Ad

güvenlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
güvenlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dünyada Bu Kadar Sorun Varken İklim Değişikliği Ne Kadar Önemli?

Öncelikler Sıralamasında İklim Nerede?

Değerli dostlar,

Dünya zor bir dönemden geçiyor. Bir yanda Ukrayna-Rusya savaşı, diğer yanda Sudan ile Güney Sudan arasında yeniden alevlenen çatışmalar. Ortadoğu’da Filistin-Gazze hattında siyonist israillilerin yaptıkları soykırım, Myanmar’da sistematik katliamlar, Doğu Türkistan’da uzun süredir devam eden yaşam ihlalleri… Tüm bu sorunlar yalnızca politik değil, doğrudan yaşam hakkını ilgilendiren trajediler. Aynı zamanda Türkiye gibi ülkelerde yaşanan ekonomik zorluklar da toplumların en temel ihtiyaçlarına ulaşmasını engelliyor.

Bu manzara karşısında soruyu sormak kaçınılmaz hale geliyor: İklim değişikliği bu yaşananların neresinde duruyor? Gerçekten bu kadar elzem mi? Yoksa sırası mı değil?

İklim Değişikliği Bir Lüks Gündem mi?

Bazı çevreler iklim değişikliğini konuşmanın, küresel meseleler arasında “refah seviyesi yüksek ülkelerin ilgilendiği bir konu” olduğunu düşünüyor. Gerçekten de savaş ve açlık gibi çok daha acil görünen krizlerin ortasında, karbon emisyonlarını, 1.5 derece hedefini veya COP zirvelerini konuşmak, ilk bakışta fazla teorik ya da ikincil bir mesele gibi algılanabiliyor.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken şey şu: İklim değişikliği, doğrudan etkisini zamanla gösteren, ama etkilediği alanlar bakımından her şeyin temeline dokunan bir olgu. Tarım, su, enerji, göç, sağlık, güvenlik… Yani aslında ekonomik buhran da, savaşlar da, göçler de bir noktada iklimin etkileriyle kesişiyor.

İklim Değişikliği Kaçıncı Sırada?

Tarafsız bir gözle bakarsak, iklim değişikliği hayatta kalma ile ilgili değilmiş gibi görünse de, yaşamın sürdürülebilirliğiyle doğrudan ilgilidir. İnsanların bombalardan kaçtığı coğrafyalarda bugün birinci öncelik güvenlik olabilir; ancak uzun vadede bu coğrafyalarda susuzluk, çölleşme, tarım krizleri daha derin çatışmalara zemin hazırlayabilir.

Dolayısıyla iklim değişikliği belki şu an gündemin birinci sırasında değildir; ama orta ve uzun vadede diğer tüm krizleri etkileyebilecek nitelikte olması nedeniyle, stratejik önceliklerde ilk beş içinde mutlaka yer almalıdır.

Öncelikleri Birbirine Düşürmek Yerine Bütüncül Düşünmek Gerekir

Bu meseleye “önce insan mı, önce iklim mi?” şeklinde bakmak, aslında ayrıştırıcı bir tuzaktır. Çünkü iklim konusu zaten insanla ilgilidir. Savaşın olduğu yerde yıkım olur ama iklim yıkımı sessiz ve kalıcı olur. Ekonomik kriz geçici olabilir, ama toprağın ve suyun kaybı onarılmaz olabilir. Bu yüzden insani, sosyal ve ekolojik krizlerin hepsi birlikte ve bütüncül bir anlayışla ele alınmalıdır.

Sonuç olarak, iklim değişikliği “öncelik” kavgası yapılacak bir mesele değil; öncelikleri sürdürülebilir kılmanın zemini olan bir meseledir. Evet, savaşlar, açlık ve hak ihlalleri elbette önceliklidir; ama bu dünyada nefes alacak temiz hava, içecek su, üretecek toprak olmadan o öncelikleri yaşatmak da imkansız hale gelir.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



Dünyayı Şekillendiren Üç Makro Trend: Enerji, Gıda ve Sağlık

DEĞİŞEN DÜNYADA YÜKSELEN ÜÇ ANA DALGA: ENERJİ, GIDA VE SAĞLIK

Değerli dostlar,

Dünya artık eskisi gibi değil, bunu hepimiz hissediyoruz.
Fakat sadece olaylara değil, eğilimlere, yani trendlere bakarsak asıl değişimin nereden geldiğini görebiliriz.
Bu yüzyılın makro eğilimlerine baktığımızda üç büyük başlık hemen öne çıkıyor: enerji, gıda ve sağlık.

Bunlar artık sadece sektör değil, hayatta kalma başlıkları.

1. ENERJİ: YENİLENEBİLİR Mİ, ERİŞİLEBİLİR Mİ, GÜVENLİ Mİ?

Enerji artık sadece “üretim” değil, aynı zamanda jeopolitik bir koz, iktisadi bir kaldıraç, sosyal bir adalet meselesi hâline geldi.
Savaşlar, krizler, yaptırımlar gösterdi ki, fosil yakıt bağımlılığı, ülkeleri zayıflatıyor.
Bu yüzden dünya artık enerji bağımsızlığını konuşuyor.

Bu çağın en büyük sorusu şu:
"Enerji hem temiz, hem ulaşılabilir hem de güvenli olabilir mi?"
Cevap: Evet ama sadece vizyon ve yatırım ile.

2. GIDA: SADECE TOK TUTMAK DEĞİL, STRATEJİK GÜÇ

Pandemide gördük, savaşta tekrar hatırladık:
Gıda tedariki kırılgandır.
Ve gıda sadece sofrada değil, siyasette, dış politikada, göç dalgalarında belirleyici.

Bugün gıdayı konuşurken şunlara bakmamız gerekiyor:
• Tarımda enerji ve su verimliliği
• Gıda israfı ve kaybı
• Kentsel tarım, topraksız üretim modelleri
• Gıda güvenliği ve adil erişim

Unutmayalım ki gıda egemenliği, yeni yüzyılın en stratejik hamlesidir.

3. SAĞLIK: PANDEMİ BİTTİ AMA KIRILGANLIK DEVAM EDİYOR

Sağlık sistemleri, COVID-19 ile en büyük stres testini yaşadı.
Ve artık sağlık sadece hastane ile değil; çevreyle, gıdayla, şehir planlamasıyla konuşulmalı.
İklim değişikliği, su stresi, hava kirliliği, gıda güvenliği…
Hepsi halk sağlığına doğrudan etki ediyor.

Artık toplumlar “önleyici sağlık”, sağlıkta dijitalleşme, yeşil hastane” ve ekolojik tıp gibi kavramlara yatırım yapıyor.

Yani sağlık, sadece tedavi değil, yaşam tarzı hâline gelmeli.

SONUÇ OLARAK:

Enerji, gıda ve sağlık; 21. yüzyılın sadece gündemi değil, geleceği şekillendiren ana akımları.
Kim bu üç alanda erken hazırlık yaparsa,
Kim çözüm üreten iş modelleri geliştirirse,
Kim gençlerini bu konulara yönlendirirse…
İşte geleceğin güçlü toplumu da o olur.

Bizler, çevre mühendisleri olarak yalnızca teknik bilgiyle değil, vizyonla da konuşmalıyız.

Çünkü dünya sadece teknolojiyle değil, aynı zamanda doğru sorularla değişecek.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



Plastik Kaplar Sağlığımızı Nasıl Etkiliyor? Mikroplastik Gerçeği

 Mikroplastik Yiyoruz: Mutfakta Sessiz Tehlike

Farkında olmadan her gün tabağımıza koyduğumuz gıdalarda, içtiğimiz suda ve hatta soluduğumuz havada minik plastik parçaları bulunuyor. Mikroplastik adı verilen bu küçük parçalar, hayatımızın içine sinsice sızmış durumda. Özellikle mutfakta kullandığımız plastik kaplar ve silikon spatulalar, günlük yaşamımızdaki en büyük mikroplastik kaynaklarından biri haline geldi.

Mikroplastikler, 5 milimetreden daha küçük plastik parçacıklardır. Bu minik parçalar, sıcaklık ve aşınma gibi etkilerle plastik ürünlerden koparak gıdalarımıza karışmaktadır. Özellikle sıcak yemeklerle temas eden plastik kaplar ve silikon mutfak araçları, yüksek sıcaklık nedeniyle hızla aşınarak mikroplastik salınımına sebep olur.

Birçok kişi, silikon spatulaların ve plastik saklama kaplarının güvenli olduğunu düşünür. Ancak gerçek, bu ürünlerin yüksek sıcaklık altında mikroplastik parçacıklarını serbest bırakabileceğidir. Örneğin, sıcak tavaya sürdüğümüz silikon spatulalar, zamanla gözle görünmeyen küçük plastik partiküllerini yemeklere karıştırmaktadır.

Araştırmalara göre mikroplastiklerin sağlık üzerindeki etkileri oldukça endişe verici. Bu parçalar vücutta birikerek hormonal dengeleri bozabilir, bağışıklık sistemini zayıflatabilir ve sindirim sistemini etkileyebilir. Dahası, mikroplastiklerin gıda zincirine karışması sadece insanları değil, tüm ekosistemi tehdit etmektedir.

Peki ne yapabiliriz?

Öncelikle, mutfak araçlarımızı seçerken daha bilinçli davranmalıyız. Plastik ve silikon yerine, cam, paslanmaz çelik, bambu ve ahşap gibi daha sağlıklı ve dayanıklı alternatiflere yönelmek gerekiyor. Plastik ürünler kullandığımız durumlarda ise sıcak yiyeceklerle temas ettirmekten kaçınmalıyız.

Ayrıca, mikroplastik kirliliğinin azaltılması için toplumsal bilinçlenme önemlidir. Bu konudaki farkındalığımızı artırmak ve çevremizi bilinçlendirmek, gelecek nesillere daha sağlıklı bir dünya bırakmamız için atabileceğimiz en önemli adımlardan biridir.

Unutmayalım, plastik hayatımızı kolaylaştıran bir ürün olabilir, ancak doğru kullanılmadığında sağlık için sessiz bir tehdit haline gelir. Mutfaklarımızda küçük değişikliklerle büyük fark yaratabiliriz.

Geleceğimiz için plastik kullanımımızı gözden geçirmenin zamanı geldi.