yeşil ve döngüsel ekonomi,
  • karbon ayak izi hesaplaması,
  • atık yönetimi,
  • yeşil büyümenin finansmanı konularında güçlendirmek için Yeşil Dönüşüm Odaklı Sürdürülebilirlik Stratejileri Geliştirme Eğitimi desteği sağlanacaktır.

Fizibilite Desteğinin Amacı

Balıkesir ve Çanakkale bölgesinin kalkınması ve rekabet gücü açısından önemli fırsatlardan yararlanılmasına, Bölge ekonomisine yönelik tehdit ve risklerin önlenmesine, Bölgenin yenilik ve girişimcilik kapasitesinin geliştirilmesine yönelik yatırım projeleri havuzunun güçlendirilmesidir.

Projelerin Öncelikleri;

Öncelik 1: Bölgede kurulu OSB’lerin sürdürülebilirliğinin sağlanması, rekabet gücünün ve verimliliğin artırılması için gerekli altyapı yatırımları ve kolaylaştırıcı ortam uygulamalarının yaygınlaşması

Öncelik 2: Bölgedeki belediyelerin katı atık, su, atık su, sokak aydınlatması, enerji tedariki, ulaşım gibi sorunlarına yeşil çözümler sunmasına yönelik uygulamalarının yaygınlaşması

Öncelik 3: Kaynak verimliliğinin artırılması, atık oluşumunun azaltılması, doğal kaynakların ekonomiye kazandırılması ve döngüsel ekonomiye yönelik yatırımların yaygınlaşması

Proje Başına Destek Miktarları

Asgari Tutar: 50.000 TL

Azami Tutar: 300.000 TL

Asgari Destek Oranı: Projenin toplam uygun maliyetinin en az % 25’i

Azami Destek Oranı: Projenin toplam uygun maliyetinin en fazla % 90’ı

Proje Süresi

Projenin azami süresi 12 ay olmalıdır.

Başvurabilir Misiniz?

  • Kamu Kurumu,
  • Kamu Kurumu Niteliğinde Meslek Kuruluşları,
  • Bölgeler – Siteler (Organize Sanayi Bölgesi, Küçük Sanayi Siteleri ve Teknoloji Geliştirme Bölgeleri),
  • Özel Sektöre Yönelik Faaliyet Gösteren Sivil Toplum Kuruluşları 

iseniz bu konuda proje hazırlanmasını isteyen kişi veya kurumlar iletişim sayfasından yazabilirsiniz.


Mavi Ekonomi ve Mavi Büyüme Nedir ve Hangi Sektörleri İlgilendirir?

• Mavi ekonomi kavramı yeşil büyüme kavramından daha yeni duyulmaya başlayan bir kavram olduğundan farklı farklı tanımlamalar yapılmıştır. 

• Dünya Bankası'na göre mavi ekonomi, "okyanus ekosisteminin sağlığını korurken ekonomik büyüme olup sulara bağlı geçim kaynakları ve gelişmiş endüstriler için okyanus kaynaklarının sürdürülebilir kullanımıdır." 

• Avrupa Komisyonu da bunu "Okyanuslar, denizler ve kıyılarla ilgili tüm ekonomik faaliyetler" olarak daha geniş çerçevede tanımlamaktadır.

• Milletler Topluluğu ise "okyanusumuzun veya 'mavi' kaynaklarımızın daha iyi yönetilmesini teşvik eden yeni ortaya çıkan bir kavram" olarak değerlendiriyor. 

• İklim Okulu Uzmanları "mavi ekonomi tanımına, karbon depolama, kıyıların korunması, kültürel değerler ve biyolojik çeşitlilik gibi pazarlanamayan ekonomik faydaları da içerdiğini" ekliyor. 

• Mavi Ekonomi Merkezi de "artık dünya çapında yaygın olarak kullanılan bir terimdir ancak birbiriyle ilişkili farklı üç anlamı vardır - okyanusların ekonomilere genel katkısı, okyanusların çevresel ve ekolojik sürdürülebilirliğini ele alma ihtiyacı ve okyanus ekonomisini hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için bir büyüme fırsatı olarak görüyoruz." şeklinde söylüyor.

• Birleşmiş Milletler (UN) son zamanlarda Mavi Ekonomiyi "okyanus kaynaklarının kullanımının sürdürülebilir olup olmadığını belirleyen bir dizi ekonomik sektör ve ilgili politikaları içeren bir ekonomi" olarak tanımladı. Yani sürdürülebilir balıkçılıktan ekosistem sağlığına ve kirliliği önlemeye kadar uzanan sürdürülebilirlik. Yine mavi ekonomi, okyanus kaynaklarının sürdürülebilir yönetiminin, çeşitli ortaklıklar aracılığıyla sınırlar ve sektörler arasında ve şimdiye kadar görülmemiş bir ölçekte işbirliği gerektireceğini fark etmemize zorluyor. Bu durum, özellikle önemli sınırlamalarla karşılaşan Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri ( kısa adı SIDS) ve En Az Gelişmiş Ülkeler ( kısa adı LDC) için zor bir görev oluyor. 

Ayrıca BM, Mavi Ekonominin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarından 14 "Sudaki Yaşam" amacına ulaşmada yardımcı olacağını belirtiyor.

• Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), Sürdürülebilir MAVİ EKONOMİ İlkeleri Raporu'na bu terime verilen anlamla başlıyor: "Bazıları için mavi ekonomi, denizin ve su kaynaklarının sürdürülebilir ekonomik kalkınmada sürdürülebilir olsun ya da olmasın, denizcilik sektöründeki herhangi bir ekonomik faaliyet için kullanılması anlamına gelir."

WWF'nin raporunda ortaya koyduğu gibi, mavi ekonomi kavramının bir kavram ve politika oluşturma ve yatırım hedefi olarak üst düzeyde benimsenmesine rağmen, hala yaygın olarak kabul gören bir tanımı yoktur. 

En basit haliyle;

Mavi ekonomi, enerji, denizcilik, balıkçılık, su ürünleri yetiştiriciliği, madencilik ve turizm gibi okyanus ve kıyı kaynaklarının ekonomik kullanım aralığını ifade eder. Ayrıca karbon depolama, kıyıların korunması, kültürel değerler ve biyolojik çeşitlilik gibi pazarlanamayan ekonomik faydaları da içerir.

Mavi ekonomiye bağlı Mavi Büyüme potansiyelini sınırlayan üç  büyük sorun vardır;

  • Okyanus, deniz gibi su kaynaklarını hızla bozan mevcut endüstriyel eğilimler,
  • Yenilikçi mavi ekonomi sektörlerinde istihdam ve kalkınma için insan sermayesine yatırım eksikliği,
  • Deniz kaynakları ve okyanusların ekosistemin devamı için yetersiz bakımı.

Mavi Ekonomi ile Mavi Büyüme'nin Gelecekteki Potansiyeli

Mavi büyüme, balıkçılık, turizm ve deniz taşımacılığı gibi geleneksel okyanus faaliyetlerinin yanı sıra, sularda yenilenebilir enerji, su ürünleri yetiştiriciliği, deniz dibi çıkarma faaliyetleri, deniz biyoteknolojisi ve biyolojik arama dahil olmak üzere gelişmekte olan endüstrileri gerektirmektedir. Mavi ekonomi, piyasa tarafından ele geçirilmeyen ancak ekonomik ve insan faaliyetlerine önemli katkı sağlayan okyanus ekosistem hizmetlerini de benimsemeye çalışır. Bunlar karbon tutma, kıyı koruma, atık bertarafı ve biyolojik çeşitliliğin varlığını koruma alanlarıdır.  

2015 yılı WWF brifinginde, önemli okyanus varlıklarının değerinin 24 trilyon ABD dolarının üzerine çıktığı belirtiliyor. Balıkçılık artık aşırı kullanılıyor, ancak su ürünleri yetiştiriciliği ve açık deniz rüzgar enerjisi için hala çok yer var. Su ürünleri yetiştiriciliği, balığın yüzde 58'ini küresel pazarlara sağlayan en hızlı büyüyen gıda sektörüdür. Sadece Avrupa Birliği'nde mavi ekonomi ile 2014'te 3.362.510 kişi istihdam edildi. Bu nedenlerle potansiyeli yüksek olup su ürünleri yetiştiriciliği, özellikle en yoksul ülkelerin gıda güvenliği için hayati önem taşımaktadır. 

Mavi Büyüme'de İlgili Sektörler

  • Su ürünleri yetiştiriciliği (balık çiftlikleri, aynı zamanda alg yetiştiriciliği )
  • Deniz biyoteknolojisi
  • biyolojik araştırma
  • Balık tutma
  • tuzdan arındırma
  • Deniz taşımacılığı
  • Kıyı, okyanus ve deniz turizmi (Mavi Turizm) 
  • Mineral Kaynakları
  • Açık denizde petrol ve gaz endüstrisi
  • Deniz üstü rüzgar enerjisi (ayrıca gelgit ve dalga enejileri )
  • Gemi İnşası ve Gemi Onarımı 
  • karbon tutma
  • kıyı koruma
  • Atık bertarafı
  • Biyoçeşitliliğin varlığı
  • okyanus gelişimi

Mavi Ekonomi ve Mavi Büyüme


Küresel Isınma Senaryolarına Bakış




Özellikle son 50 yılda gerçekleşen sera gazı emisyonları nedeni ile küresel ısınmaya bağlı sıcaklık artışında ciddi bir sıçrama yaşandı. Sadece 1970'lı yılların başından itibaren meydana gelen emisyonların miktarı, daha önce gerçekleşen emisyonların miktarına yakın.



Sıcaklık artışının yanında;

  • Aşırı kaynak tüketimi

  • Halk sağlığını tehdit eden plastik atıkları

  • Ormanların giderek yok olması

  • Denizlerde artan kirlilik

gelecekte insanlığın yaşam alanını ciddi bir şekilde tehdit ediyor.

Küresel Ortalama Sıcaklık Değişiklikleri (1970 - 2021)



İklim Senaryoları Nasıl Oluşturuluyor?


Bilim adamları , geçmişteki ısınma hızına kıyasla sıcaklıktaki önemli hızlanmaları veya yavaşlamaları gerçekten kanıtlamak için neye ihtiyaç duyulacağını tahmin etmek için küresel sıcaklıklarda yıldan yıla doğal değişkenliğin derecesini değişkenlere bağlı istatistik araçları ile ölçüyorlar.

Her iki durumda da, son yıllardaki dalgalanmalar, beklenen değişkenlik aralığındadır ve dünyanın son 50 yılda deneyimlediği yüzey sıcaklıklarındaki uzun vadeli ısınma eğiliminden herhangi bir sapmayı göstermez. 

Bu durum, aşağıdaki şekilde gösterildiği gibi, 1850'ye kadar olan tam kayıttan daha da açıktır. Hem 1979'a kadar uzanan (uydu çağının başlangıcını yansıtan) Copernicus/ERA5 veri setini (mavi çizgi) hem de zamanda daha geriye uzanan, ancak yalnızca yüzey sıcaklığını kullanan Berkeley Earth veri setini (siyah çizgi) göstermektedir. 





Grafik, 1850'den 2021'e kadar olan Berkeley Earth verilerini içeriyor. Highcharts kullanılarak Carbon Brief'e göre oluşturulan verileri incelemek gerekiyor.


Bu çizelge, 1970'lerden sonra yüzey sıcaklığındaki değişim oranında belirgin bir ivmeyi, ancak 1970'den günümüze kadar olan dönemde oldukça doğrusal bir ısınma oranını vurgulamaktadır. Bu durum, gelecekte küresel sera gazı emisyonları arttıkça veya azaldıkça veya ısınmanın bir kısmını maskeleyen gezegeni soğutan aerosollerin emisyonlarına sınırlar konulursa değişebilir. 

Bilim adamları ayrıca iklim modellemelerinin gözlemlenen sıcaklıkları simüle etme konusunda genellikle iyi bir iş çıkardığını da bu şekilde görebiliyorlar.

Bu demek oluyor ki, 2030 ve 2050'e kadar iklim değişikliği hedeflerine ulaşılamaz ise doğacak sonuçlar ütopik bilimkurgu film dediğimiz sahneleri aratmayacaktır.

Dirençli Şehirlerin Geleceği


Akıl, eşref-i mahlukat olarak yaratılan insanın en önemli meziyetidir. Dünya ortaçağı yaşarken bizim medeniyetimiz İbni Sina ları, İbni Haldunarı, Ali Kuşçuları, Cezerileri, Farabileri yetiştirdi. Sözgelimi Farabi şehirleri vücuda benzetiyor. Nasıl vücut sağlıklı yaşaması için organların birbiriyle uyumlu olması gerekiyorsa hepsi kalbe bağlanıyorsa İşte bizim Şehircilik anlayışımızda da merkeziyet gönüllü belediyeciliktir.

Dünyanın ilk şehir kavramında Göbeklitepe ile yani tarihin sıfır noktası ile Anadolu'da görüyoruz. Bunun yanında Tarım bereketli hilal'den sonra ilk yine Anadolu'da yeşertilmiştir.

Yeşil Orman Okulu, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları üzerine çalışmalar yürütür


Taktiksel Şehircilik

“taktiksel şehircilik, mahalle yapılaşmalarında uzun vadeli değişimi hızlandırmak için kısa vadeli, düşük maliyetli ve ölçeklenebilir müdahaleler kullanan ve şehir, organizasyon ve/veya vatandaş öncülüğünde gerçekleştirilen bir yaklaşımdır.”

Taktiksel şehircilik projelerinin en çekici özelliklerinden biri, yayılma hızlarıdır; haftalar veya aylar yerine genellikle günler içinde yapılırlar. Sürecin kısalığı, dahil olan herkese çabalarının sonuçlarını çok hızlı bir şekilde görme ve bir başarı ve gurur duygusu yaşama şansı verir. Üstelik, bu müdahaleler neredeyse her zaman gerçekleştikleri ortamlarda somut olumlu dönüşümler yaratır, ayrıca tabandan yukarı çıkan bir tasarım ve birlikte yaratma ilkeleri sayesinde yeniliği demokratikleştirir. Ek olarak, başarılı olduğunda, çıktıların çoğu kentsel ortamlarda kolayca kalıcı demirbaşlar haline gelebilir. Taktiksel şehircilik uygulamaları, yerel topluluklar, ilgili vatandaşlar, sivil toplum kuruluşları (STK'lar) ve yerel yönetimler de dahil olmak üzere birçok grup ve/veya kurum tarafından yürütülebilir. Taktiksel şehircilik, tanımı gereği, kapsayıcı ve katılımcı bir topluluk oluşturma uygulaması ve birçok ülkede görülen sosyal uyuşmazlık seviyeleri düşünüldüğünde buna her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğu açık.

Dirençli Şehirler

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan 11. Hedef; ‘Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar’ bünyesinde 6K önemlidir. Bunlar; katılımcılık (11.2), kapsayıcı (11.3), koruma (11.4), afet kontrolü (11.5), kamusal alanların yeşillendirilmesi (11.7), kalkınma (11.A) önemsenmelidir. Dolayısıyla şehir, şehir çevresi ve şehir ekolojisi ni önemseyen yeni bir proje modeli geliştirilmelidir. 

Kent hakkını, SKA için 6K yı, iklim değişikliğini ve şehirlerin ekolojisini merkeze alan dirençli şehirler teknik ve teknolojik faaliyetleri öneren bir proje olacaktır.

Bu konuda lütfen düşüncelerinizi aşağıda yorum olarak veya İLETİŞİM kısmından bizimle paylaşabilirsiniz..



İklim İçin Kentler; https://www.stgm.org.tr/sites/default/files/2021-11/350_booklet_2.pdf

İklim Değişikliği Spor Kulübünün Gündeminde

MKE Ankaragücü Spor Kulübü, iklim değişikliğine dikkati çekmek amacıyla tamamen geri dönüştürülebilir malzemelerden üretilen iklim değişikliği formasını tanıttı. 



PEKİ TEKSTİL SEKTÖRÜNDE GERİ DÖNÜŞÜM NASIL YAPILIYOR?

Tekstil atıklarının geri dönüştürülmesi için birçok sebep mevcuttur. Bunlar;

  • Doğal kaynakları koruyarak iklim değişikliğine adaptasyon sağlamak, 
  • Atık depolama alanlarına olan ihtiyacı azaltmak, 
  • Atık vergilerinden tasarruf sağlamak,
  • Düşük maliyette hammadde temin ederek döngüsel ekonomi modeline geçmek.

Maalesef tekstil atıklarının geri dönüştürülme oranı oldukça düşüktür. Bunun başlıca sebebi ise toplumun geri dönüşüm konusundaki talebinin yetersizliğidir.  Aslında yapılan bu çalışma bu konuya da dikkat çektiği için oldukça önemlidir.

Tekstil ürünlerinin tüketici öncesinde ve sonrasındaki geri dönüştürme yolları şöyledir;

Tekstil'de formaların veya giysilerin tüketici öncesi - sonrasında geri dönüştürme yolları

 

Tekstil sektöründe geri dönüşümü yapılacak atıklar ilk önce ayırma işlemi ile ayrılır, ardından çeşitli yöntemlerle geri kazanılabilir hale dönüştürülebilmektedir. Tekstil atıklarının geri dönüştürülmesinde mekanik, termomekanik ve kimyasal yöntemler kullanılmaktadır.

Mekanik işlem; bu işlemde kesme, parçalama, tarama ve diğer mekanik işlemler kullanılarak tekstil materyalinin tekrar liflere dönüştürülmesi sağlanmaktadır. Bu yöntemde elde edilen lifler; iplik üretiminde, dokuma kumaş, örme kumaş ve dokusuz yüzeylerin üretiminde kullanılabilir. Bu işlemler sırasında tekstil atığında bulunan fermuar, düğme gibi parçalar kaldırılmalı ve etiketleri çıkarılmalıdır. Mekanik işlemler sonrasında elde edilen liften %100 geri dönüştürülmüş iplik üretilemez. Bunun için geri dönüştürülmüş ipliğin içine birincil lifinin de eklenmesi gerekmektedir. Bu yöntemin kullanım alanı ise; oyuncaklar için dolgu malzemesi, kağıt endüstrisinde lif eldesi ve battaniye yapımı verilebilir. 

Kimyasal işleme; sentetik lifler erime ve kimyasal işlemler kullanılarak ayrıştırılabilmektedir. Bu yöntem ile elde edilen iplikler orijinal iplikler ile aynı özellik sergilemektedir. Ancak kimyasal işleme yöntemi, mekanik yönteme göre pahalı bir yöntemdir.

Termomekanik yöntem, atıklar eritilip granül haline getirilir. Daha sonrasında bu granüller plastiklerin ve tekstil liflerinin üretiminde kullanılabilir. 

Girişimcilik 4.0 : Yeşil Girişimcilik ve Yeşil Girişim Örnekleri

Sanayileşme, hızla artış gösteren nüfus, modern yaşamın neden olduğu çevresel sorunlar dünyanın sonunu getiriyor. Çevre kirliliği, doğal kaynakların hızlı tüketimi ve biyoçeşitliliğin tükenmesi sürdürülebilir kalkınma hedeflerini gerekli kılıyor. Bu neticede sürdürülebilir projeler; teknoloji ile uyumlu, yenilikçi ve yaratıcı girişimcileri ön plana çıkarıyor. Çevreyi odağına alan yeşil girişimcilik bir diğer adıyla eko girişimcilik de, girişimcilerin ekosistemdeki yeni odağı. Peki yeşil girişimcilik nedir?

Dünyanın sürdürülebilirliğine katkıda bulunmak doğanın dengesi, ekonomi ve toplum için önemlilik arz ediyor. Bu anlamda gelecek nesillere daha yaşanası bir dünya bırakmak adına yeşil proje fikirlerine hayat veren girişimciler yükselişte.

Temel tanımıyla yeşil girişim, yenilikçi bir anlayışla çevreye en az zararı verecek ürün veya servis hizmeti sağlamak olarak ifade ediliyor. Özellikleri arasında sürdürülebilir olmak, çevresel koşulları iyileştirmek ve toplumsal olduğu kadar ekonomik anlamda da yenilikçi fikirler ile hareket etmek var.

Girişimcilik 4.0 : Yeşil Girişimcilik Nedir?

Girişimcilik kavramı ile ekoloji kavramının birleşmesi, eko girişimcilik yani yeşil girişimciliği ortaya koydu. Amaç çevre ve yeşili korumanın yanında ekonomik olarak da sürdürülebilir bir çevre yaratmak. Kısaca yeşil girişimcilik, geleceğe yönelik toplum ihtiyaçları için fayda ve değer üreten bir tür.

Günümüzde de doğal ve çevreye saygılı ürün ve hizmetlere olan talep artıyor. Bu kapsamda üretim yapan yeşil girişimler de önceliği doğaya ve ekonomiye veriyor. Karbon ve enerji kullanımını azaltmak bu girişimlerin başlıca hedefleri arasında. Aynı zamanda geri dönüşüm de önemli bir yere sahip.

Gelecek kuşakların çevre haklarını korumak adına sağlıklı ve zararsız bir kalkınma anlayışı çok önemli. Gelişen çevre bilinci ile tüketiciler hassas davranıyor. Özetle, çevreye duyarlı ürünler ve hizmetler satın alarak çevreye duyarlı ahlaki davranışlar sergiliyorlar. Tüketimde uzun dönemli düşünce anlayışı da ekogirişimcileri olumlu olarak etkiliyor.

Geleneksel Girişimlerden Farkı: Döngüsel Ekonomi

Eko girişim olarak da adlandırılan yeni girişim türü yeşil girişimciliğin amacı, doğaya ve çevreye verilen tahribatları azaltmak. Bu tahribatı azaltmak için çevre sorunlarını yenilikçi ve ekolojiye duyarlı çözümler ile birleştiriyor.

Fakat yeşil girişimcilerin tek amaçları çevreyi korumak değil. Aynı zamanda ekonomik açıdan da sürdürülebilir bir dünya yaratmayı hedefliyorlar. İçinde yaşadıkları toplumun yaşam kalitesini artırmak amacıyla yola çıkıyorlar. Çevresel olumsuz etkileri minimize ederek “sürdürülebilirlik” kavramını revize ediyorlar.

Diğer girişimcilerden farklı olarak eko girişimciler piyasadaki fırsatlardan yararlanarak girişimci çabalarının arasına sürdürülebilirliği de katıyor. Faaliyetleri arasında ise eko-turizm, geri dönüşüm, enerji verimliliği, sürdürülebilir hareketlilik, organik tarım, yenilenebilir enerji gibi faaliyetler bulunuyor.

Eko girişimci ekonomik olarak kârlı, sosyal değer yaratan bunun yanı sıra çevreye duyarlılığı esas alan ürün, hizmet veya iş modeli oluşturuyor.

Süleyman Çetin -  Greenfluencer  (@suleymancetinx)

Yeşil Girişimcilik Projelerine Hibeler Veriliyor

Dünyayı etkisi altına alan pandemiyle birlikte doğaya saygılı ürün ve hizmetlere olan ilgi arttı. Sürdürülebilirlik temelli proje ve fikirler yakın geleceğin en önemli iş alanlarını da oluşturma potansiyeline sahip.

Özellikle son yıllarda sosyal sorumluluk bilincinde olan yeşil yatırımcılardan ve popüler kitle fonlama platformlarından farklı teşvik ve yatırımlar alıyorlar. Farkındalığa sahip ülkeler yeşil girişimcilerin önünü açıyor. Yatırım almalarını sağlayacak birçok düzenlemeyi hayata geçiriyorlar.

GreenTech İzmir, Yeşil Teknolojiler Girişim Hızlandırma Programı

Örnek verirsek, Kalkınma Ajansları yeşil girişimlere yönelik özel desteklerini vermekten çekinmiyor. Ülkemizde de her geçen gün artış gösteren girişimcilik ekosisteminin gelişimi önümüzdeki dönemlerde yeşil girişimciliğin önünü daha da açacak gibi gözüküyor.

Türkiye’de yeşil girişimlere verilen desteklerin sayısında da her geçen gün artış söz konusu. Melek yatırımcılar, TÜBİTAK, teknoloji geliştirme alanlarının sağladığı desteklerin yanı sıra kamu kurumları da dahil olmaya özen gösteriyor.

Ekolojik hareketler, girişimciler için yeni bir Pazar olarak ortaya çıktı. Düşük karbon kullanımı, enerji tasarrufu sağlama ve temiz teknoloji gibi alanlara vurgu yapan yeşil girişimcilik, girişimcilik ekosisteminde yeni bir tür olarak kendine yer buldu. Çevre ve sosyal konulara olan duyarlılık girişimcilik ile birleşti.

Uzun vadede değer yaratan yeşil girişimciler, bu noktada geleneksel girişimcilerden ayrılıyor. Gelecek nesilleri düşünen, doğaya saygılı ve sürdürülebilirlik temelli çalışmalar ile kısa vadeli çözümleri ortadan kaldırdılar.

Artık tüketicilerin büyük bir çoğunluğu gezegeni kurtarmak adına fark yaratmak istiyor. Çevre dostu ürünler ve hizmetleri tercih ediyor. Özellikle inovatif çevre teknolojilerinden dikey tarıma; akıllı gıdalardan global yeşili koruyan politikalara kadar günümüzde kendini geliştiren çarpıcı başlıklar dikkat çekiyor.

Örneğin geliştirilen ecoDrone’lar ile geleneksel yöntemlere göre daha az maliyetli sonuçlar almak mümkün hale geliyor. Bir süredir gündemde olan dikey tarıma rağmen insanlar bitki yetiştirmek için organik toprağa ihtiyaç olduğunu varsayıyor. Oysa bu yenilikçi girişim fikirleri ile topraksız ve daha az su ile çeşitli bitkiler yetiştirilebiliyor.

En Hızlı Büyüyen Yeşil Girişim Örnekleri

Bugün geldiğimiz ve dünyayı getirdiğimiz noktaya bakınca bir şeylerin yanlış gittiğini açıkça görebiliyoruz. Yine de sorunların kaynağını tespit eden, bu sorunlara yönelik barışçıl öneriler getiren, harekete geçerek bizi sürdürülebilir çözümlere bir adım daha yaklaştıran girişimler yok değil. Biz de bu ilham verecek, size, belki de bilmediğiniz alanları gösterip yeni ufuklar açacak, merkezine doğayı alan yeşil girişimleri bir araya getirdik.

İnovatif Çevre Teknolojileri

Tüketicilerin yaklaşık yüzde 80’i, gelecek nesiller için gezegeni kurtarmak adına fark yaratabilmek istiyor. Bu tüketicilerin yüzde 66’sı çevre dostu ürünler ve hizmetler satın almayı tercih ediyor. Ecording, tüketicilerdeki bu arzuyu gören ve geliştirdiği inovatif yaklaşımlarla iş ortaklarını doğa dostu çözümler üretmesi için teşvik eden bir girişim. Bunu nasıl mı yapıyor? Geliştirdikleri, ağaçlandırılması gereken, ulaşılması zor alanlara havadan tohum topu atışları gerçekleştiren insansız hava araçları ecoDrone’lar ile. Doğal ekosistemdeki ağaçların toprağa düşen tohumlarla yeniden hayat bulmaları sürecinden esinlenilerek tasarlanan ecoDrone, 10 dakika içinde 2500 adet tohum topu atışı gerçekleştiriyor. Bu yenilikçi yapı, iklim krizine karşı uygulanan geleneksel yöntemlere göre %330 daha az maliyetli bir mücadele yöntemi. Ulaşılması zor alanlarda ekim kabiliyeti sağlayarak 6 kat daha verimli ağaçlandırmayı da mümkün kılıyor. Peki siz tüketiciler olarak ecoDrone’u nasıl kullanabilirsiniz? Anadolu Efes’in üretilen özel yeşil ürünlerine özgü kurumsal projesi ve bu girişimle tanışmanız, şişeler üzerindeki QR kodu okutarak ağaçlandırmaya katkı sağlayabileceğiniz en iyi örneklerden biri.

Kent Bahçeciliği

Dünya çapında kent bahçeciliği, sürdürülebilir bir yaşama açılan ilk pencere olarak görülüyor. Zira lokasyonunuza bağlı olarak bahçenizi yürüme mesafesindeki lokal arazilerde veya teras katlarında kurabiliyorsunuz. Bunun en iyi işleyen modelini Vancouver’daki The Fairmont Waterfront Hotel hayata geçirdi; yiyecek üretimi ve bitki seracılığı yapılan iki ayrı teras projelendirdi. Bu teraslardaki bitkiler hiçbir zirai ilaç, fosil yakıt veya başka zararlı kaynak kullanılmaksızın yetiştiriliyor ve buradan çevredeki marketlere dağıtılıyor. Yeşil teraslar aynı zamanda yağmur sularının yoğunluğunu dengeliyor, hava kalitesini artırıyor ve yeniden üretimin önünü açıyor.

Dikey Tarım

Havada bitki yetiştirme bilimi, besinlerinin tedarik zincirini kontrol etmek ve kendi taze sebze meyvesini yetiştirmek isteyen insanlar için yepyeni kapılar araladı. Tower Gardens ile yapılan dikey tarım birkaç senedir gündemde olsa da insanlar halen bitki yetiştirmek için organik toprak ve hektarlarca alana ihtiyaçları olduğunu sanıyor. Oysa tarımı yeniden düşünmeye teşvik eden bu girişimle, topraksız ve %95 daha az suyla çok çeşitli bitkiler yetiştirmeniz mümkün; evinizde bile. Bunun yanı sıra dikey olarak ilerlemek %90 daha az yer kullanımına da ihtiyaç duyduğu için geleneksel yöntemlere kıyasla size engel olan tek şey tavan oluyor. Bu da demek oluyor ki favori meyvelerinizi, sebzelerinizi ve bitkilerinizi dış mekânlar kadar LED ışıklar yardımıyla iç mekânlarda da yetiştirebiliyorsunuz. Bu kule mantığı, geleceğin tarımına da yön verecek gibi görünüyor.

Yeşil Tasarım Uzmanlığı

Dünya için ‘yeni normal’ olan dikey orman binalar, doğayı nasıl dönüştürecek biliyor musunuz? Yeşil tasarım uzmanları, özellikle hava kirliliğinden muzdarip Dubai, Meksika ve Çin gibi ülkelerdeki uzun binaların tamamını bitkilerle kaplayarak, onları, birer filtre olarak kullanmaya başladı. Örneğin, Meksiko’daki Manuel Gea Gonzalez Hastanesi’nin yüzeyindeki petekler günde yaklaşık 1000 otomobilden çıkan zararlı gazları absorbe ediyor.

Akıllı Gıdalar

Hayvansal ürünlerin yerine geçebilecek birer alternatif olma fikriyle ortaya çıkan yeni nesil akıllı gıdalar, birçok tüketici tarafından öncelikli gıda ürünleri olarak görülüyor. Beslenmede önemli bir yer tutan et, tavuk, süt ve süt ürünleri, balık ve balık ürünleri bugün birçok tüketici tarafından tedirginlikle tüketiliyor. Sürü sağlığını koruyabilmek için zorunlu olarak uygulanan önleyici hayvan sağlığı çözümleri ne yazık ki insan sağlığını olumsuz etkiliyor. Eğer gıdalar insanların besin ihtiyaçlarını karşılamak için üretiliyorsa, onların sürdürülebilir olduğu kadar sağlıklı olması da gerekiyor. Hyggefood Company Türkiye de bu açığı kapatacak bitkisel kaynaklı, sürdürülebilir ve besin değeri yüksek yeni nesil gıdalar üreten ilk Türk girişim şirketi. Türkiye’nin topraklarında yetişen binlerce özel bitkinin, tohumun içeriklerini gıda teknolojisiyle birleştirerek yeni nesil gıdalar üretiyor ve yoğun tempo içinde çalışan insanların yemek yeme deneyimlerini daha kaliteli ve sağlıklı hale getirmeyi hedefliyor.

Yeni Nesil Materyaller

Moda endüstrisinin dünyadaki su kirliliğinin %20’sinden sorumlu olmasına ve kumaşları üretmek ve boyamak için kullanılan zehirli kimyasalların birçok tekstil çalışanının sağlığını olumsuz etkilemesine karşı yeni nesil bir materyal kullanılmaya başlandı; deniz yosunu. Alman-İsrail firması Algalife, algleri kullanarak elyaf ve boya geliştirdi. Sıfır atıklı kapalı döngü bir model kullanan Algalife, yetiştirme sırasında sadece günışığına ve suya ihtiyaç duyuyor. Doğayla barışık olduğu kadar giyen kişinin cildine de zarar vermeyen bu yeni nesil boyarmaddenin keşfi, doğanın kendini iyileştirmesi adına akılcı bir çözüm olabilir.

Global Yeşili Koruma Politikaları

Günlük hayatımızda kullandığımız pek çok ürün bir şekilde ağaçların kesilmesine neden olarak üretiliyor. Ağaçların bu kontrolsüz kaybı da bugün mevcut sera gazı salınımının %20’sinden sorumlu. Greenpeace gibi çevre örgütleri ve bilinçli tüketiciler birçok firmayı bu konu ile alakalı önlem almaya zorluyor. Hershey Company, kullandığı palm yağının %100’ünün izlenebilir kaynaklardan geldiğinin garantisini veriyor. Ürünlerinde kullandıkları palm yağı üretilirken hiçbir ağacın kesilmediğinin garantisini veriyor.