Ad

geri dönüşüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
geri dönüşüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çocuklara İklim Bilinci Kazandıran Pedagojik Model: İklim Okulu Yaklaşımı

İKLİM OKULU YAKLAŞIMI: GELECEĞİ İNŞA EDEN YENİ BİR PEDAGOJİK MODEL

1. MODELİN TEMEL FELSEFESİ

İklim Okulu Yaklaşımı, çağdaş pedagojilerin deneyimlerinden beslenen ancak iklim krizine ve çevresel yıkımlara karşı çözüm üretmeyi eğitim modelinin merkezine alan yenilikçi bir eğitim anlayışıdır. Bu model; çocukların doğaya duyarlı, çevre bilinci gelişmiş, afetlere karşı dirençli, sürdürülebilir yaşam kültürünü içselleştirmiş bireyler olarak yetişmesini hedefler.

Modelin çıkış noktası, insanlığın karşı karşıya olduğu iklimsel tehditleri sadece bilimsel bilgilerle değil, aynı zamanda pedagojik bir altyapıyla çözebileceği inancıdır. Bu nedenle model, iklim değişikliğine adaptasyon, çevresel sürdürülebilirlik ve ekolojik yaşam bilgisi gibi alanları birleştirir.

2. MODELİN YAPISI: HİBRİT DOĞA-SINIF EĞİTİMİ

İklim Okulu Yaklaşımı, Forest School yani orman okulu modelinin doğayla temas eden yönlerini; Montessori’nin sınıf içi materyal temelli yapılandırılmış öğrenme felsefesiyle birleştirir. Bu nedenle modelin yapısı hibrit olarak tanımlanabilir:

  • Doğada Öğrenme (Orman Modülü): Havanın ve çevrenin uygun olduğu günlerde çocuklar doğal alanlarda öğrenme etkinliklerine katılır. Ekosistem gözlemleri, bitki yetiştiriciliği, toprak ve hava deneyleri yapılır.

  • Sınıf İçinde Doğal Yaşam (Kapalı Alan Modülü): Yoğun yağmur, aşırı sıcak ya da soğuk havalarda ise Montessori’den ilham alan, doğal malzemelerle zenginleştirilmiş bir sınıf ortamında eğitim sürer. Toprak, taş, su, odun, tohum gibi doğaya ait materyaller öğrenme nesnesi olur.

  • Kriz Simülasyonları: Çocuklar, doğa temelli afet senaryoları eşliğinde karar alma, empati kurma, toplulukla hareket etme gibi beceriler geliştirir. (Kuraklıkta yaşam, selden korunma gibi).

  • İklim Gözlem Günlükleri: Her çocuk, hava olaylarını, doğadaki değişimleri ve kendi çevresel davranışlarını yazdığı bir günlük tutar.

  • Katmanlı Eğitim Planı: Müfredat 3 yaş grubunda farklı derinliklerde işlenir: Erken çocukluk (3-6), ilk çocukluk (7-10), geç çocukluk (11-14).

3. DİĞER YAKLAŞIMLARLA KARŞILAŞTIRMA

Yaklaşım Doğa Temelli Sınıf İçeriği Duyusal Materyal İklim Odaklılık Uygulama Alanı
Montessori Sınıf içi
Waldorf Hem sınıf hem doğa
Reggio Emilia Çocuk merkezli, proje temelli
Forest School Doğa dış mekân
İklim Okulu Yaklaşımı Hibrit doğa ve sınıf

4. ÜSTÜNLÜKLERİ

  • İklim Krizi Odaklı İlk Eğitim Modeli: Doğa eğitiminin ötesinde, iklim risklerini merkeze alan tek modeldir.

  • Hibrit Yapısı: Ne tamamen dışarıda ne tamamen içeride – çevresel şartlara uygun, esnek ve sağlık dostu bir sistem sunar.

  • Yerel Ekosistem Uyumu: Her bölgenin iklim koşullarına uygun müfredat farklılaşmasına izin verir.

  • Afetlere Karşı Hazırlık: Simülasyonlar ve uygulamalı öğrenmelerle afetlerde davranış geliştirme kapasitesi kazandırır.

  • Hak Temelli Yaklaşım: Ekolojik adalet, kuşaklar arası sorumluluk, canlı hakları gibi etik alanlara değinir.

5. ZAFİYETLERİ VE GELİŞİME AÇIK ALANLAR

  • Öğretici Eğitimi: Mevcut öğretmen yetiştirme programları bu modeli destekleyecek yeterlilikte değildir. İklim pedagojisi eğitimi gereklidir.

  • Müfredat Entegrasyonu: Mevcut ulusal müfredatla entegrasyon konusunda yasal zemine ihtiyaç duyulabilir.

  • Malzeme Erişimi: Doğal ve sürdürülebilir materyallerin temini, özellikle dezavantajlı bölgelerde zorlayıcı olabilir.

6. İLERİYE DÖNÜK GELİŞTİRME ALANLARI

  • İklim Okulu Sertifika Programları: Öğretmenlere özel sertifika modülleri geliştirilmelidir.

  • Akademik Takip ve Değerlendirme: Modelin pedagojik etkilerini ölçmek için bağımsız akademik kurumlarca izleme yapılmalıdır.

  • Topluluk Destekli Öğrenme: Köylerde, mahallelerde iklim okulu uydu sınıfları kurulabilir.

  • Mobil İklim Sınıfları: Gezici doğa sınıfları ile şehirde binalar içinde yaşayan çocuklara ulaşılabilir.

İKLİM OKULU MÜFREDATI
Hedef Grup: 7–14 yaş grubu öğrenciler
Süre: Yıllık plan 

1. DOĞA VE TARIM BECERİLERİ

Kazanımlar:

  • Öğrenci, mevsimlere göre ekim-dikim zamanlarını ayırt eder.

  • Yerel tohumları tanır, geleneksel yöntemlerle çimlendirme ve ekim yapar.

  • Buğdayın tarladan ekmeğe yolculuğunu deneyimler.

  • İlkel yöntemlerle un elde etme ve ekmek pişirme süreçlerini uygular.

Etkinlikler:

  • Toprak işleme ve çapalama

  • Mevsimlik sebze ve tahıl dikimi

  • Hasat ve ürün işleme atölyeleri

  • Köy fırınında ekmek pişirme

2. İKLİM KRİZLERİNE KARŞI HAZIRLIK VE AFET BİLİNCİ

Kazanımlar:

  • Öğrenci, farklı iklim olaylarını ve etkilerini tanır (sel, kuraklık, fırtına, dolu, sıcak hava dalgaları vb.).

  • Kriz anında güvenli davranış biçimlerini uygular.

  • Sahil şehirleri, dağ köyleri gibi farklı coğrafi alanlarda yaşanabilecek riskleri analiz eder.

Etkinlikler:

  • Afet simülasyonları (çadır kurma, yangın tatbikatı vb.)

  • Güvenli alan belirleme çalışmaları

  • İklim senaryoları üzerinden karar verme atölyesi

3. ENERJİ VE TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜM

Kazanımlar:

  • Öğrenci, güneş ve rüzgar enerjisinin kullanımını kavrar.

  • Basit düzeneklerle enerji üretme uygulamaları yapar (örneğin güneş fırını, mini rüzgar türbini).

  • Elektriksiz ortamlarda yaşamak için gerekli bilgi ve becerileri edinir.

Etkinlikler:

  • Güneş paneli ile telefon şarj etme deneyi

  • Rüzgar enerjisiyle su çekme düzeneği kurma

  • Düşük teknolojili yaşam örnekleriyle kamp yapma

4. HAYVANCILIK VE DOĞAL YAŞAM BİLGİSİ

Kazanımlar:

  • Temel hayvan bakımı hakkında bilgi sahibi olur (keçi, tavuk, koyun vb.).

  • Süt sağımı ve işlenmesi (peynir, yoğurt yapımı) gibi becerileri uygular.

  • Hayvanlarla etkileşimde doğal dengeyi korumayı öğrenir.

Etkinlikler:

  • Küçükbaş hayvan bakımına katılım

  • Süt ürünleri atölyesi

  • Hayvan hakları ve sorumlu davranış eğitimi

5. TOPLULUKTA YAŞAM VE EKOLOJİK AHLAK

Kazanımlar:

  • Grup çalışması ve doğa içinde iş bölümü yapma becerisi kazanır.

  • Yerel halkla iş birliği yaparak kırsal yaşam bilgisi edinir.

  • Tüketimden üretime geçiş felsefesiyle doğal kaynakları koruma alışkanlığı geliştirir.

Etkinlikler:

  • Ortak bahçe düzenlemesi

  • Ekolojik oyunlar ve hikâyeler

  • Paylaşım ve takas günü

6. EKOLOJİK TASARIM VE YENİDEN KULLANIM

Kazanımlar:

  • Atıkları ayrıştırır ve geri/ileri dönüşüm yöntemlerini uygular.

  • Doğal malzemelerle barınak, oyuncak, kırtasiye gibi araçlar tasarlar.

  • İklime dayanıklı barınma yöntemlerini öğrenir.

Etkinlikler:

  • Kompost yapımı

  • Doğal malzeme ile inşa (çamur ev modeli, taş duvar örme)

  • Sıfır atık günü uygulaması

GENEL YILSONU DEĞERLENDİRME

  • Proje sunumları: Her öğrenci kendi iklim dirençli yaşam projesini tanıtır.

  • Ailelerle birlikte uygulamalı gösteriler ve sergiler düzenlenir.

7. SONUÇ

İklim Okulu Yaklaşımı, çağdaş eğitimin hem pedagojik zenginliğini hem de insanlığın bugün karşı karşıya olduğu ekolojik krizleri merkeze alarak eğitimi yeniden tanımlar. Sadece bugünü değil, yarını da düşünen bu model; doğaya dönüş, sorumluluğa çağrı ve bilinçli bir nesil yetiştirme idealinin somut bir yansımasıdır.

Bu yaklaşım, Türkiye'den dünyaya ilham verebilecek nitelikte bir örnek olmaya adaydır.



Çevre Dostu İnovasyon: Biyogirişimcilik Nedir?

Doğadan İlham Alan Yenilikçi Girişimler: Biyolojik Üretim Girişimciliği

Değerli dostlar,

Son yıllarda “girişimcilik” kelimesi neredeyse her alanda karşımıza çıkıyor. Ancak aralarında öyle bir tür var ki, hem doğaya hem insana hem de ekonomiye hizmet etme potansiyeli taşıyor: biyogirişim veya diğer adıyla biyolojik üretim girişimciliği.

Peki, nedir bu biyogirişim?
En basit tanımıyla, canlı organizmalara, biyolojik süreçlere veya biyoteknolojiye dayalı yenilikçi üretim ve hizmet modelleridir. İçinde hücre, enzim, mikroorganizma ya da doğanın sunduğu herhangi bir biyolojik unsur varsa, bu girişimler biyogirişim olarak kabul edilir.

Ancak burada amaç sadece ticari kazanç değildir. Biyogirişimler, aynı zamanda sağlık, tarım, çevre ve enerji gibi hayati sektörlerde sürdürülebilir çözümler ortaya koyar. Örneğin doğa dostu tarım uygulamaları, biyobozunur ambalajlar, biyolojik ilaçlar veya yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı projeler bu kapsama girer.

BİYOGİRİŞİMİN AVANTAJLARI
Biyogirişimciliğin en büyük artısı, çevre dostu ve doğal çözümler geliştirme imkânı sunmasıdır. Bu tür girişimler sadece bir sektörde değil; sağlık, ilaç, tarım, gıda, enerji gibi geniş bir yelpazede etkili olabilir. Ayrıca, sürdürülebilirlik odaklı çalıştıkları için düşük karbon ayak izine sahiptirler ve üniversitelerle, araştırma merkezleriyle kolayca iş birliği fırsatları yakalayabilirler.
Yatırımcıların ilgisini çeken bir diğer yönü de, biyogirişimlerin yenilikçi ve gelecek vaat eden bir alan olmasıdır.

BİYOGİRİŞİMİN ZORLUKLARI
Tabii ki her şey tozpembe değil. Ar-Ge süreçleri uzun ve maliyetlidir. Yasal düzenlemeler ve sertifikasyon süreçleri karmaşıktır. Pazara giriş ve tüketici bilinçlendirmesi zaman alabilir. Ayrıca bu işlerin teknik bilgi, uzmanlık ve özel ekipman gerektirdiği unutulmamalıdır.

İklim Okulu’ndan Biyogirişim Fikirleri

Benim alanım olan İklim Okulu’nda da biyogirişimci fikirler geliştirmek mümkün. Mesela tohum toplarıyla biyoçeşitliliği artıracak doğa tabanlı atölyeler düzenlemek, biyobozunur malzemelerle çevre eğitimi setleri tasarlamak veya küçük ölçekli biyolojik arıtma sistemleri tasarlamak…
Bunlar hem çevresel fayda sağlar hem de toplumsal dönüşüme katkı sunar.



Unutmayalım: Doğadan ilham almak sadece bir romantizm değil; geleceğin iş modelidir. Ve biyogirişimler bu yolun tam merkezindedir.

YEŞİL GİRİŞİM ÖRNEKLERİ: TÜRKİYE VE DÜNYADAN İLHAM VERİCİ BAŞARI HİKAYELERİ

TÜRKİYE’DE ÖNE ÇIKAN YEŞİL GİRİŞİMLERE ÖRNEKLER

1. Biolive

  • Alan: Biyoplastik Üretimi

  • Faaliyet: Zeytin çekirdeklerinden biyolojik olarak parçalanabilen plastik üretiyor. Petrol bazlı plastiklere alternatif üretiyor ve çevreye zarar vermiyor.

2. Fazla Gıda

  • Alan: Gıda Atığı Yönetimi

  • Faaliyet: Restoran, market ve otellerde oluşan fazla gıdaları ihtiyaç sahiplerine yönlendirerek gıda israfını azaltıyor. Dijital platform üzerinden atık yönetimini kolaylaştırıyor.

3. İklim Okulu

  • Alan: Sürdürülebilirlik ve İklim Eğitimleri

  • Faaliyet: Toplumda iklim farkındalığını artırmak için eğitimler, atölyeler, danışmanlık hizmetleri ve projeler sunarak bireylerin, kurumların ve yerel yönetimlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasına katkı sağlıyor.

4. Tarla.io

  • Alan: Dijital Tarım

  • Faaliyet: Çiftçilerin verimli tarım yapmasını sağlayan akıllı tarım sistemleri ile toprak analizi, hava durumu takibi ve sulama yönetimi sağlıyor.

5. Reengen

  • Alan: Enerji Verimliliği

  • Faaliyet: Binaların enerji tüketimini yapay zekâ destekli izleyerek analiz ediyor ve verimlilik artışı sağlıyor.

DÜNYADAN SÜRDÜRÜLEBİLİR YEŞİL GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

1. Too Good To Go (Danimarka)

  • Alan: Gıda İsrafını Önleme

  • Faaliyet: Restoranlar ve kafelerdeki fazla yiyecekleri uygun fiyatla tüketicilere ulaştırıyor.

2. Tesla (ABD)

  • Alan: Elektrikli Araçlar ve Yenilenebilir Enerji

  • Faaliyet: Elektrikli otomobiller, güneş enerjisi sistemleri ve enerji depolama çözümleriyle sürdürülebilir ulaşımın öncüsü.

3. Climeworks (İsviçre)

  • Alan: Karbon Yakalama ve Depolama

  • Faaliyet: Doğrudan havadan karbon dioksit yakalayıp yer altına depolayan tesisler geliştiriyor.

4. Lufa Farms (Kanada)

  • Alan: Kentsel Tarım

  • Faaliyet: Şehirlerin çatılarına kurdukları seralarla, organik ve sürdürülebilir tarımı şehrin merkezine getiriyorlar.

5. Solar Foods (Finlandiya)

  • Alan: Alternatif Gıda Üretimi

  • Faaliyet: Havadan ve elektrik enerjisinden yüksek protein içeren gıdalar üretiyor. Tarım arazisi ve su kullanımına ihtiyaç duymayan yenilikçi gıda üretimi sağlıyor.

YEŞİL GİRİŞİMLERDEN NE ÖĞRENEBİLİRİZ?

Yeşil girişimler yalnızca doğaya katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik değer üretir, toplumda bilinç oluşturur ve yeni istihdam alanları açar. (Yeşil Girişim Nedir?)

Bu örneklerden hareketle, Türkiye'de yeşil girişimciliği teşvik etmek, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için kritik öneme sahiptir.

İklim Okulu olarak, yeşil girişimcilerin mentörü ve destekleyicisi olmaya devam ediyoruz. Eğer siz de yeşil bir girişim fikrine sahipseniz, birlikte geliştirelim!



Neden Yağmursuyu Hasadı Yapmalıyız? 5 Kritik Sebep

YAĞMURSUYU HASADI NEDİR?

Yağmursuyu hasadı, yağmur sırasında yüzeylere düşen suyun biriktirilerek yeniden kullanılmasını sağlayan, basit ve etkili bir su yönetim yöntemidir. Temel olarak, çatı gibi yüzeylerden akan yağmur suyunun çeşitli depolama yöntemleri ile toplanıp muhafaza edilmesi esasına dayanır. Bu yöntem, toplanan suyun daha sonra sulama, temizlik ve evsel kullanım gibi çeşitli alanlarda yeniden değerlendirilmesini sağlar.

Yağmursuyu hasadı için kullanılan sistemler genellikle şu bileşenlerden oluşur:

• Çatı veya toplama yüzeyi
• Oluklar ve borular (iletim kanalları)
• Filtreler (yaprak ve kaba kirleri ayırmak için)
• Depolama tankları veya sarnıçlar
• Pompa ve dağıtım sistemleri

NEDEN ÇOK GEREKLİDİR?

Yağmursuyu hasadının gerekliliğini birkaç temel başlıkta ele alabiliriz:

  1. Su Tasarrufu ve Su Krizine Karşı Önlem
    Günümüzde temiz su kaynakları hızla azalmakta ve küresel su krizleri ortaya çıkmaktadır. Yağmursuyu hasadı, şebeke suyuna olan bağımlılığı azaltarak önemli ölçüde su tasarrufu sağlar. Özellikle Türkiye gibi su kaynakları sınırlı ülkelerde, bu yöntem giderek önem kazanmakta, su tüketimini daha sürdürülebilir hale getirmektedir.

  2. Çevresel Sürdürülebilirlik
    Yağmursuyu hasadı, suyun doğal döngüsüne katkıda bulunarak yeraltı su rezervlerinin yenilenmesini destekler. Aynı zamanda sel ve taşkın riskini azaltır, erozyonun önüne geçer ve kentlerde betonlaşmanın etkisini azaltarak daha yeşil, çevre dostu bir yaşamı teşvik eder.

  3. Ekonomik Tasarruf
    Uzun vadede yağmursuyu hasadı, şebeke suyuna harcanan maliyetleri düşürerek ekonomik tasarruf sağlar. Bahçe sulama, araç yıkama, ev temizliği ve tuvalet rezervuarlarında kullanılan su miktarının azalması, su faturalarında ciddi bir düşüş yaratır.

  4. Enerji Tasarrufu
    Yağmursuyu hasadı, şebeke suyu sistemlerine enerji harcanmasını azaltır. Merkezi su şebekelerinin suyu arıtma, pompalama ve dağıtma süreçlerinde tükettiği enerji miktarı azalır, böylece karbon ayak izi küçülür.

  5. Yerel ve Merkezi Sistemlere Destek
    Yerel düzeyde yapılan yağmursuyu hasadı, merkezi altyapı yükünü hafifleterek belediye ve kamu kurumlarına ekonomik ve operasyonel olarak fayda sağlar. Böylelikle kamu kaynaklarının daha etkin ve sürdürülebilir kullanılmasını sağlar.

Sonuç olarak, yağmursuyu hasadı, yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal açılardan da büyük avantajlar sunan, sürdürülebilir bir su yönetim yöntemidir. İklim değişikliği nedeniyle yağışların dengesizleştiği ve kuraklığın arttığı günümüzde, yağmursuyu hasadının yaygınlaştırılması artık bir tercih değil, gerekliliktir.



Yeşil Mimari ile Tanışın: Çok Katlı Sürdürülebilir Yeşil Binalar

ŞEHİRLERDE ÇOK KATLI YEŞİL BİNALAR: SÜRDÜRÜLEBİLİR MİMARİ VE GELECEĞİN YAPILARI

Değerli dostlar,

Küresel ısınma, artan nüfus, sınırlı kaynaklar ve betonlaşmış şehir yapıları… Bütün bu sorunlar bizlere artık tek bir çıkış yolu bırakıyor: kentleri yeniden düşünmek ve dönüştürmek. İşte bu noktada, çok katlı yeşil binalar geleceğin şehirlerinin temel taşları arasında yer alıyor.

Yeşil Bina Nedir?

Yeşil bina, sadece çatısında birkaç bitki olan bir yapı değildir.
Gerçek bir yeşil bina;

Enerji verimliliği sağlar,
Atık yönetimini optimize eder,
Güneş, rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklardan yararlanır,
Su tüketimini azaltır,
Karbon salımını minimuma indirir,
• Ve en önemlisi insan sağlığına ve doğaya duyarlıdır.

Çok katlı yeşil binalar ise bu prensipleri yüksek katlı yapılarla birleştirerek yoğun kentleşmeye çözüm sunar.

Neden Çok Katlı?

Artan şehir nüfusunu barındırmak için geniş alanlar yerine dikey mimari tercih ediliyor. Ancak klasik beton yığınları yerine;

• Geri dönüştürülebilir malzeme kullanımı,
• Akıllı cephe sistemleri,
• Güneş panelleri entegre edilmiş cepheler,
• Gri su geri dönüşüm sistemleri,
• Yeşil balkonlar ve iç mekan bitkilendirmesi gibi özelliklerle çok katlı yeşil binalar ekosistemle barışık yapılar haline geliyor.

Türkiye'de Uygulanabilir mi?

Elbette.
İstanbul, İzmir, Ankara gibi kentlerde örnekleri çoğalmaya başladı. Ancak;

Mevzuat teşvikleri,
Belediyelerin destekleyici planları,
Müteahhitlerin çevresel farkındalığı,
• Ve en önemlisi halkın bu yapıları tercih etme bilinci olmadan bu dönüşüm yavaş ilerliyor.

Yeşil Sertifikalar Ne İşe Yarar?

Binalar uluslararası ölçekte LEED, BREEAM, EDGE gibi yeşil sertifikalarla derecelendirilmekte. Bu belgeler bir binanın;

• Ne kadar su tasarrufu sağladığını,
• Enerji tüketimini,
• Kullanılan malzemenin doğa dostu olup olmadığını,
• Ve iklim kriziyle mücadelesini belgelemektedir.

Geleceğin Kentlerinde Ne Görüyoruz?

Dikey tarım katları, yağmur suyu hasadı yapan çatı sistemleri, rüzgar türbinli kuleler, mikro-iklim alanları, doğa ile iç içe açık sosyal alanlar…

Bunların hepsi artık hayal değil. Mimaride, mühendislikte ve şehir planlamasında yeşil dönüşüm, lüks değil zorunluluk haline geldi.

Sonuç Olarak: Beton Değil, Nefes Alan Binalar İnşa Edelim

Çok katlı yeşil binalar, doğa ile kavga etmeyen, onunla uyum içinde yaşayan mimari çözümlerdir.
Eğer şehirlerde sürdürülebilirlikten söz edeceksek, önce göğe yükselen yapılarımıza doğayı katmakla başlamalıyız.

Ben Süleyman Çetin olarak yeşil bina dönüşümü, çevre danışmanlığı ve mimari projelerde iklim dostu çözümler üretmek isteyen kurum ve kişilere danışmanlık sunmaktan memnuniyet duyarım.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı


Kentsel Tarımın Geleceği: Çatı Bahçeleri

ÇATI BAHÇECİLİĞİ: BETON KENTLERİN YEŞİL UMUDU

Değerli dostlar,

Modern şehirlerin beton yapıları içinde doğaya ulaşmak her geçen gün zorlaşıyor. Ama çözüm aslında tam tepemizde olabilir: Çatılarımızda!
Çatı bahçeciliği, kentlerde yaşayan bireylere hem doğayı hem de üretimi yeniden sunan bir çözümdür.

Çatı Bahçesi Nedir?

Çatı bahçesi, bir yapının çatısında toprak veya özel sistemlerle oluşturulmuş bitkisel üretim alanıdır.
Bu alanlarda;

• Sebze yetiştirilebilir,
• Aromatik bitkiler üretilebilir,
• Süs bitkileri ile doğal gölgelik yapılabilir,
• Arılar ve kuşlar için yaşam alanı oluşturulabilir.

Neden Önemlidir?

Isı yalıtımı sağlar, binanın iç sıcaklığını dengeler.
Yağmur suyunu tutar, sel riskini azaltır.
Hava kalitesini iyileştirir, karbonu emer.
Şehir ekosistemine katkı sağlar, biyolojik çeşitlilik artar.
Kendi gıdanı üretme imkânı sunar.

Çatı Bahçesi Nasıl Kurulur?

  1. Statik Hesap: Çatı ağırlık taşıma kapasitesi kontrol edilmeli.

  2. İzolasyon: Su ve kök yalıtımı için özel membranlar kullanılmalı.

  3. Toprak Seçimi: Hafif, besleyici ve geçirgen toprak tercih edilmeli.

  4. Bitki Seçimi: İklime dayanıklı ve düşük bakım isteyen türler seçilmeli.

  5. Sulama Sistemi: Otomatik damlama sulama sistemi kurulabilir.

Kentlerde Yeni Bir Tarım Kültürü

İstanbul, Berlin, Tokyo gibi şehirlerde artık apartman çatılarında bile;

• Marul, domates, biber gibi sebzeler,
• Adaçayı, fesleğen gibi şifalı otlar,
• Balkon kovanlarında bal üretimi yapılabiliyor.

Topluluk Bahçeciliği ve Sosyal Katkı

Çatı bahçeleri bireysel olduğu kadar kolektif de olabilir.
Apartman sakinlerinin ortaklaşa bahçeciliği,
Okul çatı bahçeleriyle çocuklara doğa eğitimi,
Kentsel yoksullukla mücadelede gıda erişimini artırmak gibi etkiler sağlar.

Sonuç Olarak: Şehri Üretken Hale Getirmenin Anahtarı Çatımızda

Çatı bahçeleri, sadece yeşil bir alan değil; aynı zamanda yaşamı yavaşlatan, üretimi teşvik eden, doğayı geri çağıran bir kültürdür.

Eğer siz de kendi çatı alanınızı değerlendirmek, tasarım ve sistem kurulumunda destek almak isterseniz İklim Okulu çatısı altında proje danışmanlığı yapmaktan memnuniyet duyarım.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı




İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Üzerine İlham Veren Kitaplar

En Meşhur İklim ve Sürdürülebilirlik Kitapları

Bugün sizlerle iklim ve sürdürülebilirlik konularında bana yeni bakış açıları kazandıran, çözüm yolları sunan ve geleceğe dair umut veren kitapları paylaşıyorum. Bu kitaplar sayesinde nerede durduğumu, bu noktaya nasıl geldiğimizi ve nasıl bir yöne gitmemiz gerektiğini çok daha net görmeye başladım.

İklim değişikliği ile mücadele yalnızca tehditleri bilmek değil; aynı zamanda çözüm yollarını öğrenmek, birlikte hareket etmeyi başarmak ve geleceğe dair umutlu senaryolar kurmakla mümkündür.

Aşağıdaki kitaplar, bireyden topluma, bilimden felsefeye kadar geniş bir yelpazede iklim krizine dair çok yönlü bir farkındalık geliştirmeye yardımcı oluyor. Kimi bir manifestoyla sesleniyor, kimi bilimsel verilerle donatıyor, kimi ise yerli halk bilgeliğinden besleniyor.

İşte önerdiğim bazı başlıca kitaplar ve kısa açıklamaları:

📘 Tüm Kurtarabileceğimiz (All We Can Save) – Ayana Elizabeth Johnson & Katharine K. Wilkinson

Amerika’daki kadın iklim liderlerinin ilham verici yazıları ve çözüm odaklı perspektifleri.

📘 Düşüş (Drawdown) – Paul Hawken
Küresel ısınmayı tersine çevirmek için şimdiye kadar hazırlanmış en kapsamlı bilimsel çözüm listesi.

📘 Acil Strateji (Emergent Strategy) – Adrienne Maree Brown
Değişimi şekillendirmek ve adil dünyalar kurmak üzerine toplum odaklı vizyoner bir yaklaşım.

📘 Geleceğin Dünyası (The Future Earth) – Eric Holthaus
İklim krizine karşı uygulanabilecek radikal ama mümkün çözümler.

📘 İnsanlık (Humankind) – Rutger Bregman
İnsan doğasına dair umut verici, işbirliğine dayalı bir tarih okuması.

📘 Kimse Fark Yaratamayacak Kadar Küçük Değildir (No One Is Too Small to Make a Difference) – Greta Thunberg
Greta’nın BM’den sokaklara kadar gerçekleştirdiği etkileyici konuşmalar.

📘 Enkazdan Çıkış (Out of the Wreckage) – George Monbiot
Toplumun yeniden örgütlenmesi için "aidiyet siyaseti" fikri.

📘 Amerika'yı Yeniden Kablolamak (Electrify) – Saul Griffith
Tüm altyapının temiz enerjiyle dönüşümü için teknik ve stratejik plan.

📘 Kutsal Talimatlar (Sacred Instructions) – Sherri Mitchell
Yerli halk bilgeliğiyle doğayla ve birbirimizle ilişkilerimizi onarma çağrısı.

📘 Sapiens – Yuval Noah Harari
İnsanlık tarihine dair çarpıcı bir bakış ve geleceğe ışık tutan anlatılar.

📘 Yaşanamaz Dünya (The Uninhabitable Earth) – David Wallace-Wells
İklim krizinin bireyden devlete kadar etkilerinin çarpıcı analizi.

📘 Şimdi Mücadele Ettiğimiz Birbirimiz (What We’re Fighting for Now Is Each Other) – Wen Stephenson
İklim adaleti savunucularının sahadaki gerçek öyküleri.

Unutmayın:
İklim krizi sadece sıcaklık değil; insanlıkla, adaletle, gelecek nesillerle doğrudan ilgilidir. Bu kitaplar, hem anlamak hem de harekete geçmek isteyen herkes için güçlü başlangıçlar sunuyor.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu



Yeşil Badana Gerçeği: Şirketler Ne Kadar Gerçekten Yeşil?

YEŞİLE BOYAMA: GÖRÜNDÜĞÜ KADAR YEŞİL MİSİN?

Değerli dostlar,

Günümüzde çevre dostu olmak, yalnızca etik değil, aynı zamanda ekonomik bir avantaj. Tüketiciler daha duyarlı, markalar daha çevreci görünmek için yarışta. Ancak bu yarışta bazıları gerçekten koşarken, bazıları sadece yeşil görünümlü bir kostüm giyiyor: Greenwashing, Türkçesiyle yeşile boyama ya da diğer çevirileriyle yeşil yıkama, yeşil aklama veya yeşil badana.

Yeşile Boyama Nedir?

Yeşile boyama, bir kuruluşun, ürünün ya da hizmetin olduğundan daha çevre dostuymuş gibi pazarlanmasıdır. 
Yani yeşil görünerek güven kazanmak, ancak arka planda çevreye zarar vermeye devam etmektir.

Nasıl Anlaşılır?

• Geri dönüştürülebilir olduğu iddia edilen ama gerçekte geri dönüştürülmeyen ambalajlar,
• "Doğa dostu" yazan ama içeriği plastik dolu ürünler,
• Bir ağacı kurtarırken, on ormanı yok eden şirket kampanyaları,
• Web sitesine bir yaprak görseli koyup karbon emisyonuna dair hiçbir veriyi paylaşmayan firmalar...

Hepsi birer yeşil badana örneği.

Yeşil Aklama Neden Tehlikelidir?

  1. Tüketiciyi yanıltır: Duyarlı bireylerin iyi niyeti suistimal edilir.

  2. Gerçek yeşil girişimcileri gölgeler: Doğru yapanlar, görünmez hâle gelir.

  3. Politikaları geciktirir: Şirketler “zaten çevreci görünüyoruz” bahanesiyle gerçek adım atmaktan kaçar.

Yeşil Olduğunu İspatlayanlar Ne Yapar?

• Şeffaf veri sunar.
• Emisyon hedeflerini ve yıllık performanslarını açıklar.
• Sürdürülebilirlik raporu yayımlar.
• Uluslararası bağımsız sertifikalara sahiptir (LEED, ISO 14001 vb.)

Yani renk değil, eylem konuşur.

İklim Okulu Olarak Neler Yapıyoruz?

İklim Okulu olarak yeşile boyamaya karşı farkındalık oluşturuyoruz.
Gerçekten çevreci olmak isteyen şirketlerle birlikte:

Karbon ayak izi hesaplıyoruz,
SECAP gibi stratejik eylem planları hazırlıyoruz,
Sıfır atık ve sürdürülebilirlik danışmanlığı sunuyoruz.

Yeşil görünüp griye boyanmak istemeyen herkes için buradayız.

SONUÇ OLARAK:

Yeşil görünmek kolay, yeşil olmak ise sorumluluk ister.
Kendi yaşamımızda da alışveriş yaparken bu soruyu sormalıyız:
"Bu ürün gerçekten yeşil mi, yoksa sadece boyanmış mı?"

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GERÇEKTEN VAR MI? YOKSA MODERN BİR BASKI ARACI MI?

Değerli dostlar,

Bugün sizlerle çok tartışılan, küresel güç dengesinin merkezine oturmuş bir konuyu ele almak istiyorum: İklim Değişikliği gerçekten var mı, yoksa enerji ve ekonomi politikalarını yönlendirmek için kurgulanmış bir algı yönetimi mi?

Bu yazıda size bilimsel verilerle, karşıt görüşlerle ve siyasi analizlerle harmanlanmış bir çerçeve sunmaya çalışacağım. Taraf tutmadan, iklim değişikliği kavramının nasıl ortaya çıktığına, kimler tarafından nasıl kullanıldığına ve neden bu kadar çok tartışıldığına birlikte bakalım.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VAR MI? BİLİM NE DİYOR?

Bilim dünyasının büyük bölümü iklim değişikliğinin var olduğunda hemfikir. NASA, IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli), NOAA gibi kurumlar son yüzyılda dünya ortalama sıcaklığının 1,1°C kadar arttığını ve kutup buzullarının hızlı bir şekilde eridiğini ortaya koyuyor.

Ancak buna karşılık bazı bilim insanları bu sıcaklık artışının dünyanın doğal döngülerine bağlı olduğunu, tarih boyunca böyle iniş-çıkışlı iklim değişimlerinin hep olduğunu savunuyor. Mesela Ortaçağ'da yaşanan "Küçük Buzul Çağı" buna örnek gösteriliyor.

Şu bir gerçek: atmosferdeki karbondioksit (CO2) oranı 1800'ü yıllardan bu yana %40'lara varan bir artış göstermiş durumda. Bunun temel kaynağı fosil yakıt kullanımı. Ancak bu artışın iklim üzerindeki etkisini doğrudan gösteren kanıtların siyasi manipülasyonlardan ne kadar uzak olduğu hep tartışılıyor.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ YOKTUR DİYENLER NE DİYOR?

Bazı muhalif düşünürler ve politikacılar, iklim krizini "küresel çıkarcıların" yeni silahı olarak görüyor. İşte öne sürdükleri bazı savlar:

  1. İklim krizine dayalı politikalar, gelişmekte olan ülkeleri enerjiye erişimde baskılıyor.

    • Afrika, Asya ve Ortadoğu'daki ülkelerin fosil yakıtları kullanarak sanayileşmesi engelleniyor.

  2. Avrupa ve ABD, kendi enerji krizlerini iklim politikalarıyla yönetiyor.

    • Rusya'dan gelen doğalgaz kesilince Avrupa, kömüre geri döndü. Bu durum, "iklim için değil, strateji için politikalar yapılıyor" görüşünü destekliyor.

  3. ABD Başkanı Donald Trump’ın tavrı:

    • Trump, iklim krizinin bir "Çin komplosu" olduğunu öne sürmüştü. Bu iddia, Çin'in ucuz yeşil teknolojilerle pazarları ele geçirmeye çalıştığını savunan ekonomi odaklı bir eleştiriydi.

  4. Zirveler, karar almaktan çok gösteri havasında.

    • "COP zirveleri zırva haline geldi" diyenler, bu toplantılarda somut ve bağlayıcı kararlar alınamadığını, sadece gelişmiş ülkelerin kendi konumunu korumaya çalıştığını iddia ediyor.

PAKET ŞİRKETLERE YARIYOR MU?

Yeşil enerji, karbon ticareti, "net-sıfır" projeleri gibi kavramlar artık dev bir ekonomi oluşturdu. Karbon kredileriyle milyarlarca dolar el değiştiriyor. Bu da, bazı şirketlerin ısrarla iklim krizini savunmasını "kâr odaklı" görenler için yeni bir eleştiri noktası.

Ancak burada şunu da belirtelim: Bu pazardan geri kalan ülkeler, ileride çevresel yaptırımlarla karşılaşabilir. Yani mesele sadece "inanmak" değil, aynı zamanda "hazır olmak."

PEKİ NE YAPMALIYIZ?

İklim krizine inanın ya da inanmayın, bir gerçek var: Dünya daha kirli, daha kalabalık ve daha tüketici bir yönde ilerliyor.

Tarımda, suda, enerjide verimlilik zorunlu hale geliyor. Bu sadece çevreci bir tercih değil, ekonomik bir gereklilik.

Adalet ise ayrı bir tartışma. Gelişmiş ülkelerin tarihten gelen sorumluluklarını üstlenmeden, gelişmekte olan ülkeleri sıkı şartlara tabi tutması elbette bir çelişki yaratıyor.

Bu yüzden iklim adaletinin sağlanması, her ülkenin kendi potansiyeli oranında katkı sunmasıyla mümkün. Şeffaf, hesap verebilir, katılımcı bir düzene ihtiyacımız var.

Son söz: İklim değişikliği olabilir. Ama iklim siyaseti ve iklim adaleti gibi konular, büyük oranda tartışmalı. Bu karmaşık dünya içinde görevimiz, farkındalığı artırmak, yerel ve bireysel çözümlerle katkı sunmak, ama asla "her şeyi kabullenmek ya da her şeyi reddetmek" ikileminde kalmamak.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



Greenfluencer Nedir? Yeşil Dönüşümün Dijital Liderleri Kimdir?

GREENFLUENCER: YEŞİL ETKİNLİĞİN YENİ NESİL YÜZÜ

Değerli dostlar,

Dijital dünyanın etkisiyle birlikte, fikirler artık sadece akademik konferanslarda veya toplantı odalarında yayılmıyor. Sosyal medya, bloglar ve dijital içerikler; çevre bilincini de yepyeni bir zemine taşıdı. İşte bu dijital dönüşümün çevre eksenli aktörlerine “Greenfluencer” diyoruz.

Greenfluencer Nedir?

Greenfluencer, çevreye duyarlı yaşam tarzını benimseyen, sürdürülebilirlik konusunda farkındalık yaratan, dijital platformlarda insanları yeşil dönüşüme teşvik eden kişidir.

Yani bir greenfluencer:

• İklim krizini sadece konuşmaz, çözüm önerisi sunar.
• Tüketimi sorgular, sade yaşamı teşvik eder.
• Doğayı, suyu, enerjiyi koruma yollarını gösterir.
• Yeşil teknolojileri tanıtır, bilinçli tüketici davranışı oluşturur.
• Toplumu, şirketleri, kurumları iklim dostu olmaya çağırır.

Greenfluencer Kimler Olabilir?

Bir çiftçi, sosyal medyada doğal tarımı anlatıyorsa,
Bir öğretmen, öğrencileriyle birlikte geri dönüşüm projesi yürütüyorsa,
Bir öğrenci, bisikletle okula gitmenin avantajlarını gösteriyorsa,
Bir sanatçı, çöp malzemelerle eser üretip sergiliyorsa…
İşte o kişi bir greenfluencerdır.

Sadece sosyal medya fenomeni olmak gerekmez.
Önemli olan, bilgi ve davranışla başkalarına ilham olmak.

Neden Önemlidir?

Greenfluencer’lar, iklim değişikliği gibi soyut ve büyük meseleleri;

Anlaşılır hale getirir,
Günlük yaşama indirger,
İnsanların eyleme geçmesine vesile olur.

Kurumsal dünyada ise yeşil badana (greenwashing) ile mücadele için greenfluencer'lar önemli bir dengeleyici unsur haline gelmiştir.

Greenfluencer Türkçeleştirilmek İstense;

"Greenfluencer" kelimesi, İngilizce'de "green" (yeşil) ve "influencer" (etkileyici, kanaat önderi) kelimelerinin birleşiminden oluşur. Türkçeye anlamını koruyarak çevirmek istersek aşağıdaki gibi birkaç karşılık önerilebilir:

Yeşil Etki Sahibi

Anlamı karşılar ama biraz resmi ve düz bir ifade olabilir.

Yeşil Öncü

Daha sade ve kullanışlı. Topluma örnek olan, çevre konusunda harekete geçiren biri anlamında kullanılabilir.

Yeşil Sözcü

Etkileme ve temsil yönünü yansıtır. Ancak biraz siyasi bir çağrışımı olabilir.

Çevre İlhamcısı

Influencer’ın ilham verme yönünü vurgular ama "green" kelimesini doğrudan çevirmemiş olur.

Yeşil Fenomen

Sosyal medya bağlamında popüler olanlar için esprili ve net bir kullanım olabilir.

Yeşil Kanaat Önderi

Resmi metinlerde veya akademik içeriklerde tercih edilebilecek bir çeviridir.

Eğer İklim Okulu gibi daha genç, dinamik bir platformda kullanılacaksa:
"Yeşil Öncü" veya "Yeşil Fenomen" terimleri daha uygun ve akılda kalıcı olabilir.

İklim Okulu ve Greenfluencer Hareketi

İklim Okulu olarak biz de çevre mühendisleri, genç girişimciler, eğitimciler ve öğrencileri yeşil savunucular olarak destekliyoruz.
Greenfluencer olmak isteyen gençlere;

• Eğitimler,
• Mentorluk,
• Proje geliştirme imkânları sunuyoruz.
Çünkü iklim savunuculuğu sadece sokakta değil, ekranda da yapılır.

Sonuç Olarak: Etkileyen mi Olacaksın, Etkilenen mi?

Dünya değişiyor. Ama bu değişim ya tüketerek ya da dönüştürerek gerçekleşecek.
Greenfluencer olmak, bir seçimdir.
Yeşil bir dünyanın sesini yükselten, harekete geçiren, umut aşılayan bir seçim...

Sen de kendi çevrende yeşil bir fark oluşturmak istiyorsan, belki de ilk adım bir içerik paylaşımıyla başlar.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



Yeşil Ev Projeleri: Doğayla Uyumlu ve Ekonomik Yaşam Alanları

Yeşil Ev Proje Paketi: Doğayla Uyumlu, Sade ve Erişilebilir Yaşam Alanları

Hazırlayan: Süleyman Çetin
Çevre Yüksek Mühendisi | İklim Okulu Kurucusu

Giriş

Sürekli büyüyen kentler, artan maliyetler ve iklim krizi... Bu sorunlara cevap veren bir yaşam modeli var: yeşil ve minimalist evler. Daha az tüketim, daha az atık, daha fazla verim ve daha sade bir yaşam.

İşte bu nedenle, doğaya zarar vermeyen, enerji verimli ve estetik yaşam alanları sunan Yeşil Ev Proje Paketini oluşturdum.

1. Örnek: "Basit Yaşam Evi" (25 m²)

  • Tek katlı, ahşap yapı

  • Güneş paneli sistemi (off-grid)

  • Yağmur suyu toplama haznesi

  • Kompost tuvalet

  • Mini sebze bahçesi alanı

Kimler için?

  • Tek yaşayanlar, emekliler, sıfırdan doğaya dönmek isteyenler


2. Örnek: "Aileye Uygun Yeşil Ev" (45 m²)

  • 2 oda 1 salon

  • Yeşil çatı uygulaması

  • Doğal yızey kaplama ve yıl boyu havalandırma

  • Gri su geri kazanımı

  • Pasif güneş tasarımı ile enerji verimliliği

Kimler için?

  • çocuklu aileler, kırsala taşanlar, doğa dostu ev hayali kuranlar


3. Örnek: "Modüler Yaşam Alanı" (12 m² x 3)

  • Taşınabilir 3 modülden oluşan tasarım

  • Döşeme altı yızey izolasyonu

  • Minimalist iç plan (uyku + çalışma + oturma)

  • Güneş enerji paneli ve batarya kutusu

Kimler için?

  • öğrenciler, kamp alanları, bireysel atölye veya çalışma alanı isteyenler


Ek Bilgi: Yeşil Evlerde Kullanılabilecek Malzemeler

  • Bambu parke

  • Küreşel sertifikalı geri dönüştürülmüş izolasyon malzemeleri

  • Kil ve kireç bazlı duvar boyaları

  • Doğal taş ve ahşap uygulamaları


✅ Sunduğumuz Hizmetler

  • Örnek ev planlarının sunulması

  • Kendi arsanız için özel basit tasarım çalışması

  • Danışmanlık: malzeme, iklim verisi uyumu, yerel mevzuat

  • Fon bulma ve proje yazım desteği


İletişim

Bu tarz projelerle ilgileniyorsan veya kendi yaşam alanını doğayla uyumlu bir şekilde planlamak istiyorsan, benimle iletişime geçebilirsin:


“Azla Daha Çok” Yaşam Mümkün.
Sen de bu dönüşümde yer almak istersen, İklim Okulu ile birlikte çalışalım!