Ad

kirlilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kirlilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Plastik Kirliliğine Çömlek Çözüm Olabilir mi?

Artan Plastik Kirliliği ile Plastik Yemeye Devam Ediyoruz

Plastik kirliğine karşı bir çok çözüm önerileri gelse de yaygınlaşması ve çözüm önerilerinin bir ekonomik boyutu Sürdürülebilirliğine engel olmakta.

İklim Okulu Uzmanlarından Çevre Mühendisi ve Sanatçı Süleyman Çetin; "Çömlek sanatının plastik sanayine hem ekonomik

Plastik Atıklar İthal Edilmemeli

Plastik sanayicileri hammaddeleri plastik olduğu için ithalat konusunda lobicilik yaparak baskı kursa da, ithalat maalesef

Toprak Ürünler Geri Dönüştürülebilir

Toprak sanatı olarak da bilinen çömlekçilik sanatıyla yapılmakta. Plastik gibi her ürün yapılamasa da bir çok ürün çömlek kilini şekillendirerek yapılabilmektedir.

Plastik Kirliliği Midemizde Bile Tespit Edildi

Gıda ürünlerinde de kullanılan plastik, sıcak çay bardağı, asitli içecekler ve yemek kaplarında kullanıldığından eriyerek mikro plastik olarak vücudumuza girmekte. Bu nedenle kanser gibi bir çok hastalık insanlarda sık görülür hale geldi.

Plastik Kirliliğinin neden ve sebeplerini biliyor musunuz?

  • Her yıl yaklaşık 5 trilyon plastik poşet üretiliyor ve her yıl yaklaşık bir milyar kuş  ve memeli hayvan plastik atıkları sindirdiği için hayatını kaybediyor.
  • Plastik kirliliğinden etkilenen canlı türü sayısı yaklaşık 400’dür.
  • 1950’den bugüne 8.3 milyar tondan fazla plastik üretildi ve bu plastiklerin %60’ı atık sahalarına veya doğrudan çevreye bırakıldı.
  • 2015 yılı itibarıyla 6300 ton plastik atık ortaya çıktı ve bu atıkların yalnızca %9’u geri dönüşüme uğradı. 
  • Önlem alınmadığı sürece, plastik atıkların 2050 yılına kadar 56 milyar ton karbon salımına sebep olacağı tahmin ediliyor.
  • Deniz balıklarının hemen hemen yarısının midesinde mikroplastik partiküller bulunmaktadır.
Sürdürülebilir bir  dünya için;  "Plastik kirliliğine hayır!" demeliyiz.

Plastik kirliliğinin etkisini ortadan kaldırmak  adına,  plastikler ile aramızdaki sosyal mesafeyi korumalıyız.

Küresel Isınma Senaryolarına Bakış




Özellikle son 50 yılda gerçekleşen sera gazı emisyonları nedeni ile küresel ısınmaya bağlı sıcaklık artışında ciddi bir sıçrama yaşandı. Sadece 1970'lı yılların başından itibaren meydana gelen emisyonların miktarı, daha önce gerçekleşen emisyonların miktarına yakın.



Sıcaklık artışının yanında;

  • Aşırı kaynak tüketimi

  • Halk sağlığını tehdit eden plastik atıkları

  • Ormanların giderek yok olması

  • Denizlerde artan kirlilik

gelecekte insanlığın yaşam alanını ciddi bir şekilde tehdit ediyor.

Küresel Ortalama Sıcaklık Değişiklikleri (1970 - 2021)



İklim Senaryoları Nasıl Oluşturuluyor?


Bilim adamları , geçmişteki ısınma hızına kıyasla sıcaklıktaki önemli hızlanmaları veya yavaşlamaları gerçekten kanıtlamak için neye ihtiyaç duyulacağını tahmin etmek için küresel sıcaklıklarda yıldan yıla doğal değişkenliğin derecesini değişkenlere bağlı istatistik araçları ile ölçüyorlar.

Her iki durumda da, son yıllardaki dalgalanmalar, beklenen değişkenlik aralığındadır ve dünyanın son 50 yılda deneyimlediği yüzey sıcaklıklarındaki uzun vadeli ısınma eğiliminden herhangi bir sapmayı göstermez. 

Bu durum, aşağıdaki şekilde gösterildiği gibi, 1850'ye kadar olan tam kayıttan daha da açıktır. Hem 1979'a kadar uzanan (uydu çağının başlangıcını yansıtan) Copernicus/ERA5 veri setini (mavi çizgi) hem de zamanda daha geriye uzanan, ancak yalnızca yüzey sıcaklığını kullanan Berkeley Earth veri setini (siyah çizgi) göstermektedir. 





Grafik, 1850'den 2021'e kadar olan Berkeley Earth verilerini içeriyor. Highcharts kullanılarak Carbon Brief'e göre oluşturulan verileri incelemek gerekiyor.


Bu çizelge, 1970'lerden sonra yüzey sıcaklığındaki değişim oranında belirgin bir ivmeyi, ancak 1970'den günümüze kadar olan dönemde oldukça doğrusal bir ısınma oranını vurgulamaktadır. Bu durum, gelecekte küresel sera gazı emisyonları arttıkça veya azaldıkça veya ısınmanın bir kısmını maskeleyen gezegeni soğutan aerosollerin emisyonlarına sınırlar konulursa değişebilir. 

Bilim adamları ayrıca iklim modellemelerinin gözlemlenen sıcaklıkları simüle etme konusunda genellikle iyi bir iş çıkardığını da bu şekilde görebiliyorlar.

Bu demek oluyor ki, 2030 ve 2050'e kadar iklim değişikliği hedeflerine ulaşılamaz ise doğacak sonuçlar ütopik bilimkurgu film dediğimiz sahneleri aratmayacaktır.