Ad

YEŞİL GİRİŞİM ÖRNEKLERİ: TÜRKİYE VE DÜNYADAN İLHAM VERİCİ BAŞARI HİKAYELERİ

TÜRKİYE’DE ÖNE ÇIKAN YEŞİL GİRİŞİMLERE ÖRNEKLER

1. Biolive

  • Alan: Biyoplastik Üretimi

  • Faaliyet: Zeytin çekirdeklerinden biyolojik olarak parçalanabilen plastik üretiyor. Petrol bazlı plastiklere alternatif üretiyor ve çevreye zarar vermiyor.

2. Fazla Gıda

  • Alan: Gıda Atığı Yönetimi

  • Faaliyet: Restoran, market ve otellerde oluşan fazla gıdaları ihtiyaç sahiplerine yönlendirerek gıda israfını azaltıyor. Dijital platform üzerinden atık yönetimini kolaylaştırıyor.

3. İklim Okulu

  • Alan: Sürdürülebilirlik ve İklim Eğitimleri

  • Faaliyet: Toplumda iklim farkındalığını artırmak için eğitimler, atölyeler, danışmanlık hizmetleri ve projeler sunarak bireylerin, kurumların ve yerel yönetimlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasına katkı sağlıyor.

4. Tarla.io

  • Alan: Dijital Tarım

  • Faaliyet: Çiftçilerin verimli tarım yapmasını sağlayan akıllı tarım sistemleri ile toprak analizi, hava durumu takibi ve sulama yönetimi sağlıyor.

5. Reengen

  • Alan: Enerji Verimliliği

  • Faaliyet: Binaların enerji tüketimini yapay zekâ destekli izleyerek analiz ediyor ve verimlilik artışı sağlıyor.

DÜNYADAN SÜRDÜRÜLEBİLİR YEŞİL GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

1. Too Good To Go (Danimarka)

  • Alan: Gıda İsrafını Önleme

  • Faaliyet: Restoranlar ve kafelerdeki fazla yiyecekleri uygun fiyatla tüketicilere ulaştırıyor.

2. Tesla (ABD)

  • Alan: Elektrikli Araçlar ve Yenilenebilir Enerji

  • Faaliyet: Elektrikli otomobiller, güneş enerjisi sistemleri ve enerji depolama çözümleriyle sürdürülebilir ulaşımın öncüsü.

3. Climeworks (İsviçre)

  • Alan: Karbon Yakalama ve Depolama

  • Faaliyet: Doğrudan havadan karbon dioksit yakalayıp yer altına depolayan tesisler geliştiriyor.

4. Lufa Farms (Kanada)

  • Alan: Kentsel Tarım

  • Faaliyet: Şehirlerin çatılarına kurdukları seralarla, organik ve sürdürülebilir tarımı şehrin merkezine getiriyorlar.

5. Solar Foods (Finlandiya)

  • Alan: Alternatif Gıda Üretimi

  • Faaliyet: Havadan ve elektrik enerjisinden yüksek protein içeren gıdalar üretiyor. Tarım arazisi ve su kullanımına ihtiyaç duymayan yenilikçi gıda üretimi sağlıyor.

YEŞİL GİRİŞİMLERDEN NE ÖĞRENEBİLİRİZ?

Yeşil girişimler yalnızca doğaya katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik değer üretir, toplumda bilinç oluşturur ve yeni istihdam alanları açar. (Yeşil Girişim Nedir?)

Bu örneklerden hareketle, Türkiye'de yeşil girişimciliği teşvik etmek, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için kritik öneme sahiptir.

İklim Okulu olarak, yeşil girişimcilerin mentörü ve destekleyicisi olmaya devam ediyoruz. Eğer siz de yeşil bir girişim fikrine sahipseniz, birlikte geliştirelim!



Neden Yağmursuyu Hasadı Yapmalıyız? 5 Kritik Sebep

YAĞMURSUYU HASADI NEDİR?

Yağmursuyu hasadı, yağmur sırasında yüzeylere düşen suyun biriktirilerek yeniden kullanılmasını sağlayan, basit ve etkili bir su yönetim yöntemidir. Temel olarak, çatı gibi yüzeylerden akan yağmur suyunun çeşitli depolama yöntemleri ile toplanıp muhafaza edilmesi esasına dayanır. Bu yöntem, toplanan suyun daha sonra sulama, temizlik ve evsel kullanım gibi çeşitli alanlarda yeniden değerlendirilmesini sağlar.

Yağmursuyu hasadı için kullanılan sistemler genellikle şu bileşenlerden oluşur:

• Çatı veya toplama yüzeyi
• Oluklar ve borular (iletim kanalları)
• Filtreler (yaprak ve kaba kirleri ayırmak için)
• Depolama tankları veya sarnıçlar
• Pompa ve dağıtım sistemleri

NEDEN ÇOK GEREKLİDİR?

Yağmursuyu hasadının gerekliliğini birkaç temel başlıkta ele alabiliriz:

  1. Su Tasarrufu ve Su Krizine Karşı Önlem
    Günümüzde temiz su kaynakları hızla azalmakta ve küresel su krizleri ortaya çıkmaktadır. Yağmursuyu hasadı, şebeke suyuna olan bağımlılığı azaltarak önemli ölçüde su tasarrufu sağlar. Özellikle Türkiye gibi su kaynakları sınırlı ülkelerde, bu yöntem giderek önem kazanmakta, su tüketimini daha sürdürülebilir hale getirmektedir.

  2. Çevresel Sürdürülebilirlik
    Yağmursuyu hasadı, suyun doğal döngüsüne katkıda bulunarak yeraltı su rezervlerinin yenilenmesini destekler. Aynı zamanda sel ve taşkın riskini azaltır, erozyonun önüne geçer ve kentlerde betonlaşmanın etkisini azaltarak daha yeşil, çevre dostu bir yaşamı teşvik eder.

  3. Ekonomik Tasarruf
    Uzun vadede yağmursuyu hasadı, şebeke suyuna harcanan maliyetleri düşürerek ekonomik tasarruf sağlar. Bahçe sulama, araç yıkama, ev temizliği ve tuvalet rezervuarlarında kullanılan su miktarının azalması, su faturalarında ciddi bir düşüş yaratır.

  4. Enerji Tasarrufu
    Yağmursuyu hasadı, şebeke suyu sistemlerine enerji harcanmasını azaltır. Merkezi su şebekelerinin suyu arıtma, pompalama ve dağıtma süreçlerinde tükettiği enerji miktarı azalır, böylece karbon ayak izi küçülür.

  5. Yerel ve Merkezi Sistemlere Destek
    Yerel düzeyde yapılan yağmursuyu hasadı, merkezi altyapı yükünü hafifleterek belediye ve kamu kurumlarına ekonomik ve operasyonel olarak fayda sağlar. Böylelikle kamu kaynaklarının daha etkin ve sürdürülebilir kullanılmasını sağlar.

Sonuç olarak, yağmursuyu hasadı, yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal açılardan da büyük avantajlar sunan, sürdürülebilir bir su yönetim yöntemidir. İklim değişikliği nedeniyle yağışların dengesizleştiği ve kuraklığın arttığı günümüzde, yağmursuyu hasadının yaygınlaştırılması artık bir tercih değil, gerekliliktir.



SOSYAL GİRİŞİM NEDİR? TÜRKİYE VE DÜNYADAN BAŞARI ÖRNEKLERİ

SOSYAL FAYDA VE KÂRIN BULUŞTUĞU YENİ NESİL GİRİŞİMLER

Sosyal Girişim Nedir?

Sosyal girişim, sosyal veya çevresel sorunlara yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler üretmek amacıyla kurulan, ticari faaliyetleri kullanarak kâr eden ancak bu kârı öncelikle sosyal faydaya dönüştüren girişimlerdir. Sosyal girişimler, kâr elde etmeyi hedeflemekle birlikte temel amaçları toplumda olumlu bir etki yaratmak ve sosyal değişimi desteklemektir. Kazandıkları geliri yeniden yatırıma dönüştürerek, topluma ve çevreye katkıda bulunurlar.

Sosyal Girişimlerin Temel Özellikleri:

  • Sosyal ve çevresel amaçlar önceliklidir.

  • Finansal sürdürülebilirliği sağlarlar; gelirlerini tekrar sosyal fayda için kullanırlar.

  • Yenilikçi çözümler geliştirirler.

  • Şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine sahiptirler.

Türkiye’den Sosyal Girişim Örnekleri

1. E-Bursum

  • Alan: Eğitim ve burs platformu

  • Faaliyet: Öğrencilerin burs imkânlarına kolayca ulaşmasını sağlayan dijital platform sunarak, eşit eğitim fırsatları yaratır.

2. BeslerŞifa

  • Alan: Doğal ürünler ve kadın istihdamı
  • Faaliyet: Dezavantajlı kadınların ürettiği bitkisel yağ, merhem ve kremleri tüketiciyle buluşturarak kadınların ekonomik ve sosyal güçlenmesini sağlar.

3. Otsimo

  • Alan: Özel eğitim uygulamaları

  • Faaliyet: Otizmli çocuklar için ücretsiz ve erişilebilir eğitim uygulamaları geliştirerek, özel eğitimde fırsat eşitliğini sağlıyor.

4. Joon

  • Alan: Mülteci kadınların ekonomik güçlendirilmesi

  • Faaliyet: Mülteci kadınları tekstil üretimi alanında eğiterek ekonomik bağımsızlık kazanmalarını sağlıyor ve ürettikleri ürünleri satıyor.

5. Bilge Seramik Sanat

  • Alan: Seramik sanatı ve kadın istihdamı
  • Faaliyet: Dezavantajlı kadınlara seramik üretim eğitimi vererek ürettikleri eserlerin satışıyla ekonomik gelir elde etmelerini ve sosyal entegrasyonlarını güçlendirmeyi amaçlar.

Dünyadan Sosyal Girişim Örnekleri

1. TOMS Shoes (ABD)

  • Alan: Sosyal ayakkabı üretimi

  • Faaliyet: Satılan her çift ayakkabı karşılığında ihtiyaç sahiplerine bir çift ayakkabı bağışlayarak dünyada farkındalık yarattı.

2. Grameen Bank (Bangladeş)

  • Alan: Mikrofinans

  • Faaliyet: Yoksul, özellikle kadın girişimcilere küçük krediler sağlayarak ekonomik bağımsızlık kazanılmasına öncülük etti.

3. Too Good To Go (Danimarka)

  • Alan: Gıda israfını azaltma

  • Faaliyet: Restoran ve kafelerde artan yiyecekleri ucuz fiyatlarla tüketicilere ulaştırarak, gıda israfının önüne geçiyor.

4. The Ocean Cleanup (Hollanda)

  • Alan: Okyanus ve nehir temizliği

  • Faaliyet: Teknolojik sistemler geliştirerek okyanuslarda biriken plastikleri temizliyor ve plastik kirliliğiyle mücadele ediyor.

Sosyal Girişimlerin Önemi ve Geleceği

Sosyal girişimler, sosyal sorunlara yenilikçi çözümler sunmanın yanı sıra ekonomik sürdürülebilirliği ve toplumsal değişimi destekleyen önemli araçlardır. Geleneksel yardım veya bağış yöntemlerinin aksine, sosyal girişimler sürekli finansal sürdürülebilirlik sağlayarak uzun vadede kalıcı çözümler üretirler.

Gelecekte sosyal girişimlerin, küresel sorunların çözümünde kritik roller üstleneceği ve devletler, şirketler ve toplumlar tarafından daha fazla destekleneceği öngörülmektedir.




MAVİ EKONOMİ NEDİR? BAŞARILI MAVİ GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

MAVİ GİRİŞİM NEDİR?

Mavi girişim, deniz ve okyanus kaynaklarını sürdürülebilir bir şekilde kullanarak ekonomik, çevresel ve sosyal fayda sağlayan yenilikçi iş modellerine verilen isimdir. Bu girişimler, denizlerin sağlığını koruyarak mavi ekonomiyi geliştirir, deniz yaşamını destekler ve aynı zamanda ekonomik değer yaratır. Sürdürülebilir balıkçılıktan deniz teknolojilerine, yosun üretiminden okyanus enerjisine kadar birçok farklı sektörü kapsar.

TÜRKİYE VE DÜNYADAN MAVİ GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

TÜRKİYE’DEN MAVİ GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

1. Algaeo

  • Alan: Mikroalg (yosun) üretimi ve biyoteknoloji

  • Faaliyet: Mikroalg üretimiyle gıda, yem, kozmetik ve biyoyakıt sektörleri için sürdürülebilir hammaddeler geliştiriyor.

2. Mare Marine Temiz Deniz Teknolojileri

  • Alan: Deniz temizliği ve atık yönetimi

  • Faaliyet: Deniz yüzeyindeki atıkları temizleyen, sürdürülebilir, güneş enerjisiyle çalışan deniz temizleme araçları geliştiriyor.

3. Akuamaks

  • Alan: Akıllı su ürünleri yetiştiriciliği

  • Faaliyet: Yapay zekâ destekli sistemler ile balık çiftliklerinin verimliliğini artırıp su kalitesini iyileştiren çözümler sağlıyor.

DÜNYADAN MAVİ GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

1. Ocean Cleanup (Hollanda)

  • Alan: Okyanus plastik temizliği

  • Faaliyet: Okyanuslardaki plastik kirliliğini temizleyen gelişmiş teknolojiler geliştiriyor ve uyguluyor.

2. Notpla (İngiltere)

  • Alan: Yenilebilir deniz yosunundan ambalaj üretimi

  • Faaliyet: Plastik atıklara alternatif olarak yosun bazlı biyolojik olarak parçalanabilen ve yenilebilir ambalaj ürünleri üretiyor.

3. Sea6 Energy (Hindistan)

  • Alan: Yosundan biyoyakıt üretimi

  • Faaliyet: Büyük ölçekli deniz yosunu çiftlikleri ile biyoyakıt, tarımsal gübre ve biyolojik olarak parçalanan ürünler üretiyor.

4. Orbital Marine Power (İskoçya)

  • Alan: Okyanus ve gelgit enerjisi üretimi

  • Faaliyet: Denizlerdeki gelgit hareketlerinden elektrik enerjisi üreten yenilikçi türbinler geliştiriyor.

MAVİ GİRİŞİMLERİN ÖNEMİ VE GELECEĞİ

Mavi girişimler; okyanusları temiz tutmak, sürdürülebilir balıkçılığı desteklemek, yenilenebilir enerji üretmek ve deniz ürünlerini sürdürülebilir biçimde geliştirmek gibi çok yönlü faydalar sağlar. Aynı zamanda yeni ekonomik fırsatlar yaratırken istihdamı da artırır.

Türkiye gibi üç tarafı denizlerle çevrili ülkeler için mavi girişimler, hem çevresel sürdürülebilirlik hem de ekonomik kalkınma açısından kritik önemdedir. Bu alanda yapılacak yatırımlar, Türkiye’nin gelecekteki ekonomik büyümesinin anahtarı olabilir.



İKLİM DİRENCİ NEDİR VE NEDEN ÖNEMLİDİR?

 İKLİM DİRENCİ NEDİR?

Değerli dostlar,

İklim değişikliği artık uzak bir tehlike değil; hayatımızın içinde, tarımımızda, su kaynaklarımızda ve şehirlerimizde hissedilen bir gerçek. Peki bu değişime karşı sadece tedbir mi almalıyız? Hayır. Asıl hedefimiz iklime dirençli bir sistem kurmak olmalı.

Peki iklime dirençlilik ne demektir?

İklim direnci, bireylerin, toplumların, ekosistemlerin ve ekonomilerin iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklı hale gelmesi, şoklara ve streslere adapte olabilmesi demektir. Yani sadece zararları azaltmak değil, değişen koşullarda ayakta kalabilmek ve gelişebilmek demektir.

Başka bir deyişle: İklim direnci, geleceğin garantisidir.

NEDEN İKLİM DİRENCİNE İHTİYAÇ VAR? Çünkü:

• Mevsim düzenleri değişiyor,
• Aşırı hava olayları artıyor,
• Kuraklık, sel, orman yangını gibi felaketler artık sıradanlaşıyor.

Eğer şehirlerimizi, tarımımızı, su kaynaklarımızı ve ekonomimizi bu yeni gerçekliğe göre şekillendirmezsek, her yıl daha fazla kayıp vereceğiz.

İKLİM DİRENCİ NASIL SAĞLANIR?

  1. Tarımda Direnç:
    İklime dayanıklı tohumlar geliştirmek, agroekoloji ve permakültür gibi doğa dostu tarım sistemlerini yaygınlaştırmak.

  2. Şehirlerde Direnç:
    Yeşil altyapı (çatı bahçeleri, yağmur bahçeleri gibi), su yönetimi, sıcak hava dalgalarına karşı gölgelendirme sistemleri kurmak.

  3. Enerji Sistemlerinde Direnç:
    Tek bir enerji kaynağına bağlı kalmamak, güneş, rüzgar, biyokütle gibi yenilenebilir kaynakları çeşitlendirmek.

  4. Toplumsal Direnç:
    İklim okuryazarlığını artırmak, yerel halkı karar alma süreçlerine dahil etmek, afet yönetimi ve erken uyarı sistemlerini güçlendirmek.

  5. Ekonomik Direnç:
    Yeşil girişimciliği desteklemek, karbon piyasalarına adapte olmak ve iklim risklerini finansal planlamalara dahil etmek.

İKLİM OKULU’NUN VİZYONU: DİRENÇLİ TOPLUMLAR İklim Okulu olarak biz, sadece bilgi üretmiyoruz. Aynı zamanda bireyleri, kurumları ve şehirleri iklime dirençli hale getirecek eğitimler, projeler ve iş birlikleri geliştiriyoruz.
Çünkü inanıyoruz ki, değişime ayak uyduranlar değil; değişimi yönetenler ayakta kalacak.

SONUÇ: İKLİM DİRENCİ GELECEĞİN DİLİDİR İklim krizi karşısında sadece savunmada kalmak yetmez.
Artık daha dayanıklı, daha esnek, daha uyumlu sistemler kurmak zorundayız.
İklime dirençli olmak; doğaya, topluma ve geleceğe saygı duymanın en güçlü yoludur.

Bugün dirençli olmak için attığımız her adım, yarın umudun yeşermesini sağlayacak.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu



Türkiye İçin Yeşil Ulaşım Rehberi: Norveç Modeli

PETROLDEN ELEKTRİĞE: NORVEÇ MODELİNDEN NE ÖĞRENMELİYİZ?

Değerli dostlar,

Dünyanın en zengin petrol rezervlerinden birine sahip olan bir ülkenin, birkaç on yıl içinde fosil yakıtı terk edip elektrikli araçta liderliğe oynaması…
Bu bize garip geliyor olabilir. Ama Norveç bunu başardı.

2024 yılı itibarıyla satılan her 100 yeni aracın 89’u elektrikli.
Bu bir tesadüf değil, bu bir başarı öyküsü.
Üstelik teknolojik değil, stratejik bir başarı.

Norveç Ne Yaptı da Bu Noktaya Geldi?

  1. Vergileri sıfırladı.
    Elektrikli araçlar ithalat ve satışta KDV'den muaf tutuldu. Bu da EV'leri içten yanmalı araçlardan daha ucuz hale getirdi.

  2. Teşvikleri gündelik hayata entegre etti.
    Otobüs şeritlerini kullanma izni, ücretsiz otopark, köprü ve tünel geçişleri, indirimli feribotlar…

  3. Yenilenebilir enerjiyle altyapı kurdu.
    Norveç'in elektrik üretiminin %98’i hidroelektrikten geliyor. Yani şarj edilen araçların elektriği zaten temiz.

  4. Kamu kampanyalarıyla toplumu dönüştürdü.
    Sadece araç değil, bakış açısı da değişti. Elektrikli araç sahibi olmak statü değil, norm haline geldi.

Asıl Mesele: Mantıklı Olmak

Norveç bize teknolojinin değil, iyi yönetimin, tutarlı politikanın, kararlılığın ne kadar dönüştürücü olduğunu gösteriyor.
Elektrikli araçları "lüks" değil, erişilebilir, avantajlı ve rasyonel bir seçenek hâline getirdiler.

Bugün EV sahibi olmak, sadece çevreci olmak değil; ekonomik, pratik ve mantıklı bir tercih hâline geldi Norveç’te.

Peki Türkiye Bu Modelden Ne Öğrenmeli?

• Sıfır vergi değilse bile, kademeli vergi indirimi sağlanabilir.
• Toplu taşımayla entegrasyon şart: otobüs şeridi, öncelikli park gibi haklar verilebilir.
• Yerli enerji ile çalışan şarj altyapısı yaygınlaştırılmalı.
• EV’lere değil, EV’yi erişilebilir kılacak sisteme yatırım yapılmalı.

Kısacası mesele elektrikli araç üretmek değil, elektrikli araç tercih edilir bir hale getirmek.

SONUÇ OLARAK:

Norveç, petrol zengini bir ülke olarak elektriği seçti.
Çünkü mesele kaynak değil, vizyon.
Onlar iklim kriziyle savaşırken hem çevreyi korudular hem de ekonomilerini yeşil dönüşüme hazırladılar.

Biz de artık şunu sormalıyız:
"Petrole bağlı kalmak mı? Yoksa geleceği bugünden planlamak mı?"

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



Kamu Yeşil Mimari Projeler ile Öncü Olmalı

YEŞİL DÖNÜŞÜME UYGUN MİMARİ PROJELER ŞART!

Değerli dostlar,

Dünyamız her geçen gün daha fazla ısınıyor, doğal kaynaklarımız azalıyor, betonla çevrili şehirlerde yeşile hasret büyüyen nesiller yetişiyor. Bu tabloda hâlâ mimaride estetik kaygılarla enerji tüketimini göz ardı etmek, kamu yapılarında ihtiyaçtan fazla enerji kullanmak artık lüks değil, bir israftır.

Geldiğimiz noktada mimari projelerin yeşil dönüşüm perspektifiyle hazırlanması zorunludur. Mimaride sürdürülebilirlik artık bir seçenek değil, gelecek nesillere bırakacağımız yaşam kalitesinin belirleyicisidir.

Yapay Havuza Değil, Toprağa Yatırım

Yıllardır mimari projelerde estetik unsurlar olarak yapay havuzlar, süs şelaleleri ve büyük su oyunları tercih edildi. Oysa iklim krizinin kapımızda olduğu bir dünyada, bu tür uygulamalar artık gerçekçi değildir.

Yapay havuzlar su israfıdır.
• Buharlaşma ve bakım için harcanan enerji ve kimyasal kullanımı ciddi bir çevresel yüktür.
• Bunun yerine yağmur bahçeleri, biyolojik göletler, gölgeli yeşil alanlar gibi hem estetik hem doğa dostu sistemler tercih edilmelidir.

Kamu Kurumları Öncelikli Olmalı

Yeşil mimarinin en büyük destekçisi kamu kurumları olmalıdır. Çünkü toplumun gözü, kamuya aittir. Belediyelerden okullara, hastanelerden kaymakamlıklara kadar her yapı:

Güneş panellerine sahip olmalı,
Doğal ışığı yeterince alacak şekilde konumlandırılmalı,
Yüksek enerji verimliliğine sahip cam sistemleriyle donatılmalı,
Gündüz dahi ışık yakılan binalar değil, gün ışığını verimli kullanan yapılar olmalıdır.

Eğer bir kamu binasında gündüz saatlerinde hâlâ yapay ışık yanıyorsa, burada hem tasarım hatası hem de kamu kaynağının israfı vardır.

Enerji Verimliliği Güzelliğin Önünde Gelmelidir

Mimari elbette estetik barındırmalıdır. Ancak estetik, sürdürülebilirlik ilkeleriyle çeliştiği anda anlamını yitirir.
Örneğin:

• Işık geçirmeyen koyu camlar,
• Güneşi engelleyen kalın çerçeveler,
• Isı kaybına neden olan gösterişli cepheler,
• Soğutma yükünü artıran koyu renk çatılar…

Güzel görünüyor olabilir, ancak bunlar enerji tüketimini artırıyor, karbon ayak izini büyütüyor.

Bunun yerine;

• Pasif güneş sistemleri,
• Termal camlar,
• Doğal havalandırma sağlayan mimari açıklıklar tercih edilmelidir.
• Beton değil, yeşil cepheler öne çıkarılmalıdır.

Betondan Öte: Yaşanabilir Mekânlar İnşa Edelim

Yeşil mimari, sadece az enerjiyle çalışan değil; aynı zamanda insanın doğayla bağını koparmayan projelerdir.
Bir binayı sırf “fonksiyonunu yerine getiriyor” diye betona gömmek, insanı da içine gömmek anlamına gelir.

Gölgelik ağaçlar, yeşil avlular, yağmur suyu toplayan çatılar, nefes alan duvarlar…
Bunlar geleceğin değil, bugünün ihtiyaçlarıdır.

SONUÇ OLARAK:

Eğer gerçek bir yeşil dönüşüm istiyorsak, bunu sadece kelimelerde değil, proje onaylarında, mimari çizimlerde, kamu ihale şartnamelerinde ve yapı ruhsatlarında görmeliyiz.
Yarın değil, bugün başlamalıyız.

Ben Süleyman Çetin olarak, çevre mühendisi ve proje uzmanı kimliğimle bu süreçte hem özel sektör hem kamu kurumları için yeşil mimari danışmanlığı, enerji ve çevre dostu bina projelendirme desteği sunmaktan memnuniyet duyarım.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı