Ad

yenilenebilir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yenilenebilir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İklim Değişikliğinde Ne Durumdayız? Enerji ve Sürdürülebilirlik Göstergeleri

 

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDE NE DURUMDAYIZ? ENERJİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK PERSPEKTİFİ

Değerli dostlar,

İklim değişikliği artık bilimsel bir tartışma değil; jeopolitik, ekonomik ve sosyal bir gerçekliktir.
Ve biz bu gerçekliğin tam ortasındayız.

Günümüzde iklim krizinin iki temel ekseni var:
1. Enerji dönüşümü
2. Sürdürülebilirlik uygulamaları

Peki bu iki alanda gerçekten ne durumdayız?

1. ENERJİDE NE KADAR YEŞİLİZ?

Dünya enerji sistemi hâlâ büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlı.
Kömür, petrol ve doğalgaz hâlâ küresel enerji tüketiminin %77’sini oluşturuyor.
Ancak sevindirici bir gelişme var: Yenilenebilir enerji yatırımları tarihte ilk kez fosil yakıtları geçti.

  • 2023’te dünya genelinde elektrik üretiminin %30’u yenilenebilir kaynaklardan geldi.

  • Güneş enerjisi kurulumları rekor kırdı.

  • Türkiye dahil birçok ülke çatı GES sistemleri, rüzgar santralleri ve enerji kooperatifleri kurmaya başladı.

  • Batarya ve hidrojen teknolojileri hızla gelişiyor.

Ancak sorun şu: Bu değişim çok yavaş ilerliyor.
Bilim insanlarına göre küresel sıcaklık artışını 1.5°C’de tutmak için dönüşümün şu anki hızdan 3 kat daha hızlı olması gerekiyor.

2. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK GÜNDELİĞE GİRDİ Mİ?

Sürdürülebilirlik artık sadece bir “etiket” değil, bir yaşam ve üretim modeli.

  • Avrupa Yeşil Mutabakatı,

  • Net Sıfır Karbon hedefleri,

  • Döngüsel ekonomi uygulamaları,

  • Karbon ayak izi ölçüm zorunlulukları
    kurumları, şehirleri ve bireyleri yeni bir ekonomik düzene zorluyor.

Ama hâlâ büyük bir açık var:
Sürdürülebilirlik hâlâ gerçek anlamda tabana yayılmış değil.

Pek çok şirket yalnızca yeşil pazarlama (greenwashing) ile görünürlük sağlıyor.
Oysa sürdürülebilirlik demek:

  • Gereksiz tüketimin azaltılması,

  • Atığın kaynağında önlenmesi,

  • Enerji, su ve malzeme verimliliğinin artırılması,

  • Yerel üretim ve yerel çözümlerin teşvik edilmesi demektir.

NEREDEYİZ VE NE YAPMALIYIZ?

Neredeyiz?
Kritik eşiği geçmek üzereyiz. İyimser senaryolar ancak hızla harekete geçersek gerçek olur.

Ne yapmalıyız?

  • Enerji verimliliğini öncelemeliyiz.

  • Her kurum, kendi karbon ayak izini bilmeli ve raporlamalı.

  • Belediyeler, SECAP planları hazırlamalı.

  • Tarımda, üretimde ve ulaşımda iklim dostu çözümler yaygınlaştırılmalı.

  • Birey olarak tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmeliyiz.

Ve en önemlisi: Farkındalık yetmez, değişim gerekir.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu



Türkiye Su Fakiri Ülke! Değil Ama…

Türkiye Su Fakiri Ülke! Değil Ama…

Sevgili dostlar,

Son yıllarda su krizi giderek daha fazla gündeme geliyor. Haberlerde, akademik çalışmalarda ve uzman görüşlerinde sıkça şu cümleyi duyuyoruz: “Türkiye su fakiri bir ülke!” Peki, gerçekten öyle mi?

Öncelikle, su fakiri teriminin ne anlama geldiğini iyi bilmek gerekiyor. Bir ülkenin su zengini, su stresi altında ya da su fakiri olup olmadığı kişi başına düşen yıllık yenilenebilir su miktarına göre belirleniyor. Bu ölçüme göre, kişi başına yıllık 1700 metreküpten fazla suyu olan ülkeler su zengini, 1000-1700 metreküp arasında suyu olanlar su stresi çeken, 1000 metreküpün altına düşenler ise su fakiri olarak tanımlanıyor. Türkiye’nin yıllık kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı yaklaşık 1300-1400 metreküp civarında. Yani, tam olarak su fakiri değiliz ama su stresi yaşayan bir ülkeyiz.

Buraya kadar her şey net. Peki, asıl problem nerede?

Sorun Su Miktarında mı, Yönetiminde mi?

Türkiye, su kaynakları açısından fakir bir ülke değil ama su yönetimi açısından büyük sıkıntılar yaşıyor. Mevcut su kaynaklarımızı verimli kullanamıyoruz. Özellikle tarımsal sulamada hala vahşi sulama yöntemleri yaygın. Tarımda kullanılan suyun büyük bir kısmı, yanlış sulama teknikleri nedeniyle boşa harcanıyor. Şehirlerde ise altyapı eksiklikleri, su kayıpları ve geri dönüşüm sistemlerinin yetersizliği ciddi sorunlar yaratıyor.

Su fakiri bir ülke olmamamıza rağmen, kuraklık tehlikesi ve su krizleri kapımızda. Çünkü mevcut suyumuzu doğru yönetemediğimiz sürece, var olan kaynaklar hızla tükeniyor.

Sanal Su ve Su İsrafı

Birçok kişi su tasarrufunu sadece musluğu kapatmak olarak görüyor. Oysa su tüketimi bunun çok ötesinde. Sanal su kavramı burada devreye giriyor. Yani, bir ürünü tüketirken aslında onun üretimi için harcanan suyu da tüketiyoruz. Örneğin:

  • Bir hamburger üretmek için yaklaşık 2400 litre su kullanılıyor.
  • Bir tişört üretmek için 2700 litre su gerekiyor.
  • Bir kilo pamuk yetiştirmek için yaklaşık 10.000 litre su harcanıyor.

Yani, tarımsal üretimden sanayiye kadar her şeyde su tüketiyoruz. Ancak farkında olmadan harcadığımız bu su, en büyük israf kaynaklarından biri oluyor. Türkiye, su fakiri değil ama suyu bilinçsizce tüketen bir ülke.

Ne Yapmalıyız?

Sevgili dostlar, su yönetimi konusunda bireysel ve toplumsal olarak atabileceğimiz çok önemli adımlar var.

  • Tarımsal sulamada modern tekniklere geçilmeli. Damla sulama ve akıllı tarım uygulamaları yaygınlaşmalı.
  • Şehirlerde su altyapıları güçlendirilmeli. Kaynak kayıplarını önleyecek yatırımlar artırılmalı.
  • Geri dönüşüm sistemleri teşvik edilmeli. Kullanılmış suyun yeniden değerlendirilmesi sağlanmalı.
  • Sanal su tüketimi konusunda bilinç oluşturulmalı. Gıda ve tekstil tüketiminde daha sürdürülebilir seçimler yapılmalı.
  • Kamu ve özel sektör iş birliğiyle su yönetimi projeleri geliştirilmeli.

Su fakiri olmadan önce harekete geçmek zorundayız. Çünkü su fakiri olmak için beklemeye gerek yok, yanlış yönetimle kendi elimizle bu duruma düşebiliriz.

Gelin, bu sorumluluğu hep birlikte üstlenelim. Suyumuzu doğru kullanırsak, su krizine girmeden bilinçli bir şekilde geleceğimizi koruyabiliriz. Unutmayalım, Türkiye su fakiri değil ama suyu iyi yönetemezsek, bir gün gerçekten fakir olabiliriz.

Sevgiyle kalın,
Süleyman Çetin
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı