Ad

danışmanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
danışmanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

MODEL FABRİKA NEDİR? ÜRETİMİN GELECEĞİ

MODEL FABRİKA: YALINLIĞIN VE VERİMLİLİĞİN YENİ ADRESİ

Değerli dostlar,

Bugün size, son dönemde özellikle sanayi ve üretim sektöründe sıkça duyduğumuz bir kavramdan söz etmek istiyorum: Model Fabrika.
Peki, nedir bu model fabrika? Basitçe söylemek gerekirse, iş süreçlerinin sadeleştirilmesi, israfın azaltılması ve verimliliğin artırılması amacıyla kurulan, gerçek üretim ortamında öğrenme ve uygulama imkanı sunan bir merkezdir.

Model fabrikalar, yalın üretim felsefesiyle çalışanların ve yöneticilerin becerilerini geliştirmesine, işletmelerin daha rekabetçi hale gelmesine ve sürdürülebilirlik anlayışının yerleşmesine katkıda bulunur. Şimdi biraz detaylarına bakalım.

YALIN FELSEFEYİ ANLAMAK
Model fabrikanın temelinde “yalın felsefe” yatar. Yani, her türlü israfı (maliyet, zaman, enerji, malzeme, iş gücü) ortadan kaldırmak, sadece katma değer üreten sürece odaklanmak. Burada temel soru şudur: “Bu faaliyet gerçekten müşteriye değer katıyor mu?” Katmıyorsa, sadeleştirilmeli ya da ortadan kaldırılmalıdır.

3 BOYUTTA GÖRMEYİ ÖĞRENMEK (İSRAF YÜRÜYÜŞÜ)
Model fabrikalarda katılımcılar, üretim hattında bir gözlem yürüyüşüne çıkarılır. Amaç; üç boyutta — kalite, maliyet ve teslimat süresi — hangi aşamalarda israf ve verimsizlik olduğunu gözle görmektir. Bu yürüyüş, işletme körlüğünün önüne geçer ve sorunları “yerinde” tespit etmeyi öğretir.

STANDARTLAŞTIRILMIŞ İŞ
Süreçleri yalınlaştırmanın ve iyileştirmenin yolu, her işin bir standardının olmasıdır. Standartlaştırılmış iş, hem kalitenin hem de hızın anahtarıdır. Model fabrikada öğrenilen bu yaklaşım, işletmelerde değişkenliği azaltır ve tekrarlanabilir başarı sağlar.

5S – ÇALIŞMA ALANI ORGANİZASYONU
Birçok kişi 5S’yi sadece masa üstü temizliği sanır, oysa bu yöntem iş güvenliğinden hız artışına kadar geniş bir yelpazede etki yaratır. 5S şunları içerir: Seiri (Ayıklama), Seiton (Düzenleme), Seiso (Temizlik), Seiketsu (Standartlaştırma), Shitsuke (Disiplin). Model fabrikada bu yöntemle atölye düzeninin nasıl optimize edileceği öğretilir.

HÜCRE TASARIMI
Son olarak, model fabrikalarda öğretilen en güçlü tekniklerden biri hücre tasarımıdır. Üretim hattındaki makinelerin, ekipmanların ve işçilerin konumlandırılması, ürün akışını hızlandırır, gereksiz hareket ve bekleme sürelerini ortadan kaldırır. Doğru hücre tasarımı, hem zaman hem maliyet tasarrufu sağlar.

SONUÇ OLARAK: MODEL FABRİKALAR BİR OKULDUR
Model fabrikaları yalnızca bir üretim alanı değil, aynı zamanda bir okul olarak görmek gerekir. İşletmeler burada öğrenir, uygular ve dönüştürür. İklim Okulu gibi sürdürülebilirlik odaklı oluşumlar için bile bu tür yalınlık ve verimlilik prensipleri önemli bir rehber olabilir.

Daha az kaynakla daha çok değer üretmek, yalnızca bir rekabet meselesi değil; gezegenimizin geleceği için de bir zorunluluktur.

Bu yazımda, “İş Süreçlerinde Verimlilik İçin Model Fabrika”, “Yalın Felsefe ve Model Fabrika Uygulamaları”, “5S Yöntemi, Hücre Tasarımı ve İsraf Yürüyüşü Nedir?”, “Model Fabrikalar ile İşletmelerde Dönüşüm” konularını ele almaya çalıştım; yalın düşüncenin nasıl verimlilik sağladığını ve işletmelerde dönüşümü nasıl desteklediğini aktardım.

Sevgiyle ve verimlilikle kalın.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu


İklim İçin Dayanışma: Yurttaş Kooperatif Modeli

Değerli dostlar,

Dünyada sosyal dayanışma ekonomisinin en önemli yapı taşlarından biri olan kooperatifler, bireylerin yalnızca tüketici değil; aynı zamanda üretici, karar verici ve çözüm ortağı olmalarını sağlar. Özellikle iklim, çevre ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda ortaklaşa hareket etmenin önemi gün geçtikçe artarken, yurttaş kooperatifleri bu boşluğu dolduracak en demokratik modellerden biri olarak öne çıkıyor.

YURTTAŞ KOOPERATİFİ NEDİR?

Yurttaş kooperatifleri, bireylerin gönüllü ve eşit katılımıyla kurulan, kar amacı gütmeyen, toplumsal fayda odaklı girişimlerdir. Üyeleri tarafından yönetilen bu yapılar, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve çevresel sorumlulukları da üstlenir. Bu model, hem kırsalda hem şehirde aktif yurttaşlığın güçlendirilmesini hedefler.

KOOPERATİFÇİLİĞİN AVANTAJLARI NELERDİR?

Dayanışma: Bireylerin tek başlarına başaramayacakları işleri birlikte başarabilmelerine olanak tanır.
Katılım: Her üyenin eşit söz hakkı olur; yönetim, denetim ve karar alma süreçlerine doğrudan katılım sağlanır.
Adil paylaşım: Gelir ve kaynakların daha adaletli bir şekilde dağıtılması sağlanır.
Sürdürülebilirlik: Uzun vadeli çevresel ve toplumsal fayda göz önünde bulundurularak hareket edilir.
Yerel kalkınma: Yerel bilgi, üretim ve yeteneklerin değer kazanmasına olanak sağlar.

İKLİM OKULU YURTTAŞ KOOPERATİFİ YOLA ÇIKIYOR!

İklim Okulu olarak sürdürülebilir yaşamı yalnızca anlatmakla kalmıyor, onu birlikte inşa etmek için harekete geçiyoruz. Bu amaçla İklim Okulu Yurttaş Kooperatifi kurulması için çalışmalarımıza başladık.

Yurttaş Kooperatifi, çevreye duyarlı bireylerin bir araya gelerek;

• Doğa dostu ürünlerin üretimi ve satışı,
• İklim eğitimi, danışmanlık ve farkındalık hizmetleri,
• Yeşil girişimcilik destekleri,
• Ortak sosyal projeler ve yerel dayanışma faaliyetleri
gibi birçok alanda faaliyet göstereceği bir yeşil kooperatif modeli olacaktır.


İnsanlar bugünlerde sıkça şu soruları soruyor: “Yurttaş Kooperatifi nedir?”, “İklim Okulu Yurttaş Kooperatifi kuruluyor mu?”, “Sürdürülebilir gelecek için gerçekten kooperatif zamanı mı?”, “Yeşil dönüşümde birey olarak nasıl yer alabilirim?”, “Kooperatifçilikle iklim dostu bir yaşam mümkün mü?

Bu sorular, yalnızca bilgi arayışı değil; aynı zamanda değişimin habercisi.

İklim Okulu olarak biz de tam bu noktada harekete geçiyoruz. “İklim Okulu Yurttaş Kooperatifi” için hazırlıklarımız başladı. Sürdürülebilirlik, dayanışma ve yerelden kalkınma ilkeleriyle şekillenen bu yapı, yalnızca bir ekonomik model değil; aynı zamanda bir topluluk modeli olacak.

İKLİM OKULU YURTTAŞ KOOPERATİFİ KURULUYOR: ORTAK AKILLA, ORTAK GELECEK İÇİN BİRLİKTE YÜRÜYELİM..

Bu hayalin bir parçası olmak, ortak üretmek, kooperatifçilik hakkında danışmanlık ve mentörlük almak isteyen herkes bizimle iletişime geçebilir.

📧 iklimokulu@yandex.com

İklim dostu, eşitlikçi ve dayanışmacı bir gelecek için ilk adımı birlikte atalım.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu




YEŞİL GİRİŞİM ÖRNEKLERİ: TÜRKİYE VE DÜNYADAN İLHAM VERİCİ BAŞARI HİKAYELERİ

TÜRKİYE’DE ÖNE ÇIKAN YEŞİL GİRİŞİMLERE ÖRNEKLER

1. Biolive

  • Alan: Biyoplastik Üretimi

  • Faaliyet: Zeytin çekirdeklerinden biyolojik olarak parçalanabilen plastik üretiyor. Petrol bazlı plastiklere alternatif üretiyor ve çevreye zarar vermiyor.

2. Fazla Gıda

  • Alan: Gıda Atığı Yönetimi

  • Faaliyet: Restoran, market ve otellerde oluşan fazla gıdaları ihtiyaç sahiplerine yönlendirerek gıda israfını azaltıyor. Dijital platform üzerinden atık yönetimini kolaylaştırıyor.

3. İklim Okulu

  • Alan: Sürdürülebilirlik ve İklim Eğitimleri

  • Faaliyet: Toplumda iklim farkındalığını artırmak için eğitimler, atölyeler, danışmanlık hizmetleri ve projeler sunarak bireylerin, kurumların ve yerel yönetimlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasına katkı sağlıyor.

4. Tarla.io

  • Alan: Dijital Tarım

  • Faaliyet: Çiftçilerin verimli tarım yapmasını sağlayan akıllı tarım sistemleri ile toprak analizi, hava durumu takibi ve sulama yönetimi sağlıyor.

5. Reengen

  • Alan: Enerji Verimliliği

  • Faaliyet: Binaların enerji tüketimini yapay zekâ destekli izleyerek analiz ediyor ve verimlilik artışı sağlıyor.

DÜNYADAN SÜRDÜRÜLEBİLİR YEŞİL GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

1. Too Good To Go (Danimarka)

  • Alan: Gıda İsrafını Önleme

  • Faaliyet: Restoranlar ve kafelerdeki fazla yiyecekleri uygun fiyatla tüketicilere ulaştırıyor.

2. Tesla (ABD)

  • Alan: Elektrikli Araçlar ve Yenilenebilir Enerji

  • Faaliyet: Elektrikli otomobiller, güneş enerjisi sistemleri ve enerji depolama çözümleriyle sürdürülebilir ulaşımın öncüsü.

3. Climeworks (İsviçre)

  • Alan: Karbon Yakalama ve Depolama

  • Faaliyet: Doğrudan havadan karbon dioksit yakalayıp yer altına depolayan tesisler geliştiriyor.

4. Lufa Farms (Kanada)

  • Alan: Kentsel Tarım

  • Faaliyet: Şehirlerin çatılarına kurdukları seralarla, organik ve sürdürülebilir tarımı şehrin merkezine getiriyorlar.

5. Solar Foods (Finlandiya)

  • Alan: Alternatif Gıda Üretimi

  • Faaliyet: Havadan ve elektrik enerjisinden yüksek protein içeren gıdalar üretiyor. Tarım arazisi ve su kullanımına ihtiyaç duymayan yenilikçi gıda üretimi sağlıyor.

YEŞİL GİRİŞİMLERDEN NE ÖĞRENEBİLİRİZ?

Yeşil girişimler yalnızca doğaya katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik değer üretir, toplumda bilinç oluşturur ve yeni istihdam alanları açar. (Yeşil Girişim Nedir?)

Bu örneklerden hareketle, Türkiye'de yeşil girişimciliği teşvik etmek, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için kritik öneme sahiptir.

İklim Okulu olarak, yeşil girişimcilerin mentörü ve destekleyicisi olmaya devam ediyoruz. Eğer siz de yeşil bir girişim fikrine sahipseniz, birlikte geliştirelim!



Yeşil Mimari ile Tanışın: Çok Katlı Sürdürülebilir Yeşil Binalar

ŞEHİRLERDE ÇOK KATLI YEŞİL BİNALAR: SÜRDÜRÜLEBİLİR MİMARİ VE GELECEĞİN YAPILARI

Değerli dostlar,

Küresel ısınma, artan nüfus, sınırlı kaynaklar ve betonlaşmış şehir yapıları… Bütün bu sorunlar bizlere artık tek bir çıkış yolu bırakıyor: kentleri yeniden düşünmek ve dönüştürmek. İşte bu noktada, çok katlı yeşil binalar geleceğin şehirlerinin temel taşları arasında yer alıyor.

Yeşil Bina Nedir?

Yeşil bina, sadece çatısında birkaç bitki olan bir yapı değildir.
Gerçek bir yeşil bina;

Enerji verimliliği sağlar,
Atık yönetimini optimize eder,
Güneş, rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklardan yararlanır,
Su tüketimini azaltır,
Karbon salımını minimuma indirir,
• Ve en önemlisi insan sağlığına ve doğaya duyarlıdır.

Çok katlı yeşil binalar ise bu prensipleri yüksek katlı yapılarla birleştirerek yoğun kentleşmeye çözüm sunar.

Neden Çok Katlı?

Artan şehir nüfusunu barındırmak için geniş alanlar yerine dikey mimari tercih ediliyor. Ancak klasik beton yığınları yerine;

• Geri dönüştürülebilir malzeme kullanımı,
• Akıllı cephe sistemleri,
• Güneş panelleri entegre edilmiş cepheler,
• Gri su geri dönüşüm sistemleri,
• Yeşil balkonlar ve iç mekan bitkilendirmesi gibi özelliklerle çok katlı yeşil binalar ekosistemle barışık yapılar haline geliyor.

Türkiye'de Uygulanabilir mi?

Elbette.
İstanbul, İzmir, Ankara gibi kentlerde örnekleri çoğalmaya başladı. Ancak;

Mevzuat teşvikleri,
Belediyelerin destekleyici planları,
Müteahhitlerin çevresel farkındalığı,
• Ve en önemlisi halkın bu yapıları tercih etme bilinci olmadan bu dönüşüm yavaş ilerliyor.

Yeşil Sertifikalar Ne İşe Yarar?

Binalar uluslararası ölçekte LEED, BREEAM, EDGE gibi yeşil sertifikalarla derecelendirilmekte. Bu belgeler bir binanın;

• Ne kadar su tasarrufu sağladığını,
• Enerji tüketimini,
• Kullanılan malzemenin doğa dostu olup olmadığını,
• Ve iklim kriziyle mücadelesini belgelemektedir.

Geleceğin Kentlerinde Ne Görüyoruz?

Dikey tarım katları, yağmur suyu hasadı yapan çatı sistemleri, rüzgar türbinli kuleler, mikro-iklim alanları, doğa ile iç içe açık sosyal alanlar…

Bunların hepsi artık hayal değil. Mimaride, mühendislikte ve şehir planlamasında yeşil dönüşüm, lüks değil zorunluluk haline geldi.

Sonuç Olarak: Beton Değil, Nefes Alan Binalar İnşa Edelim

Çok katlı yeşil binalar, doğa ile kavga etmeyen, onunla uyum içinde yaşayan mimari çözümlerdir.
Eğer şehirlerde sürdürülebilirlikten söz edeceksek, önce göğe yükselen yapılarımıza doğayı katmakla başlamalıyız.

Ben Süleyman Çetin olarak yeşil bina dönüşümü, çevre danışmanlığı ve mimari projelerde iklim dostu çözümler üretmek isteyen kurum ve kişilere danışmanlık sunmaktan memnuniyet duyarım.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı


Kırsalda Kendi Kendine Yetebilen Yeşil Evler İçin Rehber

Kendi Kendine Yeten Ev Teknolojileri: Kırsalda Sürdürülebilir Yaşam Mümkün mü?

Değerli dostlar,

Giderek kalabalıklaşan şehirler, artan enerji ve gıda maliyetleri, doğayla kopuk yaşam biçimleri... Tüm bunlar, birçok insanı kırsalda daha sade ve sürdürülebilir bir hayat kurma arayışına itiyor. Ancak kırsalda yaşamak tek başına bir çözüm değil; doğayla dost, kendi kendine yeten bir yaşam modeli oluşturmak esas mesele.

Ben de bir çevre mühendisi olarak bu konuda çok soru alıyorum:
“Nasıl bir ev yaptırmalıyım ki, elektrik ve su için dışa bağımlı olmayayım?”
İşte bu yazıda, tamamen kendi kendine yeten bir ev için gereken temel sistemleri ve pratik önerileri paylaşmak istiyorum.

1. Enerji: Güneş + Rüzgar = Hibrit Sistem

Kırsalda bağımsız bir yaşamın en temel şartı, elektrik üretiminde dışa bağımlılığı azaltmak.
Bunun için:

Güneş panelleri: Çatınıza yerleştirerek evin tüm elektrik ihtiyacını karşılayabilirsiniz.
Batarya sistemi: Gündüz toplanan enerjiyi gece kullanmak için mutlaka yüksek verimli batarya sistemleri kurulmalı.
Rüzgar türbini: Rüzgar alan bir bölgedeyseniz panelleri desteklemek adına küçük bir türbin ile hibrit sistem kurarak yılın her günü enerji üretimini sürdürebilirsiniz.

2. Su Yönetimi: Doğanın Döngüsünü Taklit Etmek

Kendi suyunuzu kendiniz sağlıyorsanız, sistemi destekleyen birkaç yenilikle tüm yıl boyunca yeterli suya sahip olabilirsiniz:

Su kaynağından doğrudan alım (kuyu, dere vb.)
Yağmur suyu toplama sistemi: Çatıdan inen suları depolayarak bahçe sulama ve temizlik için kullanabilirsiniz.
Gri su geri kazanımı: Banyo, lavabo gibi yerlerden gelen atık suyu filtreleyip tekrar kullanıma sunabilirsiniz.
Sızdırmaz foseptik + doğal arıtım sistemi (kamış filtre, çakıl filtre gibi basit yöntemlerle yerinde arıtım)

3. Isınma ve Serinlik: Doğayı Korumak İçin Doğayı Kullanmak

Yalıtım: Evin dış cephe ve çatı yalıtımı olmazsa olmazdır.
Pasif güneş tasarımı: Pencereleri güneye açarak kışın doğal ısı kazancı sağlanabilir.
Termal perde ve storlar: Geceleri ısıyı içerde tutar.
Serinlik için ağaçlandırma: Yazın evin çevresine gölge sağlayacak ağaçlar dikilmeli.
Soba yerine:

  • Yüksek verimli biyokütle sobası,

  • Toprak tabanlı ısıtıcılar,

  • Isı pompası (düşük enerji tüketimli sistemler) gibi çözümler değerlendirilebilir.

4. Atık Yönetimi: Kompostla Gıda Döngüsüne Katkı

Mutfak atıkları için kompost sistemi: Koku yapmaması için gölgede, rüzgâr alan bir köşeye kurulan basit sistemler (kapalı kompost kutusu veya solucan kompostu gibi) oldukça etkilidir.
Hayvansal atıklar: Gübre olarak değerlendirilerek toprağın verimini artırır.

5. Gıda: Bahçe, Sera ve Hayvan Yetiştiriciliği

Sebze bahçesi: Mevsimsel ürünler için açık alanda tarım yapılabilir.
Küçük sera: Kışlık üretim için uygun maliyetli sera sistemi kurulabilir.
Tavuk kümesi: Yumurta ihtiyacını karşılarken gübre üretimine de katkı sağlar.
Arıcılık ve küçükbaş hayvancılık: Ekolojik döngünün güçlenmesi açısından değerlidir.

6. Ek Sistemler ve Yaşam Kolaylaştırıcılar

Doğal yapı malzemeleri: Kireç, kerpiç, taş, ahşap gibi yerel malzemelerle yapılmış evler hem sağlıklı hem uzun ömürlüdür.
Doğal sabun ve temizlik malzemeleri üretimi
Güneş ocağı veya güneş fırını ile yemek pişirme sistemi
Mobil su analiz cihazı ile su kalitesini anlık kontrol etme
Doğal haşere kontrol sistemleri: Nane, lavanta, sarımsak gibi bitkilerle çevre düzenlemesi

Sonuç: Kırsalda Modern Ama Bağımsız Bir Yaşam Mümkün

Bu saydıklarımızın hepsi, kırsalda modern ama doğayla uyumlu ve sürdürülebilir bir hayat isteyen herkesin ulaşabileceği sistemlerdir. Doğru planlama, temel mühendislik bilgisi ve yerel kaynakların doğru kullanımıyla kendi kendine yeten bir ev hayal değil, gerçektir.

Eğer siz de bu tarz bir yaşam kurmak istiyorsanız,
projelerinizi şekillendirmek, fikirlerinizi sistemleştirmek ya da yerel kaynaklara göre özel bir çözüm üretmek adına ben Süleyman Çetin olarak proje danışmanlığı hizmeti veriyorum.
İklim dostu, ekonomik ve uygulaması mümkün olan bu sistemleri birlikte hayata geçirebiliriz.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı


Yeşil Badana Gerçeği: Şirketler Ne Kadar Gerçekten Yeşil?

YEŞİLE BOYAMA: GÖRÜNDÜĞÜ KADAR YEŞİL MİSİN?

Değerli dostlar,

Günümüzde çevre dostu olmak, yalnızca etik değil, aynı zamanda ekonomik bir avantaj. Tüketiciler daha duyarlı, markalar daha çevreci görünmek için yarışta. Ancak bu yarışta bazıları gerçekten koşarken, bazıları sadece yeşil görünümlü bir kostüm giyiyor: Greenwashing, Türkçesiyle yeşile boyama ya da diğer çevirileriyle yeşil yıkama, yeşil aklama veya yeşil badana.

Yeşile Boyama Nedir?

Yeşile boyama, bir kuruluşun, ürünün ya da hizmetin olduğundan daha çevre dostuymuş gibi pazarlanmasıdır. 
Yani yeşil görünerek güven kazanmak, ancak arka planda çevreye zarar vermeye devam etmektir.

Nasıl Anlaşılır?

• Geri dönüştürülebilir olduğu iddia edilen ama gerçekte geri dönüştürülmeyen ambalajlar,
• "Doğa dostu" yazan ama içeriği plastik dolu ürünler,
• Bir ağacı kurtarırken, on ormanı yok eden şirket kampanyaları,
• Web sitesine bir yaprak görseli koyup karbon emisyonuna dair hiçbir veriyi paylaşmayan firmalar...

Hepsi birer yeşil badana örneği.

Yeşil Aklama Neden Tehlikelidir?

  1. Tüketiciyi yanıltır: Duyarlı bireylerin iyi niyeti suistimal edilir.

  2. Gerçek yeşil girişimcileri gölgeler: Doğru yapanlar, görünmez hâle gelir.

  3. Politikaları geciktirir: Şirketler “zaten çevreci görünüyoruz” bahanesiyle gerçek adım atmaktan kaçar.

Yeşil Olduğunu İspatlayanlar Ne Yapar?

• Şeffaf veri sunar.
• Emisyon hedeflerini ve yıllık performanslarını açıklar.
• Sürdürülebilirlik raporu yayımlar.
• Uluslararası bağımsız sertifikalara sahiptir (LEED, ISO 14001 vb.)

Yani renk değil, eylem konuşur.

İklim Okulu Olarak Neler Yapıyoruz?

İklim Okulu olarak yeşile boyamaya karşı farkındalık oluşturuyoruz.
Gerçekten çevreci olmak isteyen şirketlerle birlikte:

Karbon ayak izi hesaplıyoruz,
SECAP gibi stratejik eylem planları hazırlıyoruz,
Sıfır atık ve sürdürülebilirlik danışmanlığı sunuyoruz.

Yeşil görünüp griye boyanmak istemeyen herkes için buradayız.

SONUÇ OLARAK:

Yeşil görünmek kolay, yeşil olmak ise sorumluluk ister.
Kendi yaşamımızda da alışveriş yaparken bu soruyu sormalıyız:
"Bu ürün gerçekten yeşil mi, yoksa sadece boyanmış mı?"

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GERÇEKTEN VAR MI? YOKSA MODERN BİR BASKI ARACI MI?

Değerli dostlar,

Bugün sizlerle çok tartışılan, küresel güç dengesinin merkezine oturmuş bir konuyu ele almak istiyorum: İklim Değişikliği gerçekten var mı, yoksa enerji ve ekonomi politikalarını yönlendirmek için kurgulanmış bir algı yönetimi mi?

Bu yazıda size bilimsel verilerle, karşıt görüşlerle ve siyasi analizlerle harmanlanmış bir çerçeve sunmaya çalışacağım. Taraf tutmadan, iklim değişikliği kavramının nasıl ortaya çıktığına, kimler tarafından nasıl kullanıldığına ve neden bu kadar çok tartışıldığına birlikte bakalım.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VAR MI? BİLİM NE DİYOR?

Bilim dünyasının büyük bölümü iklim değişikliğinin var olduğunda hemfikir. NASA, IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli), NOAA gibi kurumlar son yüzyılda dünya ortalama sıcaklığının 1,1°C kadar arttığını ve kutup buzullarının hızlı bir şekilde eridiğini ortaya koyuyor.

Ancak buna karşılık bazı bilim insanları bu sıcaklık artışının dünyanın doğal döngülerine bağlı olduğunu, tarih boyunca böyle iniş-çıkışlı iklim değişimlerinin hep olduğunu savunuyor. Mesela Ortaçağ'da yaşanan "Küçük Buzul Çağı" buna örnek gösteriliyor.

Şu bir gerçek: atmosferdeki karbondioksit (CO2) oranı 1800'ü yıllardan bu yana %40'lara varan bir artış göstermiş durumda. Bunun temel kaynağı fosil yakıt kullanımı. Ancak bu artışın iklim üzerindeki etkisini doğrudan gösteren kanıtların siyasi manipülasyonlardan ne kadar uzak olduğu hep tartışılıyor.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ YOKTUR DİYENLER NE DİYOR?

Bazı muhalif düşünürler ve politikacılar, iklim krizini "küresel çıkarcıların" yeni silahı olarak görüyor. İşte öne sürdükleri bazı savlar:

  1. İklim krizine dayalı politikalar, gelişmekte olan ülkeleri enerjiye erişimde baskılıyor.

    • Afrika, Asya ve Ortadoğu'daki ülkelerin fosil yakıtları kullanarak sanayileşmesi engelleniyor.

  2. Avrupa ve ABD, kendi enerji krizlerini iklim politikalarıyla yönetiyor.

    • Rusya'dan gelen doğalgaz kesilince Avrupa, kömüre geri döndü. Bu durum, "iklim için değil, strateji için politikalar yapılıyor" görüşünü destekliyor.

  3. ABD Başkanı Donald Trump’ın tavrı:

    • Trump, iklim krizinin bir "Çin komplosu" olduğunu öne sürmüştü. Bu iddia, Çin'in ucuz yeşil teknolojilerle pazarları ele geçirmeye çalıştığını savunan ekonomi odaklı bir eleştiriydi.

  4. Zirveler, karar almaktan çok gösteri havasında.

    • "COP zirveleri zırva haline geldi" diyenler, bu toplantılarda somut ve bağlayıcı kararlar alınamadığını, sadece gelişmiş ülkelerin kendi konumunu korumaya çalıştığını iddia ediyor.

PAKET ŞİRKETLERE YARIYOR MU?

Yeşil enerji, karbon ticareti, "net-sıfır" projeleri gibi kavramlar artık dev bir ekonomi oluşturdu. Karbon kredileriyle milyarlarca dolar el değiştiriyor. Bu da, bazı şirketlerin ısrarla iklim krizini savunmasını "kâr odaklı" görenler için yeni bir eleştiri noktası.

Ancak burada şunu da belirtelim: Bu pazardan geri kalan ülkeler, ileride çevresel yaptırımlarla karşılaşabilir. Yani mesele sadece "inanmak" değil, aynı zamanda "hazır olmak."

PEKİ NE YAPMALIYIZ?

İklim krizine inanın ya da inanmayın, bir gerçek var: Dünya daha kirli, daha kalabalık ve daha tüketici bir yönde ilerliyor.

Tarımda, suda, enerjide verimlilik zorunlu hale geliyor. Bu sadece çevreci bir tercih değil, ekonomik bir gereklilik.

Adalet ise ayrı bir tartışma. Gelişmiş ülkelerin tarihten gelen sorumluluklarını üstlenmeden, gelişmekte olan ülkeleri sıkı şartlara tabi tutması elbette bir çelişki yaratıyor.

Bu yüzden iklim adaletinin sağlanması, her ülkenin kendi potansiyeli oranında katkı sunmasıyla mümkün. Şeffaf, hesap verebilir, katılımcı bir düzene ihtiyacımız var.

Son söz: İklim değişikliği olabilir. Ama iklim siyaseti ve iklim adaleti gibi konular, büyük oranda tartışmalı. Bu karmaşık dünya içinde görevimiz, farkındalığı artırmak, yerel ve bireysel çözümlerle katkı sunmak, ama asla "her şeyi kabullenmek ya da her şeyi reddetmek" ikileminde kalmamak.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



Greenfluencer Nedir? Yeşil Dönüşümün Dijital Liderleri Kimdir?

GREENFLUENCER: YEŞİL ETKİNLİĞİN YENİ NESİL YÜZÜ

Değerli dostlar,

Dijital dünyanın etkisiyle birlikte, fikirler artık sadece akademik konferanslarda veya toplantı odalarında yayılmıyor. Sosyal medya, bloglar ve dijital içerikler; çevre bilincini de yepyeni bir zemine taşıdı. İşte bu dijital dönüşümün çevre eksenli aktörlerine “Greenfluencer” diyoruz.

Greenfluencer Nedir?

Greenfluencer, çevreye duyarlı yaşam tarzını benimseyen, sürdürülebilirlik konusunda farkındalık yaratan, dijital platformlarda insanları yeşil dönüşüme teşvik eden kişidir.

Yani bir greenfluencer:

• İklim krizini sadece konuşmaz, çözüm önerisi sunar.
• Tüketimi sorgular, sade yaşamı teşvik eder.
• Doğayı, suyu, enerjiyi koruma yollarını gösterir.
• Yeşil teknolojileri tanıtır, bilinçli tüketici davranışı oluşturur.
• Toplumu, şirketleri, kurumları iklim dostu olmaya çağırır.

Greenfluencer Kimler Olabilir?

Bir çiftçi, sosyal medyada doğal tarımı anlatıyorsa,
Bir öğretmen, öğrencileriyle birlikte geri dönüşüm projesi yürütüyorsa,
Bir öğrenci, bisikletle okula gitmenin avantajlarını gösteriyorsa,
Bir sanatçı, çöp malzemelerle eser üretip sergiliyorsa…
İşte o kişi bir greenfluencerdır.

Sadece sosyal medya fenomeni olmak gerekmez.
Önemli olan, bilgi ve davranışla başkalarına ilham olmak.

Neden Önemlidir?

Greenfluencer’lar, iklim değişikliği gibi soyut ve büyük meseleleri;

Anlaşılır hale getirir,
Günlük yaşama indirger,
İnsanların eyleme geçmesine vesile olur.

Kurumsal dünyada ise yeşil badana (greenwashing) ile mücadele için greenfluencer'lar önemli bir dengeleyici unsur haline gelmiştir.

Greenfluencer Türkçeleştirilmek İstense;

"Greenfluencer" kelimesi, İngilizce'de "green" (yeşil) ve "influencer" (etkileyici, kanaat önderi) kelimelerinin birleşiminden oluşur. Türkçeye anlamını koruyarak çevirmek istersek aşağıdaki gibi birkaç karşılık önerilebilir:

Yeşil Etki Sahibi

Anlamı karşılar ama biraz resmi ve düz bir ifade olabilir.

Yeşil Öncü

Daha sade ve kullanışlı. Topluma örnek olan, çevre konusunda harekete geçiren biri anlamında kullanılabilir.

Yeşil Sözcü

Etkileme ve temsil yönünü yansıtır. Ancak biraz siyasi bir çağrışımı olabilir.

Çevre İlhamcısı

Influencer’ın ilham verme yönünü vurgular ama "green" kelimesini doğrudan çevirmemiş olur.

Yeşil Fenomen

Sosyal medya bağlamında popüler olanlar için esprili ve net bir kullanım olabilir.

Yeşil Kanaat Önderi

Resmi metinlerde veya akademik içeriklerde tercih edilebilecek bir çeviridir.

Eğer İklim Okulu gibi daha genç, dinamik bir platformda kullanılacaksa:
"Yeşil Öncü" veya "Yeşil Fenomen" terimleri daha uygun ve akılda kalıcı olabilir.

İklim Okulu ve Greenfluencer Hareketi

İklim Okulu olarak biz de çevre mühendisleri, genç girişimciler, eğitimciler ve öğrencileri yeşil savunucular olarak destekliyoruz.
Greenfluencer olmak isteyen gençlere;

• Eğitimler,
• Mentorluk,
• Proje geliştirme imkânları sunuyoruz.
Çünkü iklim savunuculuğu sadece sokakta değil, ekranda da yapılır.

Sonuç Olarak: Etkileyen mi Olacaksın, Etkilenen mi?

Dünya değişiyor. Ama bu değişim ya tüketerek ya da dönüştürerek gerçekleşecek.
Greenfluencer olmak, bir seçimdir.
Yeşil bir dünyanın sesini yükselten, harekete geçiren, umut aşılayan bir seçim...

Sen de kendi çevrende yeşil bir fark oluşturmak istiyorsan, belki de ilk adım bir içerik paylaşımıyla başlar.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



İklim Okulu Vizyonu, Misyon ve Amacı

Bilge Nesil Enstitüsü ve Yeşil Orman Okulu uzmanları tarafından desteklenen İklim Okulu'nun Vizyonu, Misyon ve Amacı şöyledir;

İKLİM OKULU VİZYONU

İklim Okulu, dünyanın neresinde ve hangi sektörde olursa olsun, tüm birey ve kuruluşların iklim dostu bir gelecek için dönüşümünü destekleyen bir öğrenme ekosistemi sunar. Vizyonumuz, bilgiye dayalı ve çözüm odaklı eğitimler yoluyla sağlıklı bir gezegende, adil ve dirençli toplumlar inşa etmek; geleceğin iklim liderlerini bugünden yetiştirmektir.
İklim Okulu; doğa ile uyumlu, karbon ayak izini azaltan, sosyal sorumluluk temelli bir kalkınma vizyonunu yaygınlaştırmayı hedefler.


İKLİM OKULU MİSYONU

İklim Okulu’nun misyonu; iklim değişikliği, sürdürülebilirlik ve çevresel dönüşüm konularında güncel bilimsel bilgi, uygulanabilir stratejiler ve etkileşimli öğrenme yöntemleri ile bireyleri ve kurumları bilinçlendirmektir.
Kurumsal, yerel veya bireysel ölçekte fark etmeksizin; her seviyeden katılımcıya yönelik eğitim programlarıyla, iklim bilinci yüksek, çözüm üreten, sorumluluk alan ekipler oluşturmayı amaçlarız.
İklim Okulu, sadece bilgi aktaran değil; dönüşüm başlatan, ilham veren ve öğrenen organizasyonlar inşa eden bir öğrenme platformudur.


İKLİM OKULU’NUN AMACI

İklim Okulu’nun temel amacı, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma konularındaki en güncel araştırmaların ve çözümlerin, özellikle iklim krizinden en fazla etkilenen birey ve sektörlerde gerçek, adil ve uygulanabilir etkilere dönüşmesini sağlamaktır.
Kuruluşların iklim hedeflerine ulaşmalarını destekleyen programlarla; çalışanların bilgi ve becerilerini geliştirir, ekipleri yeşil dönüşüm sürecinde etkin kılar.
Bu kapsamda İklim Okulu, iklim dostu uygulamalara yön veren, eğitim odaklı, yenilikçi ve kurumlara özel esnek modeller sunarak, daha dirençli bir gelecek için birlikte ilerlemeyi amaçlar.